Ümran Öztürk

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Ümran Öztürk

“Bu araştırma yazısı Naime Akşener’in oğlu, emekli Ağır Ceza Reisi Haşmet Sırrı Akşener tarafından paylaşılan bilgi, belge ve aile fotoğraflarına dayanılarak hazırlanmıştır.

Aile arşivinden çıkan bir mektup, bir dönemin unutulmuş kadın hikâyelerine ışık tutmaktadır.

Bu çalışma, Van’da kadınların toplumsal alandaki ilk adımlarını ve sessiz öncülerini belgesel nitelikte kayıt altına almayı amaçlar.”

Bir Mektubun Işığında Kadının Sesi

Cumhuriyet’in ilk yılları, Anadolu’nun uzak şehirlerinde kadınların sessiz ama derin bir dönüşüm başlattığı dönemdi. 1920’ler ve 1930’larda atılan bu cesur adımlar, modern Türkiye’nin toplumsal yapısında büyük bir eşik oluşturdu.

Eğitimle, meslekle ve toplumsal cesaretle kendi varlıklarını kabul ettirmeye çalışan kadınlar, yeni devletin taşradaki görünmez kahramanlarıydı. Resmî tarihin gölgesinde kalan bu hikâyeler, aslında milletin yeniden doğuşunun en sahici tanıklarıydı.

Bu ilk kuşağın açtığı yol, sonraki yıllarda kadınların daha örgütlü ve daha görünür hâle gelmesinin de zeminini hazırladı. 1950’li yıllara gelindiğinde Anadolu’nun pek çok şehrinde kadınlar, kurulan dernekler ve yerel girişimlerle seslerini daha güçlü duyurmaya başladı.

Hem coğrafi hem de toplumsal açıdan zorlu bir şehir olan Van’da ise bu sessiz ama kararlı dönüşümün temsilcilerinden biri Naime Akşener’di. Cumhuriyet’in erken döneminin oluşturduğu zihinsel iklimde yetişmiş bir kadın olarak, 1950’li yıllarda Türk Kadınlar Birliği’nin faaliyetlerinde gönüllü olarak yer aldı ve Van’da kadınların yerelde örgütlenmesi için önemli adımlar attı.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

1955 Tarihli Mektup ve Önemi

12 Nisan 1955 tarihli Türk Kadınlar Birliği Genel Merkezi imzalı mektup, Van’da kadın örgütlenmesinin başlangıç noktalarından biri olarak büyük önem taşır. Genel İdare Kurulu Başkanı Nazlı Tlabar tarafından Naime Akşener’e hitaben yazılan bu mektupta, Birliğin Türkiye’nin tüm vilayetlerinde şube açma hedefi anlatılır.

Mektubun en dikkat çekici yanlarından biri şudur:

Van Valisi, bu görev için özellikle Naime Hanım’ı önermiştir. Çünkü Naime Hanım hem eğitimli bir kadın, hem şehirde itibarlı bir aileye mensup, hem de çevresi tarafından saygı duyulan bir isimdir. Kısacası Van’ın aydınlık yüzlerinden biriydi Naime Hanım.

Eşi Orhan Numan Akşener’in PTT Müdürü olmasının yanı sıra ressam ve müzisyen kimliği de aileyi dönemin kültürel hayatı içinde daha görünür kılmaktaydı.

Nazlı Tlabar mektupta, Valilik desteğiyle kadınların toplumsal hayata katılımını, sosyal etkinlikleri ve eğitim faaliyetlerini güçlendirmenin önemini vurgular. Bu yazı, kadınların yerelde örgütlenmesine yönelik bir çağrının ötesinde, Cumhuriyet’in kadın ideallerinin Van’da da karşılık bulması gerektiğini gösteren tarihî bir belge niteliğindedir.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

1950’lerin Van’ında Toplumsal ve Kültürel Atmosfer:

1950’li yılların Van’ı, geleneksel yapının hâlâ güçlü olduğu ama modernleşme rüzgârlarının da etkisini hissettirdiği bir şehirdi. Coğrafi şartlar zorluydu, ekonomik imkânlar sınırlıydı; buna rağmen öğretmenler, memurlar, subaylar ve sağlık çalışanları şehirde yeni bir kültürel dokunun oluşmasına katkıda bulunuyordu. Van, aynı anda hem geleneksel hem de yenilikçi yönleri bir arada barındıran bir geçiş noktasıydı.

Kadınların kamusal alandaki görünürlüğü oldukça düşüktü. Kız çocuklarının okullaşma oranı sınırlıydı; “okumuş kadın” fikri saygıyla karışık bir merak uyandırıyordu. Resmî törenlerde ya da halk evlerinde görülen birkaç eğitimli kadının varlığı bile halk için önemli bir yenilikti.

Bu sosyal yapı içinde memur eşleri, kadın öğretmenler ve sağlık personeli (doktorlar, ebeler, hemşireler) şehrin sessiz modernleşme öncüleri hâline gelmişti. Onların varlığı, hem meslekleri gereği halkla iç içe olmaları hem de Cumhuriyet’in eğitim anlayışıyla yetişmiş olmaları sayesinde kadınların toplumsal hayattaki algısını değiştirmeye başlamıştı. Ev toplantıları, çay günleri, küçük okuma grupları ve özellikle öğretmen ailelerinin buluşmaları kadınların ufkunu genişleten yeni sosyal alanlar yaratıyordu.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Van’da Kadın Hareketlerinin Başlangıcı

Bu atmosferde kadınların bir araya gelerek örgütlü çalışma yürütmesi tamamen yeni bir deneyimdi. Toplumun bu fikre alışık olmadığı bir dönemde Naime Hanım’ın bu sorumluluğu üstlenmesi şehirde dikkatle takip edilen cesur bir adımdı.

Kadınlar Birliği’nin mektubuna yanıt verdikten sonra, Van’da kadınlar ilk kez düzenli olarak toplanmaya başladılar. Öğretmenler, memureler, sağlık çalışanları ve okuryazar kadınlar bu hareketin doğal üyeleri hâline geldi. Naime Hanım ve arkadaşlarının öncülüğüyle kadınlar sosyalleşme cesareti kazandı; evlerin sınırlarında kalan kadın dünyası, yavaş yavaş şehirde daha görünür bir alana taşındı.

Bu süreçte 1950’lerin sonlarına ait Van Türk Kadınlar Birliği Şubesi fotoğrafı, kadınların toplumsal sorumluluk üstlenme isteğini açık bir şekilde ortaya koyan görsel bir belge niteliğindedir. Fotoğrafta yer alan öğretmen Sevim Boya gibi isimler, eğitimli kadınların bu oluşuma verdiği desteğin somut göstergesidir.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Kamusal Alanda Cesaret: Oy Kullanma Fotoğrafı

Naime Hanım’ın kalabalık bir topluluk önünde, Türk bayrağı arkasında oy kullanırken çekilen fotoğrafı da dönemin ruhunu yansıtan güçlü bir kare olarak öne çıkar. Bu fotoğraf, kadınların yalnızca ev içi rollerle sınırlı olmadığını; demokrasinin, devlet işleyişinin ve toplumun geleceğinin bir parçası olmaları gerektiğini anlatan sembolik bir belge niteliğindedir.

Yerelde Başlayan Etkinin Toplumsal Karşılığı

Naime Hanım’ın öncülüğünde düzenlenen Anneler Günü kutlamaları, okuma toplantıları, yardım kampanyaları, kız çocuklarının eğitimine dair girişimler ve sosyal etkinlikler, Van’da kadınların kamusal görünürlüğünü artıran ilk örgütlü adımlar oldu. Kadınlar ilk kez bir çatı altında dayanışma kurmuş, toplum karşısında söz hakkı elde etmiş ve kendilerini ifade etmeye başlamışlardı.

Naime Akşener, bu hareketin yalnızca kurucu ismi değil, aynı zamanda yüzü, sesi ve hafızası oldu.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Naime Akşener’in Hayatı

1324 (1908) yılında Van’da doğan Naime Akşener, köklü bir aileden geliyordu. Annesi Köserisoğlu Ailesi’nden Bahriye Hanım, babası ise Harputlu bir aileye mensup Binbaşı İsmail Hakkı Bey’di. 1915 yılında seferberlik nedeniyle Van’dan göç etmek zorunda kalan aile için en büyük acı, aynı yıl yaşanan tifüs salgınında babanın kaybı oldu. Üç yıl sonra Van’a dönen Naime Hanım, Van Rüştiyesi’ni tamamlayarak dönemine göre eğitimiyle öne çıkan bir genç kadın hâline geldi.

Cumhuriyet’in değerleri ve modernleşme fikri, onun hayat anlayışında belirleyici bir yer edindi. Eşi Orhan Numan Akşener’in hem PTT Müdürü olması hem de ressam ve müzisyen kimliğiyle kültürel hayata katkısı, aileyi şehrin entelektüel çevreleriyle buluşturdu.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Bu evlilikten dört oğlu dünyaya geldi:

* Özdemir Akşener – Ziraat Yüksek Mühendisi

* İsfendiyar Akşener – Bankacı, Banka Müdürü

* Ferit Akşener – Ziraat Yüksek Mühendisi

* Haşmet Sırrı Akşener – Hukukçu, Ağır Ceza Reisi – Emekli Yargıç

Belgenin ve Bu Yazının Neden Önemli Olduğu

Bugün yaptığımız bu çalışma, yalnızca bir kişinin biyografisi değil; Van’ın toplumsal hafızasında unutulmaya yüz tutmuş bir sayfanın aydınlatılmasıdır.

Bir mektuptan başlayan bu araştırma, fotoğraflar, aile anlatıları, dönemin tanıklıkları ve ıslak imzalı bir mektupla birleşerek belgesel niteliğindeki bu yazıyı ortaya çıkarmıştır.

Van'daki İlk Kadın Hareketleri ve Naime Akşener

Bugün Van’da ve Türkiye’nin dört bir yanında kadınların eğitimden siyasete, sanattan sivil topluma uzanan geniş bir alanda görünürlük kazanması, o yıllarda sessizce atılan bu adımların bir devamıdır. Naime Akşener ve arkadaşlarının cesareti, yalnızca kendi kuşakları için değil; onlardan sonra gelen tüm kadınlar için bir kapı aralamıştır.

Aile arşivinden çıkan 1955 tarihli bu mektup, bize geçmişin unutulmuş bir hikâyesini hatırlatmaktan çok daha fazlasını söylüyor: Toplumsal değişim bazen tek bir kadının inancıyla başlar ve yıllar sonra bir şehrin hafızasına dönüşür.

Yazarın Diğer Yazıları