Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

İNSAF(lı),(sız) MIYIZ?

Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

Her canlının; dinlenme, istirahat, gelişme, düşünme, büyüme, üretme, konuşma, yüzleşme, hayal etme, becerilerini kullanma, paylaşma, mutluluk, mutsuzluk, gülme, ağlama, yürüme, koşma, spor, müzik, kültür, sanat, yemek, uyku ve özellikle çalışma ile dinlenme süreleri ve saatleri vardır.

Bazılarımız çok, bazılarımız az, bazılarımız ise doyumsuzluk yaşayan farklılıklar barındırırız. Bitkiler, ağaçlar, topraklar, sular, hayvanlar, böcekler, doğa, dağlar, taşlar, gökyüzü ile birlikte, kendimizi üstünmüş gibi gören biz insanlar en çok düşüneniz.

Hani tüm nimetler, şehirler, denizler, doğa ve her şey bizim için yaratılmış; vicdan, merhamet, ahlak, karekter akıl, zeka, mantık ve para da bizim için ya!

Dinlenme, uyuma, toplumla konuşma ve iletişim basamaklarında; hemen hemen her platformda veya ortamda; insan ahlakından, vicdanından, merhametinden bahs eder ve dert yanarız. Unuttuğumuz ve unuttuklarımız ile birlikte, işimize gelmeyenler hep vardır. Sanki, insandan başka, tüm canlılar bunlardan yoksun, düşünme yetileri olmadığından biz üstün veya onların dili olmadığından, biz daha kudretliymişiz gibi görünürüz. Doğanın ve vahşi yaşamın gerçekleri ile yüzleştiğimizde, diğer canlıların bizden milyonlarca üstün özelliklerinin olduğunu ve onlar olmadan, yaşama şansımızın olmadığını unuturuz.

Dinlenme ve uyku saatlerimizde, vicdan muhasebesi yaparak; Oksijen, hayat suyu, can, adalet, vicdan, merhamet ve vefanın onlarda olduğunu hatırlama ve kendimizi sorgulamayı başarabilirsek... Sağlıklı, huzurlu ve mutlu olmakla birlikte; güzel özelliklerin, konuşmak veya söylemekle olmayacağını, babanın kişiliği ile annenin ilk bebek duvarında başladığını, emzirme ve dokunuşla huzur bulduğu, büyüme dönemlerindeki çevresi, okuldan aldıkları ile erken yaşlarda; ruhuna yerleşen temiz karekter ve en önemlisi “İNSAF” (Acımayı fark eden, adaleti davranış yapan) duygularını beynine yerleştiren, bireylerin olacağı toplumların tüm güzel özelliklerini taşıyacağını fark etmeliyiz.

Tıpkı; 3 yıldır kör ve sağır olan eşeğine, gözü gibi bakan Mehmet Amca gibi.

“Faydası olmayan bir eşeğe, neden bakıyorsun?” diyenlere; “Beni 15 yıl sırtında taşıdı, üç yıldır da ben, O’nun yemini, suyunu taşıyorum. Ömrümüz olursa, borcumu ödemek için daha çok yılımız var.” Diyor; vefa, ahlak, merhamet, vicdan ve en önemlisi “İNSAF” temsilcisi Mehmet Amca.

Toplumun, çocukların ve gençlerin beynini, her gün aynı sözler ve öğütler ile yormaya gerek yok bence!.

İNSAF(lı)mı? Büyümüşüz ve büyütülmüşüz!

Yoksa; İNSAF(sız) mı?

İNSAF(lı)(sız) mıyız?

Virüse değil, insana ve doğaya karşı “İNSAFLI” isek; Maske, mesafe, temizlik, beslenme kurallarına uyarız. İşimiz yok ise evde kalırız, sağlıklı, huzurlu ve mutlu olabilmeyi tercih ederiz. “İNSAFSIZ!” var mıdır?!..

Sevgiler, selamlar...

 

Yazarın Diğer Yazıları