
Işık Acının İçinden Çıkar
Ümran Öztürk
Bazen insan, içinden geçtiği acıları süsleyemez.
Bazı kelimeler, bazı suskunluklar yalnızca bir çığlık gibi düşer içeriye, cama çarpan bir taş gibi...
Kırılır, dağılır, ama dağılırken bile ışığı yansıtır. Herkesin içinde bir yerlerde, sessizce bastığı cam kırıkları vardır. Kimi hatıralardan, kimi sözlerden, kimi yarım kalmış sevinçlerden…
Ve insan, çoğu zaman o cam kırıklarının üzerinde yürümeyi öğrenir, yaralarını saklayarak, gülümsüyormuş gibi yaparak.
Cam kırıklarıyla yaşamak, sadece güçlü olmak değildir. Güçlü olmak zorunda kalmaktır.
Aynı zamanda bu bir cesaret öyküsüdür.
Kendi içinden yeniden doğmak, kendine ana olmak, baba olmak, yoldaş olmak, dost olmak…
Ve en çok da kendini affetmek… "Elimden gelen buydu" diyerek eksiklerine şefkatle bakmak.
İşte o zaman, o cam kırıkları birer yıldız gibi parlar; ışık o acının içinden çıkar ve seni sarmalar.
Üşüyen yanlarını ısıtır, yaralarını usulca öper. Kırıldığın yerde yeşeren bir umut olur. Gözlerinin tam içine bakar ve fısıldar:
"Yine de buradasın."
Kimbilir belki bir gecenin içinde dağıldın.
Bir kahvenin buharında kayboldun, bir şarkının nakaratında yeniden buldun kendini.
Bilirsin kırılmanın bin bir hali var.
Ama bir tanesi var ki sessizdir.
Kimse fark etmez, sen bile geç anlar, o yolda kendine geç rastlarsın.
İşte o sessiz kırılmalarda insan, içindeki çocuğu aramaya başlar.
Kaybettiği gözyaşını, gülüşünü, düşlerini...
Her defasında daha sessiz, daha temkinli başlarsın hayata.
Aynı şeylerle değil belki, ama aynı kalple yeniden seversin.
Bir gülüşte, bir sokak lambasında, bir çocuğun kahkahasında yeniden umut tutarsın.
Çünkü kalbin hâlâ kırılabiliyorsa, hâlâ inanıyorsundur.
Belki de insan, en çok yaralarıyla sevilendir.
Çünkü o yaralar içimizde taşıdığımız görünmez destanlardır.
Yıkıldığımız yerden değil, ayağa kalktığımız yerden anlaşılır yaşanmışlıklarımız.
Ve o kalkışlar, kimsenin görmediği ama kalbimizin kaydettiği büyük zaferlerdir.
Ve bil ki, bazen insan hiçbir şey söylemeden, kimseye anlatmadan, sadece var olmaya devam eder. İşte o, görünmeyen ama ağır olan her şeye karşı, en büyük direniştir.