Yunus Türkoğlu

Kerpiç evlerin sıcaklığı

Yunus Türkoğlu

Bizim büyüdüğümüz evlerin temeli kesme taştan, duvarları kerpiçten, sıvaları samanlı çamurdan ve boyası kar beyaz kireçtendi. Kapı ve pencereleri ahşaptan, zemini has tahtadandı. Tavanı kavak döşeme, mertekleri İsfahanlı ağacından, kamışları sazlıktandı. Şoratanı şanlı, bıhırısı dumanlı ve dahi suyu zernebattandı. Yerde acem halısı, perdeleri çiçekli, divan örtüsü etaminli, duvar halısı geyikli, teypte taş plaklar, radyosu kısa dalgaydı…

Kış geceleri ışığı söndürür yatağa uzanır yanan sobanın ışığının tavana vuruşunu izleyerek uyurduk. Uzaktan gelen bekçi düdüklerinin büyülü sesi ninni gibi gelirdi bize... Sabah namazından önce kümesteki horozlar ötmeye başlar, zikre başlayan kuşların cıvıltıları ise mahalleyi velveleye verirdi. Sabah olunca avluya çullar serilir, minderler atılır,  semaver yakılır, sac üzerinde pişen lavaşın kokusu etrafa yayılırken, otlu Van peynir unutulmazdı. Murtuğanın üzerine süzme Müküs balı dökülür ve ailece yapılan kahvaltıların tadına doyum olmazdı…

Günümüzde kullanılan tarifler bile değişti. Eskiden ev, hane, yuva veya mesken tabirini kullanırken, şimdilerde daire, gayrimenkul ve rezidans olarak adlandırır olduk. Elbette sadece isimler değil vazifelerde değişir oldu.

Neyi kaybettiğimizi iyi idrak edebilmek için, şöyle tarihi semtlere veya tarihi bir Van evi bulup iyice incelemenizi tavsiye ederim. Kapısının önünde durup daha içeriye girmeden dış görünüşü ve mimari güzelliği ile insanın gönlüne sürur ve sükûnet doldurduğunu müşahede edersiniz. Sanki önceden yaşayan o büyüklerimizin samimiyeti her tarafına sirayet etmiş gibidir. Bizim evlerin gelenekten gelen mimarisinde yer alan kapı, pencere, saçak tahtaları ve varsa cumba ahşabının işlenişi ve uyumu muhteşemdir. Taş ile kerpicin uyumu kusursuzdur. Bunlara bağlı olarak meyve bahçesi, bostanı ise idealdir. Arka veya ön tarafta bulunan avlu (hayatlık) mahrem, namahrem ölçüsüne pek uygundur. Bugün böyle bir imkana sahip olmak için insanlar neler vermezdi!..

Bu evler sadece barınma değil, hayatın her ihtiyacı için düşünülmüş ve ona göre inşa edilmiştir. Her detayı ince bir düşüncenin, nezahetin, nezaketin ve zarafetin en güzel örneklerinin sergilendiği hanelerdir.  Aile fertlerinin her birine hususi odaları olduğu için iki veya üç nesil bir arada yaşayabiliyordu. Dubleks ve cumbalı olanları ise apayrı bir dünyaydı…

Bize tavsiye edilen ölçülerde bir evin, hem barınmaya, hem ibadete, hem misafir ağırlamaya müsait olması, aile fertlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek genişlikte olması emrediliyor.

“Âdemoğlunun bahtiyarlığına sebep üç şeydir: Saliha bir hanım, iyi bir binek ve geniş bir ev.” Hadis-i şerif…

Bizim evlerimiz yapılırken gösterişe kaçmadan, ihtiyaç ve imkânlar gözetilir ona göre yapılırdı. Komşu hakkına riayet edilir ve bu konuda çok titiz davranılır, evin ve çevrenin manevi dokusuna da dikkat edilirdi…

Evdeki manevi havanın muhafazası için tuvalet ve banyonun yönü önemliydi. Duvardaki resimlerin, vitrindeki heykellere ve evde köpek beslemeye varıncaya kadar sınırlar çizilmişti. Bu ölçü ve sınırların çizildiği evlerden vazgeçip, kentin sokaklarında yukarı bakarken boynumuzu ağrıtan ve katlarını dahi sayamadığımız betondan yapılmış kibir ve kasvet yüklü, hepsi biri birinin aynısı olan kutucuklara sıkışan insanlara bakınca neleri kaybettiğimizi ciddi manada sorgulamamız lazımdır…

Bu kutucukların içinde rahat edemeyen, ailesi ile dertlerini paylaşıp çözemeyen, evini cennet bahçesine çeviremeyen soluğu direk sokakta alıyor. İnsanımız sırtındaki yükü, kalbindeki kiri-pası ve eteğindeki taşı sokağa döküyor. Çünkü betondan ve çok katlı yapılan, alt-üst komşusunu dahi tanımayan evlerde yaşamak Müslüman’ın fıtratına uygun olmadığı kesindir.

Her insanın doğup büyüdüğü ve çocukluğunu geçirdiği ev; alelade bir yer, alelade bir mekân değildir. Buralarda hem his hem de şuurla mana kazanan bir hatıralar mevhumu mevzu bahistir

Bizimki bir devrin battığı yerdir. Çocukluğumuzu geçirdiğimiz evlerimiz yok artık. Mekânlar tamamen hercümerç oldu. Ve Van insanı apartmana alışamadı. Özleminde hep bahçeli ev var. Bir rüzgâr esti sildi gönlümüzün kıyısındaki izlerini. Bu sebeple acı-tatlı hatıralar yaşadığımız mahallemizi, komşularımızı, sokağımızı, bahçemizi ve evimizi daha fazla özlüyoruz. Dahası mahalle kültürünü özlüyoruz!

Evlerinizden saadet, huzur ve mutluluk eksik olmasın…

 

Yorumlar 1
NAMIK SÖNMEZ 30 Ekim 2023 20:46

Tasvir ve betimlemelerin çocukluğumun gençliğimin geçtiği sıcak yuvamıza ve diğer yakınlarımın yuvasına götürdü selamlar

Yazarın Diğer Yazıları