Ev harabın pişiği

Evi harap eden, yıkan kedi olur muymuş? O sevimli hayvanlar için bu adlandırmanın biraz acımasız olduğunu düşünürdüm kedileri tanıyana kadar...

Evi harap eden, yıkan kedi olur muymuş? O sevimli hayvanlar için bu adlandırmanın biraz acımasız olduğunu düşünürdüm kedileri tanıyana kadar... Doğası gereği yaptığı yaramazlıklar az değildir.  Kendi kuyruğu etrafında dönmeler, avına önce konsantre olup, sonra içgüdüsel ve çevik hareketlerle amacına ulaşma savaşları... İlgi çekme çabaları, türlü oyunlar, yaramazlıklar… Şikayet ettiğimi sanmayın, çok severim kedileri. Hatta Eskişehir'in göbeğindeki bir mahallede Van Kedisi görünce, "Hemşeriiimm " diye sevinç çığlıkları atmışlığım bile vardır. Gel gelelim bu yazıya konu olan Ev harabın Pişiği, başka bir pişik. Buyurun Sayın Pişiğin hikâyesini benden dinleyin:

 

O gün de mesai bitiminde mamasını,  sütünü kabına koyup öyle ayrılmıştık iş yerinden. Aile Sağlığı Merkezimizin (ASM) kedisi olmuştu artık. Haftalardır kapının önünden ayrılmıyordu. Gelen hasta ve yakınları bile varlığına alışmışlardı. İsmini de ASM'nin  miyavı anlamında, ASMİYA koymuş hastalarımızdan biri. Asmiya her sabah işe gelirken bizi ilk o selamlar, kahvaltım nerede kaldı diye gözümüzün içine bakardı. Akşam biraz erken çıktık mı vay halimize. Aklınca tekerin dönmesine engel olacak diye arabanın altına saklanmalar, köşe kapmaca ve kapı önlerinde oyalamaca oyunları… Sanki gitmeyin der gibi.

 

Geçen haftaya kadar halinden memnun ,dışarıdaki küçük sığınağında yaşıyordu.O gece sabaha kadar  kar yağıp bir de ayaz yapınca, yalan yok aklım Asmiya'da kalmıştı.Sabah ise her zamankinden daha çok ve manidar baktı yüzüme. Kar durmuş ama,ayaza çalan kuru bir soğuk vardı.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme