Yusuf Kazak

Trump Amerikası

Yusuf Kazak

Uzun zamandır dünyada yaşanan değişim ve dönüşüm olgusuna binaen; yeni uluslararası ilişkiler rejimi ve yeni küresel dizayn realitesi bağlamında Donald Trump’ın gelmesi, asimetrik ve sürreel gelişmeleri maksimize etmiştir denilebilir. 

Klasik olan tüm yapı ve düzenlerin neo-klasik bir sınava tabi tutulacağı bu dönemde; Grönland, Avrupa, Kanada, Latin Amerika, Orta Doğu, Rusya ve Çin başta olmak üzere bu sahaların, yeni sınavlara tabi olacağı ve küresel statükoyu değiştirici etkiler oluşturacağı değerlendirilebilir. Gelecek günler, fazlaca mobilize olmuş bir devletler arası rekabet mekanizmasına işaret etmektedir.

Öncelikle Trump’ın, bazı Latin Amerika ülkelerine yönelik söylem ve uygulamaları oldukça dikkat çekicidir. Bu kapsamda, her platformda ‘ulusal çıkarlar’ ve ‘Amerikalılaştırma’ vurgusu yapan Trump’ın, Latin bölgesine ilişkin politikalarda da bu mantalite ile yol alacağı görülmektedir.  Özellikle Başkan Jimmy Carter döneminde yapılan anlaşma ile tamamen Panama’nın egemenliğine geçen Kanal, bugünlerde Trump’ın ‘geri almaya’ dair yaklaşımıyla yüksek seviyeli olarak gündemdedir. Bunun yanı sıra, Trump’ın Meksika Körfezi’nin isminin ‘Amerikan Körfezi’ olarak değiştirilmesine dair kararnameyi yürürlüğe koyması da yine Trump’ın ve dolayısıyla yeni Amerikan yönetiminin mantalitesinin iz düşümlerinden biri olarak telakki edilebilir. 

Bir diğer taraftan, Trump yönetiminin göçmen sorunu üzerinden daha sıkı kontrole ve sınır dışı etmeye dair bir ‘korumacılık’ sergilemesi ve Latin bölgesindeki ülkelere dair gümrük vergilerini arttırması uygulamaları, Amerika’nın gelecek dönemde Monroe Doktrini’ne daha paralel bir siyasal düzleme geleceğine ve Trump’ın kimliği uyarınca da ‘Merkantilist’ bir noktaya evrileceğine işaret etmektedir. Bu gelişmelerin, Latin ülkelerinin bazı ekonomik sorunlarla yüzleşmelerine mukabil olarak kendi iç kamuoyu unsurlarını bu eski düşmana karşı konsolide etme sonucunu doğuracağı ifade edilebilir. Bu yönüyle, Latin Amerika bölgesinde Trump’ın sert ve radikal politikalarına karşı yeni ittifak şemsiyelerinin oluşacağı değerlendirilebilir. 

Zikrettiğimiz hususların yanı sıra, Trump’ın Grönland’ı Birleşik Devletler’e bağlamaya dair söylemleri, İskandinav hattında uyarıcı ve harekete geçirici etkiler doğurmuşa benzemektedir. Geçtiğimiz günlerde, bazı İskandinav bölgesi devlet liderlerinin karşılıklı görüşmeleri ve Trump’ın bu söylemine karşı beyanları, bir ‘Viking İttifakı’nın oluştuğu yönünde değerlendirilebilir.

Bunlara paralel olarak, Trump’ın İskandinavya üzerinden Avrupa’ya müdahale etme yaklaşımı, Kanada’yı Amerika’ya katma planı, İngiltere seçimlerine müdahale etme tartışmaları gibi hususlar, ‘Avrupa Ordusu’ ihtiyacına dair tartışmaları yeniden alevlendirmiş görünmektedir. Özellikle uzun zamandır bu konuda başat rol oynayan Fransa, Avrupa’nın güvenlik açığını fazlasıyla gündeme getirmesine karşılık olarak Almanya’yı ve İngiltere’yi harakete geçirmeye çalışmakta ve Avrupa’daki diğer bazı devletleri konsolide etmeye gayret göstermektedir denilebilir. 

Netice itibariyle, ‘Trump Amerikası’nın fazlaca radikal ve marjinal söylem ve adımlarla sahneye çıkması ve uyuyan bazı fay hatlarını uyandırması, son dönemde fazlaca marjinal bir yöne evrilen küresel sistem açısından sürpriz bir durum olarak değerlendirilmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları