Yuvadan uçma mevsimi

Şahbettin Uluat yazdı...

Kartallar, şahinler, martılar ve yüksek kayalıklarda yuva kuran tüm diğer kuş çeşitlerinin bir kısmı alarmda.

Yavrularının büyük bir bölümünün kanatları artık sorunsuz uçmalarını sağlayacak kadar iyi gelişmiyor. Özgüven sorunları var, kafaları karışık ve tedirgin haldeler. Kendilerini dış dünyanın tehlikelerine karşı hazırlıklı ve donanımlı hissetmiyorlar.

Anne ve baba kuşların kendilerine aktarmış olduğu her dersi tüm öncekiler gibi aldılar ama daha önceki kuşaklar kadar dayanıklı, cesur değiller.

Bir şeyler eksik, bir şeyler yanlış, bir şeyler için geç. 

Onlar bütün duyargalarının açık olduğu o tam öğrenme dönemlerinde öğrenemediklerini şimdi daha güç yollardan ve daha fazla bedel ödeyerek öğrenmek durumundalar.

*

O kartallar, şahinler, martılar ve diğer kuşlar bizleriz.

O yavrular da bizim yavrularımız.

Pek çoğumuz evlatlarımızı önümüze açılmış ve yön levhalarıyla doğru olarak işaretlendirilmiş yollarda büyüttük. Onları on iki koca yıl boyunca temel eğitim için okullara gönderdik.

Okullarda kendilerine okuma, yazma, hesap yapma konularında önemli ve gerekli temel bilgileri almalarını sağladık ama bu çok zaman aldı. O süreçte gündelik yaşamlarında işlerine yaramayacak sayısız konuyu da öğrenmeye, ezberlemeye çalıştılar. O dönemde evlatlarımızın büyük bir çoğunluğunu pratik yaşamın doğal, güncel sorunlarıyla ve olası çözümleriyle yeterince yüzleştirmedik, bu dünyada yaşayabilmenin temel kurallarını gereği gibi öğretemedik.

Yine büyük bir çoğunluğuna yaradılış gereği öğrenmeye açık oldukları o çocukluk ve gençlik dönemlerinde bir şeyler üretmenin, beceriler kazanıp kullanmanın hazzını yaşatamadık, girişimci, üretken yanlarını uygulamalarla geliştirmedik, tam aksine kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalıştıklarında önlerini kestik, “dersine, okuluna bak” diye heveslerini kırdık.

Evlatlarımız şemsiyelerimiz altında bireysel yaşamlarını sürerken pek çoğu dış dünyayı ve öteki insanları da yeterince tanıyamadılar, gündelik sorunlara çözümler üretme anlamında beceri sahibi olamadılar.

Sistemin temel çarkları durumundaki bilinçli ve sorumluluk duygusu sahibi kimi öğretmenlerin sistemle ilgili yapıcı önerilerini genellikle görmezden geldik; bu konuda ilgili ve yetkililere ulaşmaya çalışanlarını teşvik edip ödüllendirmek bir yana, duruma göre engelledik.

O iyi öğretmenlerin çok fazla tanınmayan, bilinmeyen bir kısmı da gecelerini gündüzlerine katarak çalıştılar; her öğrencilerini tek tek izlediler; onlara bütün güçleriyle destek oldular; potansiyellerini açığa çıkartıp ufuklarını açtılar.  Toplum olarak onlara çok şey borçlu ve minnettarız. Onlar sayesinde pek çok genç takılıp kaldıkları çemberleri kırıp başarılı oldu.

Az sayıda ve sorunlu kimi öğretmenlerde de ne yazık ki bunun tam tersini gördük. Onlar görevlerini aksattılar, bazı öğrencilerinin azim ve heveslerini bir şekilde kırdılar. Söylem ve eylemleriyle yapıcı olmaları gerekirken yıkıcı oldular. O çocuklar üzerinde geleceklerini olumsuz etkileyecek izler bıraktılar.

Üniversite mezunlarının çalışma alanları konusunda da zaman zaman doğru politikalar ortaya koymada zorlandık. Üniversitelerin iki ve dört yıllık Sosyal Hizmetler bölümlerinde eğitimler devam ederken onların yerleştirilecekleri kadroların kapılarını birikip kalmış olan sosyoloji mezunlarına açıp doldurduk. Bunu yaparak büyük bir hevesle ve kısa zamanda atanma ümidiyle sosyal hizmetler okuyan; bu niyetle bir kısmı benim oğlum gibi başka fakülteleri üçüncü sınıfından bırakıp o bölüme giden gençlerin ellerini böğürlerinde koyduk.

Temel eğitimi tamamladıktan sonra gümbür gümbür gelip üniversite kapılarına dayanan gençlerin bir kısmı istedikleri fakültelere kaydolurken çok daha büyük bir kısmı sırf bir üniversite okuma telaşıyla ve gerçek tercihleri olmayan, kimileri ülkenin de pratik gerçekleriyle uyumsuz ve bazıları donanım bakımından yetersiz bölümlere kayıt yaptırdı.

*

Bizler o kartallar, şahinler, martılar ve diğer kuşlarsak onlar da bizim kanatları zayıf yavrularımız. 

Yuvalarından atlayıp uçmayı beceremiyorlar. Önlerindeki derin uçurumdan aşağısını göremedikleri için haklı olarak atlamaya cesaret edemiyorlar.

Eğitimle, insan yetiştirme düzeni ile ilgili olarak toplanan kurullar, komisyonlar, parti meclisleri yeni önerilerle yeni kararlar alıyor iyileştirme adına yeni düzenlemelere gidiyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar.

Her zaman yüzde yüz yeterli ve etkili kararlar çıkmıyor.

Tam da pratik yaşamı, ilişkileri, üretimi, girişimciliği öğrenecekleri yetişme çağları okulların dört duvarı arasında ve bir kısmı çok gerekli olmayan ezberlerle geçtiği için o çocukların bir bölümü beceriksiz ve verimsiz kaldıklarını fark ediyor; bunalımlara giriyor, sorunlar yaşıyorlar.

Evlatlarımızın rahatsızlıklarının bize yansımaması mümkün değil.

Bizleri de üzüyorlar.

*

İşte yine bir mezuniyet dönemi.

Bugüne kadar üniversitelerde bir taraftan çeşitli düzeylerdeki eğitimle niteliklerini geliştirmeye çalışırken bir taraftan da kendi doğrularımıza göre meşgul ettiğimiz gençleri artık tutamayız, uçuş zamanları geldi, geçiyor.

Onların da onları uzun bir eğitim süreci boyunca okullara yollayan yakınlarının da hem hayalleri, hem de düş kırıklıkları var.

Uçabilecek olanlara sözüm yok, yolları bahtları açık olsun.

Ama bir de uçamayanlar olacak; hem korkup atlayamayanlar, hem önünü göremediği için atlayamayanlar.

Onların sorunları için ciddi çözümler gerekiyor.

İşsizlik, her dönemin ve her hükümetin sorunu.

Kimi yetkililere ve bilim insanlarına göre doğru düzenlemeler yapılması halinde ülke olarak o işsizlerimizi istihdam edebilecek olanaklarımız da var.

Konu ciddi, önemli ve siyasi istismara kesinlikle tahammülü yok.

Siyasiler ile eğitimde söz sahibi kişi ve kuruluşlar başta olmak üzere herkesin sorumluluk üstlenmesi; modern teknolojilerin sonuna kadar kullanılması suretiyle her konuda ve her düzeyde eğitim kalitesinin yükseltilmesi; kafa ve kol emeğine gereksinim duyan ekonomik çarkların büyütülmesi; mümkünse işbirliği ile yenilerinin devreye sokulması ve duruma göre doğru yerde kullanılacak ve özenle izlenecek teşvikler, destekler sağlanması gerekiyor.

Bir süredir girişimciliği geliştirme adına yapılan faaliyetler bu bakımdan umut vericidir. Girişimcilik eğitimlerinin arttırılması ve girişimci sıfatı kazanan gençlerin destek paketleriyle ekonomik yaşama kazandırılması bu dinamik alanı canlandıracaktır.

Sonuç olarak her yol ve yöntemle işsiz ya da gizli işsiz gençlerimizin önlerini açmamız gerekiyor. İş bulan / kuran çalışan, deneyim kazanan gençlerin yükselecek moralleri ile ekonomiye sağlayacakları katkılar her alanda verimliliği arttıracak; geleceğin müreffeh, dinamik, modern Türkiye’si bu gençlerin omuzlarında yükselecektir.

 
Yorumlar 1
Necati Gökçek 29 Haziran 2022 15:19

Kalemine ve yüreğine sağlık değerli Dostum.

Bakmadan Geçme