Hafız-ı Kur'an
Yunus Türkoğlu
(Sobacı Osman (Küçük) Cami eski müezzinlerinden Erzurumlu Hafız Osman hocaya ithaf ediyorum.)
Hafızlık her Müslüman’a nasip olmayan bir nimettir. Müslümanların çok azına bu hayırlı kapı açılıyor. Şu anda hafız olan ve yurtlarda hafızlık eğitimi alan; İstanbul Eyüp Sultan Camii, Aydın Bey Camii, Van Hz. Ömer Camii’nde görev yapan hafız hocalarımız. Trabzon Of Ballıca Kur’an Kursu’nda, Manisa Akhisar Hilaliye Kur’an Kursu’nda, Efeler Umurlu Kuran Kursu’nda veya Van İstasyon Mahallesi Kur’an Kursu’ndaki hocalar ve tüm öğrenciler daha kısmetli ve değerlidirler. Bu yolda yürümek kolay değildir. Günümüzde gençleri meşgul edecek dünyevi meşgaleler epeyce fazladır. Bu fırsat insana daha çok çocukluk yıllarında verilir elden kaçtığı an, büyük fırsat tepilmiş olur!
Hafız olmak kolay bir mesele değildir. Şayet kolay olsaydı herkes hafız-ı Kur’an olabilirdi. Bu kutlu yolculukta yapılması gereken en önemli şey fedakârlık ve sabırdır. Ailenizden, uykunuzdan, arkadaşlarınızdan, rahatınızdan ve elektronik aletlerden uzaklaşıp birçok şeyden fedakârlıkta bulunacaksınız. Bunu öncelikle kendiniz, ebedi âleminiz sonra aileniz, ülkeniz ve ümmet için yapacaksınız…
“Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir!” Bakara Süresi (153. Ayet)
“Başarının onda dokuzu çalışmak, biri kabiliyettedir.” denmiştir. Her insan farklı özelliklerde yaratılmıştır. Bir öğrenci birkaç kez okuyarak ezber yapabilir, bir diğeri on beş yirmi defa okuyup ezberleye bilir! Burada asıl olan şey, kaç kere okuyup ezberlediği değil, bir sonraki gün ezberin tamamını verebilmektir. Biri iki yılda hıfzını tamamlar, biri üç yılda… Bunu niye söylüyorum, şunun için; anne ve babalar çocuklarınızı hafız olmaya teşvik ediniz! İsteyen her çocuk Hafız-ı Kur’an olabilir. Hem de eğitim-öğretimine ara vermeden! Hafızların, diğer talebelerden az çalışarak derslerde daha başarılı oldukları aşikârdır. Çünkü hafızlık esnasında ve sonrasında devamlı yapılan tekrarlar; zihnin faal olmasını, diri kalmasını ve bilgilerin kolay öğrenilmesini sağlamaktadır. Dershaneye gitmeden üniversite imtihanını kazanan hafızlar az değildir! Bu Allah Teâlâ’nın hafız kullarına lütfettiği ihsan ve hafızlara dünyada iken verilen mükâfattır…
Hafız olan ilk kişi, Peygamber Efendimiz-Sallalahu aleyhi ve sellem-‘dir Bu sebeple hafızlık önemli sünnetlerden biridir. Her sünnet Rasüle ve Allah’a yaklaştıran bir merdiven basamağı gibidir. Kur’an’ı Kerim Efendimizin bizlere emanetidir...
Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir. Gönlünde Kur’an’ın tamamı olan kişinin ise yüzünde nurlu bir çehre olduğu aşikârdır. Sık sık Kur’an okuyan ve hafızlık yapanları gören birçok insan, bunların Kur’an talebeleri olduklarını tebessümle ifade ettiklerini görüyoruz…
“Kim Kur’an’ı küçük yaşlarda öğrenirse Kur’an onun etine ve kanına işler. ( Yani Kur’an’ın feyziyle nurlanır.)” Hadis-i Şerif
Kur’an’ı Kerim, hafız olanların yoldaşıdır. Bir işle meşgul olurken, otururken, yolculuk yaparken, çay içerken, dinlenirken ve uyurken bile onların yanından ayrılmaz. Ve bunların davranışlarını düzene koyar, günahlara girmelerine engel olur. Nefsin isteklerine, şeytanın hilelerine karşı güçlü bir zırh olur…
Peygamber Efendimiz bir defasında şöyle buyurmuştur:
“-Şüphesiz insanlardan Allah’a yakın olanlar vardır.”
“-Ey Allah’ın Rasülü onlar kimlerdir?” diye sorulunca Efendimiz;
“-Onlar Kur’an ehli…” diye cevap buyurdular.
Müslüman Kur’an ile ne kadar yakınlaşırsa, içindekilerle ne kadar amel ederse imanın zirvesine erer. Kur’an’dan ne kadar uzaklaşır ve emirlerine kulak tıkarsa Rabbi ile arasına aşılmaz dağlar koyar. Bir hafız beden gözünü Kur’an’a çevirdiği gibi gönül gözünü de Kur’an’a çevirmelidir. Öncelikle hafız kişi okuduğunu anlamalıdır ve nakış nakış zihnine işlemelidir. En az Lisans düzeyinde eğitim almalıdır, İslami ilimlere vakıf olmalı, Arapçayı ana dili gibi konuşmalı, yetmez ikinci yabancı dil olarak da İngilizce öğrenmelidir! Ve Kur’an’ı hayatına aktarmalı ve onu yaşamalıdır.
Bir camide görev alıp, namazı kıldırıp ikindi ve yatsıdan sonra birer haşr okuyup gidip yatmamalısın! Cenaze törenlerinde, mevlitlerde, Ramazan ayında Kur’an okuyup sonrasında görevini yapmış edasına kapılmamalısın! Kur’an’ı Kerim’i kuru kuruya okumamalısın! Tanıtmalısın, sevdirmelisin ve ayet ayet ihtiyacı olanlara anlatmalısın! Bunlar yoksa şayet kendin için hafız oldun! Kur’an sende hapis kaldı! Bu durumda Kur’an; ahlaka, fazilete ve maneviyata dönüşmedi…
Baş tarafta söyledim “Aileniz, millet, ümmet ve insanlık içindir bu görev!” diye…
“-Ne için hafız oldun?”
“-Allah rızası için!”
“-Allah rızası için ne yaptın?” deyince, cevap alamadım!
Ey genç hafızım:
Eba Eyyüp El Ensari Hazretlerini düşün, Hz. Musab’ı (ra) düşün, Hoca Ahmet Yesevi’yi, Mehmet Emin Tokadi hazretlerini düşün! Bu dini tebliğ etmek için kıtalar gezen ecdadı; Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve diğerlerini düşün… Kur’an uğrunda feda-i can eyleyen şehitleri düşün! Dünyada Kur’an’ı tanımayan milyarları düşün! Git Peygamber Efendimiz -sallalahu aleyhi ve sellem- ve Kur’an’ı Kerim-i tanıt… Dünya Türkleri ve Müslümanlar seni bekliyor…
Allah’a emanet olunuz…