Yunus Türkoğlu

Dünyanın derdi, krizi kapitalizm

Yunus Türkoğlu

Bir yerde kriz varsa kesinlikle kapitalizm ordadır. Krizlerin sebebi kapitalizmdir. Krizden bahis açılınca yalnız ekonomik gidişatta beklentilerin karşılanmaması, hedeflerin tutturulamaması ve refah düzeyinin düşmesi gibi özelliklerden söz ediliyor. Kapitalist düzen kalkınmayı sadece maddi ilerlemeyle açıkladığından dolayı insani değerlerin kaybını kriz olarak görmüyor…

İngiliz yardım kuruluşu oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin % 1’lik kesiminin serveti, geri kalan % 99’luk kesimin servetinin toplamına eşit. Bu % 1’lik kesim içinde en zengin 26 kişinin servetinin, dünya nüfusunun yarısının yani 3,8 milyar insanın servetine denktir.

BP, Shell, Mobil, Chevron, Exxon, Gulf ve Texaco şirketleri dünyanın % 70 petrolünü kontrol etmektedirler. Gerçekte petrolü üretenlerin çoğunlukla Müslüman ülkeler olmasına rağmen Shell tek başına OPEC ülkelerinin petrolden elde ettikleri gelirden daha fazlasını kazanmaktadır. Bu ülkelerin yaklaşık nüfusu 650 milyon civarındadır…

Dünyanın en büyük ilk on şirketinin toplam sermayesi hemen hemen 3 trilyon doları buluyor. Listenin 4. sırasında ABD ExxsonMobil şirketinin piyasa değeri 497,2 milyar dolardır. Bu rakam 180 milyonu geçen nüfusuyla Pakistan’ın milli gelirine neredeyse denk rakamdır. Listenin 6. sırasında yer alan Çinli PetroChina 320,8 dolarlık piyasa değeriyle tek başına, nüfusu 120 milyonun üzerinde olan Bangladeş’in milli gelirine denk miktardadır…

“Uygulandığı her ülkede gelir dağılımında uçurumlar meydana getiren Kapitalist sistem “Bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye bir pul” vermektedir. “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa.” Dr. Abdurrahim Şen (Köklü Değişim Dergisi)

Kapitalizmin bir şubesi olan BM 2018 yılında 830 milyondan fazla insanın yatağa aç girdiğini açıklarken ve başka bir kurumu olan Dünya Gıda Örgütü gıda israfının dünya gıda üretiminin üçte birini oluşturduğunu açıklayabiliyor. Bu israfın dörtte biriyle gece aç yatağa giren 830 milyon insanın beslenme ihtiyacı karşılanabilmektedir. Çoğu gelişmiş ülkelerde olmak üzere 1 milyar 600 milyon insanın aşırı kilo obeziteyle boğuştuğuna bakarak bunun bir ideoloji krizi olduğu kolayca anlaşılmaktadır…

Kozmetik sektörünün hacmi yıllık 200 milyar euro, evcil hayvan (kedi-köpek) mama sektörünün hacmi 42 milyar euro, uluslararası yardım fonunun hacmi 25-30 milyar euro olduğuna baktığımızda yardım çabalarının gösterişten başka bir işe yaramadığı açıktır… 

Forbes’te yayınlanan “Küresel Lüks Ürünler Piyasası” araştırması sonuçları şöyle; 2014 yılında ultra zenginlerin lüx ürünlere yaptıkları harcamalar 1,1 trilyon doları aşmıştır. Lüx araçlar 438 milyar dolar, giyim, takı, parfüm 288 milyar dolar. Bu zenginlerin sadece özel jetleri ve yatları için harcadıkları miktar 33 milyar dolar dünya genelinde açlık çeken insanların ihtiyacı olan 30 milyar dolardan fazla! Yapılan hesaplamalara göre bir yılda lükse harcanan 1,1 trilyon dolar ise dünyadaki yoksulluğun giderilmesi için gereken yıllık 175 milyar doların 6 katına ulaşıyor. Diğer bir ifadeyle bu harcamalar fakirleri 6 yıl doyuracak miktarda…

Üretim süreçlerindeki girdi maliyetlerini düşürmek için tabiatı metalaştıran kapitalizm dünya üzerinde her yıl 11 milyon hektar ormanı yok etmektedir! Dünya Bankası verilerine göre dünyada hali hazırda ekilebilecek araziler ekilse ve dengeli dağıtım yapılsa 30 milyar insana yetecek kadar ürün alınacak. Bugün 1 milyar insan açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Yılda 6 milyon insan açlıktan ölmektedir. Kapitalist devletler GDO ile gıda üretimini tekelleştirip halkları köleleştirmek istiyorlar. 2003 yılında Amerika Irak’ı işgal ettikten sonra ilk icraatı tohum yasası çıkarmak oldu. İşkencelerle tanınır hale gelen Ebu Guraip hapishanesinin aslında bir tohum ambarı olduğunu bilenimiz çok azdır! Tarihte tarımın ilk yapıldığı Mezopotamya’da binlerce tohum toplatıldı ve Norveç’teki kıyamet depolarına taşındı. Dünyanın dört bir tarafından getirilen tohumlar burada depolanıyor. Dünyadaki tüm GDO’lu tohumların % 80’nin bir Amerika şirketi olan Monsanto’ya ait olduğunu düşünecek olursak rahatça piyasaya hâkim olduklarını görebiliriz…

“Evet, son iki yüzyılda dünyanın başına gelen en büyük bela Kapitalizmdir.”

“Kontrolden Çıkmış Dünya” kitabının yazarı Zbıgnıew Brezezinski’nin ifadesiyle dünya sahnesine çıkışıyla birlikte kapitalizm, iki büyük dünya savaşı ve bölgesel savaşlarda 200 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. 

2015 yılında yapılan bir raporda Amerika ve Avrupa ülkelerinde evlilik dışı doğum oranlarının % 50’nin üzerine çıktığını belirtiyor. Gayri meşru münasebetten olan çocuklar dünyaya gelmeden kürtaj yapılarak katlediliyor. Hayat şansı bulanlar ise bakım evlerine veya sokağa terk ediliyor!.. Amerika’da yılda bir milyon kürtaj vakası meydana geliyor. Bu güne kadar 65 milyon vaka meydan gelmiştir, gayri resmi olanlar hariç. Bu barbar insanlar kendi çocuklarını öldürecek kadar vahşileşmişlerdir. 2018 yılında dünya genelinde 41 milyon kürtaj vakası meydana gelmiştir. Bu ve buna benzer inanılmaz vakalar kapitalizmin maddiyatı esas alan iğrenç düşüncesindendir…

Küresel Çevre Raporuna göre, başta Afrika ve Asya kıtalarında yaşayanlar olmak üzere dünyada 1,2 milyon insan temiz içme suyundan mahrumdur ve su krizine maruz kalmışlardır. Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) dünya genelinde her 4 çocuktan biri yani 600 milyon çocuğun ölüm ya da hastalık riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuyor. Dünyada her gün 5 yaş altı 800’den fazla çocuk temiz su ve hijyene erişimi olmadığı için ishal vb. hastalıktan ötürü hayatını kaybediyor…

Buna bağlı olarak zengin üst sınıfın lüks eğlencesi olan golf oyun sahaları için tüketilen su miktarının 4,7 milyar insanın günlük asgari su ihtiyacına eşit olduğuna bakarak bunun kaynak krizi değil kapitalizm krizi olduğu söylenebilir. Dünyadaki golf sahaları için tüketilen su miktarı 9 milyar 25 milyon metre küp, buda dünyadaki tüm tarım alanlarının sulanması için yeterli miktardır. Somali’de susuzluğun giderilmesi için 1,3 milyar dolar yeterli iken kapitalist devletler Mars’ta su aramaları için 18,5 milyar dolar harcama yapmaktadır…

Kapitalizm her zaman için maddi refahtan en büyük payı almak ister. Her halükarda kazanmak ister. Maddi kazanç elde etmek için her şeyi mubah görür ve insanı manevi değerlerden uzaklaştırır. İşte iç karartan taciz ve tecavüz olaylarının yaşandığı on kapitalist ülke sırasıyla şöyledir; ABD, Hindistan, G. Afrika, Meksika, Kanada, Almanya, İsviçre, Rusya, Tayland, Belçika. Sadece İngiltere’de bir yılda 500 bin cinsel suç ve 24 bin fiili tecavüz suçu işlenmiştir. Paris’te toplu taşıma araçlarını kullanan kadınların % 100’ü sözlü veya fiili tacize uğramıştır. Amerika ve Avrupa cinsi sapıklığı tüm dünyaya yaymak için elinden geleni yapmaktadır. 

Dünya Sağlık Örgütü, BM uyuşturucu ve suç ofisinin hazırladığı Şiddeti Önleme Küresel Raporu’na göre; Sadece bir yılda 475 binin üzerinde insan cinayete kurban gitmiştir ve cinayet dünya genelinde 15-44 yaş arası erkeklerde üçüncü ölüm nedenidir. Her üç kadından biri cinsel istismara ve şiddete uğruyor. Adli olayların çokluğundan dolayıdır ki, dünyadaki avukatların 1/3 Amerika’dadır. Ve buna bağlı olarak kapitalist devletler, servetlerini yağmalamak için girdikleri ülkelerde büyük katliamlar yapıyorlar, bunlar rakamlara dâhil değildir. Lübnan, Doğu Türkistan, Miyanmar, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Filistin gözler önündedir…

Her şeyi kontrolden çıkaran ideoloji kapitalizm, dünyanın başına derttir, beladır…

Yazarın Diğer Yazıları