AVRUPA, OSMANLI ve YAHUDİLER
Yunus Türkoğlu
Yahudiler kendilerini diğer milletlerden üstün gördükleri, hayata karşı aşırı hırs duydukları, bunun için de faiz ile para vererek büyük servetler elde ettikleri, her türlü fesat şebekelerine karıştıkları, vatanı olan milletlere hased ettikleri, Hıristiyanlara düşman oldukları, diğer insanlara köle ve hayvan nazarıyla baktıkları, fuhşu yaygınlaştırdıkları, aynı ülke insanlarını biri birlerine düşürdükleri, içinde yaşadıkları devletin kanunlarına karşı asi oldukları, askerlik yapmamak için bazı azalarını sakatladıkları, işçilere zulüm olsun diye düşük ücretle çalıştırdıkları için ve daha pek çok sebepten dolayı yaşadıkları ülkelerden tarih boyunca zillet tokadı yediler, kovuldular, sürüldüler, öldürüldüler.
Bu olaylar karşısında, 13. Asırda bütün Hıristiyan milletler, Yahudilere işkence etmekte, zulmetmekte, onları çeşitli ceza ve ezaya uğratmakta müşterektiler. Hıristiyan âleminde kendilerine girişilen bu işkenceler neticesinde Yahudiler İslam idaresi altında bulunan Endülüs’e sığındılar. Fakat sonraları Endülüs Hıristiyanlar tarafından işgal edildi. Böylece Yahudiler huzur içinde yaşadıkları Endülüs’ten de oldular. 1390 yılında Yahudilerin İspanya’dan çıkmalarına karar verildi. Katolikler Yahudi mahallerine hücum edip dört bin kişiyi öldürdüler. Hıristiyanlığı kabul etmeyen Yahudiler İspanya’yı terke zorlandılar. Terk etmeyen Yahudiler ise idama mahkûm edildiler.
İngiltere: Melik Edvard miladi 1290 yılında Yahudileri ülkesinden çıkardı.
Macaristan: 1360 yılında kovuldular. Sonraları tekrar döndüler 1582 yılında tekrar kovuldular.
Belçika: 1370 yılında kovuldular.
Çekoslovakya: 1380 yılında kovuldular. 1562’de tekrar döndüler.1744 yılında imparatoriçe Maria Triztr tarafından tekrar kovuldular.
Hollanda: 1144’te Otriyth’den kovuldular.
İtalya: 1540’da Napoli’den çıkarıldılar.
Fransa: Melik Filip miladi 1366’da Yahudileri ülkeden kovdu.
Rusya: 1510 tarihinde kovuldular. Zaman içersinde Rusya’ya tekrar döndüler ve burada çoğaldılar. Sonraları Rusya’da Yahudilere karşı harekete yeniden başladı. Çar 2. Alexandra 1881’de öldürüldü. Çarı öldürenler arasında bir Yahudi’nin de olduğu iddia edildi. Ve Ruslar Yahudilere karşı ayaklandılar. Sonuçta Yahudilerin mahvına sebep olacak bir kanun çıkardılar. Bu kanun Yahudileri Polonya’da yaşamaya zorluyordu. Meslek sahibi olmalarını, tarım ya da ticaretle uğraşmalarını, okul açmalarını ve seyahat etmelerini yasaklıyordu. Bu kısıtlamaların yanı sıra, askerlik ve vergi hizmeti gibi ağır yükümlülükler bekliyordu. Bu şartlar altında Yahudiler hayatlarını devam ettiremezlerdi. Zaten Rus Hükümetinin amacı da buydu. Ruslar 1881 ile Bolşeviklerin idareyi ele geçirdiği 1917 yılları arasında soykırıma giriştiler. Bu süre zarfında Yahudi kurbanların sayısı milyonları bulmuştu. Ukrayna’da da yüz bin civarında Yahudi öldürüldü.
Almanya: 1551 yılında Bavyera eyaletinden kovuldular. Yahudilerin dünya hakimiyeti düşüncesinin ilk aşaması Almanya’yı çökertmekti. Yahudiler hem Almanya’dan faydalanıyor, hem de yıkılması için çalışıyorlardı. Almanya Birinci Dünya Savaşından mağlup ve perişan bir halde çıkmıştı. Yahudiler bunu fırsat bildiler, Almanya’yı aç bırakıp, zelil kılmak, şahsiyetleriyle oynamak ve halkın namusunu lekelemek için çalıştılar. Bunun için de memleketin bütün şehirlerinde kötülük ve fuhuş yuvaları açtılar. Kız-erkek gençleri kazanç sevdasıyla oraları celbediyorlardı ve ahlaklarını bozuyorlardı. Ülkeye siyasi ve iktisadi ayrılık tohumları saçtılar ve Almanları muhtelif gruplara ayırdılar. Öyle ki saymakla bitmez. Ve Hitler Yahudileri cezalandırdı.
O tarihlerde Osmanlı Padişahı olan Abdülhamit Han Yahudilere yardım elini uzattı.
Hıristiyan âlemi Yahudilere her türlü işkenceyi reva görürken, onları acımasızca katlederken ve servetlerine el koyarken Endülüs İslam hâkimiyeti altındaki Yahudiler huzur içinde yaşamışlardı. Endülüs’ün İslam hâkimiyetinden çıkmasından sonra rahat edemez oldular. Osmanlı Padişahı 2. Beyazid Endülüs Yahudilerine şefkat kucağını açtı ve onları içinde bulundukları zulümden kurtardı. Türkiye’de yükseldiler, rahat ve huzura kavuştular.
Yahudiler, dünya devletlerinin kendilerine karşı girişilen muamele karşısında çok büyük feryat kopardılar. Kendilerine zulüm ve işkence yapıldığını gazete, sinema gibi yollarla dünyaya ilan ettiler. İnsanların şefkat ve merhamet hislerini galeyana getirdiler. Tek kurtuluş yolunun milli vatanları olan Filistin’de toplanmaları ve idarecilerin kendilerinden olması gerektiğini bütün dünyaya yaydılar.
“Filistin’i nasıl geri alabiliriz.” Diye kongre üzerine kongre yaptılar. Zenginleri de bu uğurda servetlerini ortaya koydular.
O tarihlerde Filistin Osmanlı idaresi altındaydı. Filistin toprakları 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferiyle Osmanlıya katılmıştı.
Yahudilerin ileri gelenlerinden Dr. Theodor Herzl Padişahtan Filistin’i para ile satın almak istedi. Bu teklifi yaparken Avrupa para piyasasını elinde tutan Yahudi bankerlere güveniyordu. Osmanlı Sultanı Abdulhamit Han, “ Filistin, milletinin kanıyla alınmıştır ve kanla alınan yer parayla satılamaz!” gerçeğini Yahudilerin suratına haykırıyordu.
1908 yılında Abdülhamit’in devrilerek Jön Türklerin iş başına getirilmesi Yahudileri bir hayli sevindirmiş ve işlerini kolaylaştırmıştı.
Osmanlı Devleti 1914 yılında 1. Dünya Savaşına katılmıştı. Savaşı fırsat bilenler iç isyanlara giriştiler. Bunu fırsat bilen İngilizler Gazze’yi ele geçirmeye yeltendiler. Türk birliğinin beş katı kuvvetle taarruza geçtiler. Fakat Türk askerinin kahramanca savunmasıyla Gazze’de iki defa hezimet yaşadılar. Sonrasında takviye kuvvetlerle Filistin’i istila ettiler. Ordumuzun kahramanca karşı koymasına rağmen mukaddes şehir Kudüs düştü. 1918 yılında Filistin Osmanlı idaresinden çıkmış İngiliz kolonisi olmuştu.
Ne hazindir ki, İngilizlerin propagandaları, hile, desise ve aldatmaları sonucunda İngiliz casusu Lawrence’in liderliğinde Araplar Türk askerine karşı savaştılar!
Fakat çok geçmeden ne kadar büyük bir yanlışlık yaptıkların anladılar. Hürriyetlerine kavuşacakları düşüncesiyle bu harekete girişmişlerdi. Oysa şimdi Yahudiler, Hıristiyanların ardından üçüncü sınıf vatandaş olmuşlardı. Oysa Osmanlı döneminde Türklerle beraber iktidarı paylaşıyorlardı…
“Ey İsrail!
Rabbim, bizi zulmüne şahit eyledi, çöküşüne de şahit eylesin tez zamanda…”
Gazze’de göğe kanat çırpan melek ruhlu çocukların gazabı, İsrail’in bağrına ateş olarak düşsün…”
Kamer Süresi 44 ve 45. Ayet mealiyle bitirelim.
“Yoksa onlar ”Biz yenilmez bir topluluğuz” mu diyorlar? Yakında o topluluk da yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklar.”
İsrail ve Yahudi’nin ürettiği hiçbir ürünü almıyor ve kullanmıyorum…