Hasan Akçap

Yeni okuryazarlık yaklaşımları -ı-

Hasan Akçap

Eskiden okuma yazma bilmek çok değerli bir meziyetti. Okuma yazma bilenler toplumda parmakla gösterilirdi. Bir mektup, bir gazete ele geçtiğinde okuma bilen kişi bulunur ona okutulurdu. Şimdilerde "Ben okuma yazma biliyorum!" diye bağırsanız herkes size "Deli mi ne!" diye dönüp bakar. Artık "okuma-yazma" bilme kavramı değişti. Metinleri okuyabilmek, yazı yazabilmek sıradan bir beceri haline geldi.

Bilgi çağını yaşadığımız bu dönemde, çocukların çok daha zeki olduklarını, kimi zaman bizim bilgi ve birikimlerimizin önüne geçebildiklerini görüyoruz. Bilgi açlığıyla öğretmenin gözlerine bakan öğrenciler eskide kaldı. Şimdi birçok konudan haberdar olan öğrenciler öğretmenlerinin anlattıklarından sıkılıyorlar. Geleneksel öğretim yöntemleri ve demode anlatım tarzları yeni nesil öğrencilerin ilgisini çekmiyor. Öğrencilerin bilgi aldıkları kaynaklar değişti. Bunun farkında olmayan öğretmen ve ebeveynler yeni nesil çocuklarla fikir çatışması yaşamakta, onların dünyasını anlayamamaktadır. Bu gerçeğin farkında olan eğitim uzmanları ise yeni yaklaşımlar, yeni teknik ve yöntemler geliştirmeye çalışıyorlar.

Öğretmen aynı zamanda iyi bir öğrenci olmalıdır. Fakülteden mezun olduktan sonra hayat üniversitesi başlar. Her alanda baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı dünyamızda kendini en fazla güncel tutması gereken kişi öğretmendir. Öğrenmeye ve kendini geliştirmeye daima açık olmalıdır. Gelişmeleri, basın ve yayın organlarını, bilimsel araştırmaları, sanat ve edebiyat alanlarını takip etmeli ve okuma alışkanlığını asla bırakmamalıdır. Bilgisayar ve internet kullanımı konusunda başarılı olan bir öğretmen kolay kolay bilgi açlığı çekmez.

Artık her alanda okuryazarlık kavramının oluşturulması gerektiğini rahatlıkla belirtebiliriz. Dilerseniz yeni okuryazarlık alanlarından birkaç örnek verelim.

 

Bilgi Okuryazarlığı

Günümüzde bilgisayar kullanmayı bilmeyen birine "okuma yazma bilmiyor" diyebilirsiniz. Bilgisayar ve internet kullanımı çağımızın en önemli okuryazarlık becerilerinden biri oldu. Artık toplumda yaşayan tüm bireylerin bu okuryazarlık becerilerini öğrenmesi zorunlu bir hal aldı. Bu nedenle eğitim uzmanlarının dikkat çektikleri "yeni okuryazarlık" kavramlarını çok iyi takip etmeli, çok iyi öğrenmeliyiz. Başta bilgi okuryazarlığı olmak üzere birçok yeni okuryazarlık kavramı eğitim dünyasını aydınlatmaya başlamış, geliştirilen yeni öğretim teknikleri ve uygulamaları öğretmenlerimizin işini kolaylaştırmıştır.

Bilgi okuryazarlığı kavramı bilgi kaynaklarını kapsadığı kadar haber kaynaklarını da kapsamaktadır. Televizyon, radyo ve basın yayın organları çağımızın en önemli haber kaynaklarıdır. Bu haber kaynakları internet ve android araçlarıyla sürekli bir yarış halindedir. Sadece çocukların ve gençlerin değil, anne ve babaların bile birinci öğretmeni durumuna gelen televizyon, çağın vazgeçilmez sihirli kutusu olma özelliğini korumaktadır. İnternet ve akıllı telefonlar ise tartışmasız hayatımızın vazgeçilmezleri halini almıştır. Şunu unutmamalıyız ki bilgi kaynaklarını en iyi kullanabilen ve yönetebilen toplumlar en hızlı yükselen toplumlar olacaktır.

Bu durumda yapılacak en iyi hareket öncelikle yeniçağın bilgi kaynaklarını belirleyerek bakış açımıza yön vermek olmalıdır. Gerek dijital gerekse diğer bilgilerin kaynaklarını kontrol altına almalı ve kirli bilgi akışının önünü kesmeliyiz. Bunu yaparken bireylere sürekli hazır lokma sunmamız mümkün değildir. Eski bir özdeyişte olduğu gibi, "İnsanlara balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek gerekir."

Ülkemizde 2007 yılından itibaren seçmeli ders olarak okutulan "medya okuryazarlığı" dersi yeni okuryazarlık alanında atılan en önemli adımlardan biridir.

(Bir sonraki bölüm "Beslenme Okuryazarlığı")

Yazarın Diğer Yazıları