
Düşünce zemini
Yaşar Adıyaman
Düş, düşmek, düşünmek
Altında o kadar çok şey var ki, nasıl anlatsam diye düşünüyorum.
Düşlediğim herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek istiyorum. Dikkat ettiğim husus ise düşmemek için ne düşünmem gerektiği ile ilgili sonuçlar elde etmektir.
Uyumak ölümün tam ortasında bir mola gibidir. Yoksunuz aslında yenik düştüğünüz bir yorgunluğun ertesinde gözlerin derin bir uyku içerisinde gördüğünüz düşlerin uyanması ile hatırlayacağınız kadar düşü olan ve hatırlayamadığınız düşün ile düşünerek hatırlamaya çalışmak değil midir?
Bir soru bile en hafif tabiri ile sizi düşünceye sevk ediyor. Biraz düşünün bakın düşünceleriniz nasıl değişiyor, değil mi? Mesela "ay düşünce denize" deniz başka bir anlam kazanıyor yakamozlar fısıltısı bir yolun serüvenini ele veriyor.
Düşünceler zemini için biraz da hazır soruları düşük aramalar ile soralım
Mesela küçüklüğünüzde hiç düştünüz mü? Diziniz acıdı mı? Peki neden düştünüz? Düştüğünüz yerden nasıl kalktınız? Sorularını daha da çoğaltabiliriz... Bir metafor gibi ilk düşünceler zemini içinde ama sağlam ve ne yapacağını bilen bir anlayışla düşünmek lazım. Belki de insanı kâinatta en değerli varlık kılan sebepte düşünme gücüne sahip yeteneği olması değil midir?
Düş, düşmek ve düşünmek; düşman işgalinden kurtulan bir halkın düşünceleri içinde biraz ürkek biraz kırılgan biraz düşünceli ve çokça düş kuran bir çocuğun sesi gibi ninniler içinde en güvenli yerin hayali ile gerçek izlenimlerin gölgesinde saatlerce süren düşleri düşünebilirsiniz.
Düşünmek ibadet gibi kutsaldır. Ama düşüncesizlik öyle midir? nihayetinde düşüncesiz bir kurgu nereye gideceğini bilmeyen bir gemi gibidir. Ne menzili belli ne de ufku ama düşünce öyle mi? Düşünce kendinden emin nereye ne zaman gideceğini bilmektir. İnsan ve insanlık yararına yapılan her düşünce kutsaldır...
Düşün derin bir analizi vardır o da düşünmek. Düşünürken herşeyi en ince ayrıntısından ziyade düşün tam ortasında nihai sonuca varacak en kolay ve en uygun zamanı planlamaktır.
Düşünsenize bir hayalin bile bir düşü vardır. Bu olağan veya olağanüstü olabilir, ütopik olabilir bu hayalin ötesinde uyandığınızda yine bir düşünce sizi tutuyor. İnsanı ayakta tutan ruhun beslediği en önemli duyguyu yine düşünceleriniz ile yoğuruyorsunuz.
Bir tarih kitabını okurken mesela yaşanmış onca zaman aralığını düşünüyorsunuz, hayali gerçekler düşünceniz de canlanıyor. Birçok farklı alanda düşünme olasılığınızı güçlendiriyor.
İşte bu düşünce zemini ortak aklı üretiyor. Bu ortak akıl toplumsal fikirlerin, birlikte yaşama arzusu, kimlikler, dinler, inançlar, eğitim kurguları, matematiksel problemler ve bununla beraber bir yaşam biçimini ortaya çıkarıyor.
Neymiş düşünmek ortak akıl üretiyor. İnsanlara yaşamsal döngü içinde en iyi yaşama arzusu ile birlikte karar mekanizmasını güçlendiriyor.
Politika üretmek de üstün bir düşünce ile olması gerekiyor. Ekonomiyi yönetmek de, sınıfsal problemleri çözmekte bir düşüncenin akışına göre olur. İnsana onurlu bir yaşam vaat ediyor.
İşte insanı kâinatta en değerli varlık kılan sebepte bunlar değil midir?
Dogmatik olan hiçbir şey yoktur. Akıl ile düşünce zeminine yön veren insan kaynaklarının doğrultusunda en akılcı ve en doğru olan zeminin düşüncesiyle üretilmiş fikirleri dogmatik kılmıştır. Bunun üstüne çıkabiliyorsan çık diyor sana...
Düşünce; bilimdir, ilimdir, sosyaldir, ahlaktır, inançtır, kültürdür, insandır, aşktır, vefadır, sanattır, edebiyattır, onurdur, şereftir hayatın ortasında kesitler sunan kurtuluştur. Daha da çoğaltabiliriz.
Sonuç olarak toplumsal fikirlerin ortaya çıkması ortak bir akıl ve bu ortak aklı oluşturan düşünceler zemini yaşamı kolaylaştıran ürünlerin bir dünya da sergilemesidir. Kendi içinde kapalı kutu olarak saklanan düşünce de düşünce olmaktan çıkar. Bir dünya dememin sebebi yine bir düşünceye doğru yol almaktır. Başka dünyalar da var mıdır? Sonsuz bir uzay içinde sonsuzluk ile son bulan yer neresidir?
Derin ve ince düşününce daha derin ve daha ince bir düşünceler hasıl oluyor. Aklın fikrin geliştirdiği en önemli şey yine düşünmekten geçiyor.
Toplum yararına çalışma, tez ve sentez üretmek düşün izlenimleri içinde kutsaldır. Ruhun bedenden bedenin ruhtan alacağı o kadar çok düşünce var ki belki bu sırlar çözülse kötülük yok olacaktır.
İyilik adına düşünce sentezini geliştirmek için insan her zaman düşünce zeminini açık bırakmalıdır. İnsanlar özgür düşünceye saygı duymalı ve her düşünce ürününe mutlak önem verilmelidir. Bunu aksi kapalı toplumlar ve kapı ardında eşikte geçmeyen düşünce zeminleri sadece bir zümreye yaranabilir, diğer geride kalan çoğunluğa ise zarar verebilir.
Zarara değil yarara fayda sağlayacak düşünce zeminleri üreten ülkeler bu gün ekonomik siyasi, teknolojik, eğitim, kültür, sanat, toplumsal, dayanışma anlamında çok gelişmiştir. Müreffeh bir yaşam biçimini halklarına sunmaktadırlar.