Ümran Öztürk

Van'ın Ruhunu Dizelere Dönüştüren Şair

Ümran Öztürk

Van; gölüyle, dağlarıyla, yaylalarıyla ve kadim ruhuyla insanın yüreğine dokunan bir şehir. İşte bu ruhu en güzel dizelere dönüştüren Vanlı şairlerden biri de Nazmi Saraçoğlu. Saraçoğlu'nun; memleketini, doğasını ve insanını anlattığı şiirleri, Van’ın coğrafyasıyla duyguların iç içe geçtiği birer tablo niteliğinde.

“İsmini suphandan almış bir dağsın

Ne güzel yakışmış bu güzel ad sana

Kışın karlı başın, yazın şen bağsın

Yüzünü dönmüşsün şu cennet Van'a”

Saraçoğlu, birçoğumuz gibi memleketten uzakta yaşıyor; kendisi Bursa’da devlet memuru olarak görev yapıyor. Ancak kalbi ve ruhu hâlâ Van’da; memleketine duyduğu özlemi şiirlerine taşıyor. Van’ın şivesini sıkça kullanması, sadece bir üslup değil, aynı zamanda yöresel halkla kurduğu derin duygudaşlığın göstergesi.

 Van’a özlemini anlatan şiirlerinden biri  “Van’ım şiirinde:

 “Gurbet elde yine düştün yâdıma

İçimde ince bir sızısın Van'ım,

Yâd ellerde Vanlı derler adıma

Alnıma yazılmış yazısın Van'ım”...

..... 

Saraçoğlu, bu dizelerde Van’a olan özlemini ve memleket sevgisini, gurbetin ince sızısıyla birleştiriyor. Şiir boyunca Van,  coğrafyadan öte; bir duygu, bir anı ve bir aidiyet nesnesi olarak karşımıza çıkıyor:

 “Güzel günlerimin anısı sensin

Hasret türküsünün tınısı sensin

Dost ile sohbetin konusu sensin

Gönlümde buruk bir mazisin Van'ım”

Turkuaz denizi, mavi gökyüzü ve guruba bakan hüzün, okuyucuyu memleketin coğrafyası ve ruhuna doğru bir yolculuğa çıkarıyor:

“Turkuaz denizin, mavi gökyüzün

Guruba bakanı kaplar bir hüzün

Destandır dillerde baharın yazın

Âşıkların sazı, sözüsün Van'ım. ”

Saraçoğlu’nun Van şivesini kullandığı dizeler, halkla kurduğu duygudaşlığı güçlendiriyor. 

Geçmişin neşesini ve çocukluk anılarını hatırlatan başka bir alıntı da şöyle:

“Elma ğıslamağa

duvara çığtım

Etrafi dört gözle gözledım bağtım

Eyağım bi gaydi duvardan ağtım

Sanki belım gırıldi az galdi ölüm.

 

Sözde oynamağa tarlaya gettım

Melikani alıp havaya diktım

Melikan düşerken havaya bağtım

Gözüme bi battı az galdi ölüm. "... 

 

Çocukluğumuzun Bayramları şiiri, geçmişe öykünerek özleme dokunuyor ve yüzümüzde tatlı bir tebessüm bırakıyor: 

 “Bayram akşamında potinle yatar

O heyecan ile erkenden kalkar

Harçlıkları alır şekerler toplar

Biz bayramımızı bayram yapardık. 

 

Yokluk gördük amma yine mutluyduk

O yoklukta bizler neşe doluyduk

Şimdi ise bizler zamana uyduk

Bizler çocukluğu yokta yaşardık

Buna rağmen yine bizler başardık. "

Nazmi Saraçoğlu’nun şiirleri yalnızca Van’a dair değil; toplumsal hiciv ve eleştirilerini de içeriyor. Emeklinin durumunu konu alan Bizim Emekli şiiri, yaşanmışlık ve toplumsal farkındalıkla dokunan güzel bir örnek:

 “Bunca yıl emek verdi, en son emekli oldu

Rahat etmekti derdi, maaşı gördü soldu

Bu muydu karşılığı deyip saçını yoldu

Maaşı hiç yetmedi, mecbur kaldı borç aldı

Borç altında ezildi, kaldı bizim emekli”

Bu dizeler, Saraçoğlu’nun doğayı ve memleketi anlatmanın ötesinde toplumsal sorunları da duyarlılıkla işlediğini gösteriyor. Mizah ve hicivle dokunan şiirleri, hem düşündürüyor hem de toplumsal farkındalık yaratıyor.

Van’ın doğasını, kültürünü ve toplumsal gerçeklerini şiirle birleştiren Nazmi Saraçoğlu, memleketten uzakta yaşamasına rağmen dizelerinde Van’ı ve halkı yaşatıyor. Onun şiirleri, Van’a ve topluma dair duyguların bir aynası; aynı zamanda özlemin, sevginin ve eleştirinin sesi oluyor.

Saraçoğlu’nun dizelerinde Van; bir özlem, bir sevgi ve bir aidiyet simgesi olarak okura dokunuyor. Ve her dizede Van’ı hisseden herkes, memleketin hem güzelliklerine hem de insanına dair bir yolculuğa çıkıyor.

Saraçoğlu’nun kalemiyle Van, her okurun yüreğinde yeniden doğuyor.

Yazarın Diğer Yazıları