Yunus Türkoğlu

Doğu Türkistan'da zulüm var!

Yunus Türkoğlu

Gazze’den sonra vahşet, ırkçılık ve zulmün devam ettiği diğer memleket ise Doğu Türkistan. Kadim Türk boylarından olan Uygurlar bu gün büyük bir zulüm ve işkence altında inim inim inlemekteler. Tarihte benzeri görülmemiş bir vahşet dünyanın gözü önünde sessiz bir şekilde uygulanmaktadır. 

Doğu Türkistan tabii kaynaklar açısından oldukça zengin bir bölgedir. Buna mukabil ticari önemi olan ”İpek Yolu” buradan geçmektedir. Bu vahşi zulümüm altında yatan gerçek sebep bu kaynakları ele geçirebilmektir. 

Burada 1200 kamp olduğu tahmin edilmektedir. 2017 yılından beridir faaliyet gösteren bu işkence kamplarına “Mesleki Eğitim ve Öğretim Merkezleri”, ”Yeniden Eğitim Kampı” gibi isimler veren Çin yönetimi insanlığa sığmayan işkenceleri masum Müslümanlara reva görmektedir. Birleşmiş Milletlere göre bu kamplarda tahminen 1 ila 3 milyon Uygur zorla tutulmaktadır. Kamptan çıkmayı başaranların ifadelerine göre, Çin’in bütün Uygurları suçlu olarak gördüğünü, dindar ve geleneğine bağlı olanlara ise terörist muamelesi yapmaktadır.

Bu kamplara götürebilmek için Komünist Çin Hükümetinin belirlediği maddeler zulmün hangi boyuta ulaştığını göstermektedir. Suç sayılan bazı maddeler şöyledir:

-Namaz kılmak!

-Alkol kullanmamak!

-Memurların ev sahibinin yatağında yatmasına, yemeğinden yemesine ve evinde yaşamasına izin vermemek! 

-Devlet memuruyla tartışmak!

-Yakını öldüğünde ağıt yakmak, halk içinde üzülmek veya üzüntülü davranmak!

-Genç kadınların başörtüsü takması!

-Ve bu ailelerden birinin üyesi olmak!

Kampa alınmayan insanlara da evlerinde zulmetmek için yapılan muameleler vicdanları sızlatıyor. Doğu Türkistan’da 1 milyonun üzerinde polis ve memur insanları takip ediyor. Bunlardan ayrı olarak güya kontrol maksatlı  “Aile olmak” adı verilen bir proje ile Uygur ailelerin yanına sürekli onlarla yaşayan “Denetim Memurları” atanmaktadır. Aile içi mahremiyeti ayaklar altına alan bu zulüme dayanmak çok zor bir işkence. Bu tarihte görülmemiş bir asimilasyondur. Aslında söylenecek daha kötü şeyler var fakat yazmaya benim yüreğim el vermez, okumaya da sizin! Bu zulüm sadece Çin Komünist Partisine has bir uygulamadır...

“Göğsüm daralıyor, yüreğim yanıyor…” 

Arakan, Libya, Filistin, Yemen, Uygur, Somali; yardımını esirgeme Ya İlahi. Ey Allah’ım, nerde zulüm varsa mazlumları setreyle, nerde işkence, vahşet varsa başta zalim Amerika’yı, İsrail’i, Çin’i kahreyle, kahreyle… Çin zulmünün de kendi başlarına ne belalar açacağını elbette göreceğiz…

Bu cürümler işlenirken bunlara kim dur diyecek? Bu işgal, soykırım ve katliamları durduracak gerçek güç nedir? Etkisiz, içi boş kınama mesajları yayınlayan liderler mi? Tükenmiş diplomatik girişimler mi? Birleşmiş Milletler mi? Uluslararası toplumlar mı? Yoksa gücünü Allah’a olan bağlılığından alan ve ümmet-i Muhammed’i tek çatı altında toplayacak bir makam mı?

Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyrumuştur:

“Şüphesiz imam (halife) bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” Yine şöyle buyurmuştur.

“Sultan / halife Allah’ın yeryüzündeki ve gök kubbe altındaki gölgesidir. Her zayıf ve mazlum, o gölge altına sığınır.”

Müslümanların birleşmesi zulüm devletlerinin sonunu getirecektir. Yaşanan bu olaylar, başka bir çözümün mümkün olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur…

Doğu Türkistan’da zulüm var! Unutma…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları