Yeni Yıllar Yeni Umutlar

Bir koca seneyi de hızlı akan zamanla sanki bir aylık süre imiş gibi tükettik yaşlı dünya sanki dönmekten ve içinde yaşanan bir sürü çıkar savaşlarından ülkelerin ve içinde yaşattığı insanların maddi çıkarları uğruna çevirdiği türlü dolaplardan çıkarı ne taraftaysa  rüzgar gülü gibi dönen yalaka insanların dönekliklerinden bıkmış usanmış olacak ki bir an evvel süresini bitirmek için daha hızlı dönüyormuş gibi görünüyor günler saat haftalar gün aylar hafta yıllar ay gibi avucumuzdan akıp gidiyor .Her insan doğduğu andan itibaren ebedi hayata doğru yola çıkar ve dünyaya gözlerini açtığı hatta ana rahmine düştüğü andan itibaren dünyadan uzaklaşmaya diğer aleme yaklaşmaya başlar ve bir gün öleceğini bilen tek canlı da insandır .
Yaratıcı güç yaratığı insanın hem çok düzgün hem de çok bozuk olabileceğini bildiği için onun hatırlaması ve rencide olması için insanı yaratırken bir damla sudan ve babasının en necis yerinden yine annesin en necis yerine aktarmakta dünyaya gelişi de o yolla olmaktadır. Hal böyle iken bu kısa ömürde dirlik düzenlik içinde yaşamak varken biz insan oğlu tüm yaşamımız boyunca hem kendimizi hem başka canlıları boğazlayıp duruyoruz hemd e bir gün her şeyi bırakıp bu dünyadan gideceğimizi bile bile ama bu dünyaya öyle hırsla bağlanıyoruz ki kiracısı olduğumuz yaradan bile bizi dünyadan ancak öldürüp çıkara biliyor geçirdiğimiz geride bıraktığımız yılda dünyada ve ülkemizde  acısı çok tatlısı az bir sürü olaylar yaşadık.İç savaşlar depremler terörler seller trafik kazaları hastalıklar töre cinayetleri para cinayetleri ölümler acılar çileler milyonlarca insan milyonlarca sendiğini kaybetti ve bu şekil yaşamaya devam ettiğimiz sürece bu tür acılar yaşamaya devam edecektir. Toplumda politikacılarda sürekli gerilim halinde halbuki hoşgörü ve sevgiyi ön plana çıkarabilsek her kes bir başkasını da dinlemeyi onların dertlerini dert sevinçlerini sevinç olarak yaşayabilse her insan ne istediğini kime ve ne için hizmet ettiğini bilse birbirimize kinle değil sevgiyle bakabilmeyi öğrenebilsek dünyada nerdeyse çözülmeyen sorun kalmaz. İki küpü birbirine vursak ikisi de kırılır elimize bir küp birde yün çilesi alıp vursak küp kırılmaz ama iki yün çilesini birbirlerine çarparsak içindeki pislikler dökülür temizlenir arınır. Geçmiş yıllardan ve yaşanan tüm acılardan ders alarak tüm dünyada sevginin barışın kardeşliğin sabrın egemen olduğu tüm ülkelerin vatandaşların her yeni güne uyandığında ben ülkem için ne ne güzellik yapabilirim diye düşündüğü pişmansız ve düşmansız nice yıllar diliyorum ve yılın bu son gününde yeni yıl hediyesi olarak da ders dolu bir hikaye sunuyorum MUTLU YILLAR HOŞCAKALIN.
SERÇENİN ÖĞÜDÜ
Avcının biri tuzak kurar bir serçeyi yakalar serçe dile gelerek avcıya derki ey avcı  sen bunca zaman koyunlar sığırlar yedin bunlarla doymadın da benim etimle mi doyacaksın beni bırak sana karşılığında üç öğüt vereyim bu öğütlerden birini avucunda ikincisini şu karşıki damda üçüncüsüne de ağacın dalında söyleyeceğim. Avcı peki der. Serçe ilk öğüdünü söyler kim söylerse söylesin olmayacak şeye inanma avcı serçeyi bırakır. Serçe dama konar ve ikinci öğüdünü söyler. Geçmiş şeyler için gamlanma fırsatı kaçırsan bile üzülme içinde olduğun vaktin kıymetini bil pişmanlıkla vakit geçirme sonra ilave eder ey avcı benim karnımda on dirhemlik paha biçilemez bir inci vardı senide senden sonrakileri de ihya ederdi der. Avcı ah ne yaptım diye dövünmeye başlayınca serçe ne bağırıp çağırıyorsun  ben sana geçmiş şeylere üzülme olmayacak şeye kim söylerse inanma diye öğüt vermiştim ya ben kendim iki dirhem gelmem ki karnımda nasıl  on dirhem inci bulunur diyince avcının aklı başına gelir ve kendiyle alay eden zeki kuşa peki son öğüdün ne imiş söyle de git der.  Serçe uçar ağacın dalına konar alaylı bir sesle Allah için iki öğüdümü de tutunda üçüncüsünü mü tutacaksın boş ver vaktimi alma diyerek gökyüzüne kanat açar
ANLAYANA

Bakmadan Geçme