Ümran Öztürk

Can suyumuz ne kaldı?

Ümran Öztürk

Son yıllarda bir şeyleri yitirdiğimiz çok açık.

Toprak kızıştı, gökyüzü öfkelendi, su küstü.

Ve biz… Hâlâ aynı hoyratlıkla devam ediyoruz yaşamaya.

Sanki dünya bizim suskunluğumuza alışacakmış gibi.

 

Bir zamanlar çocuklar derenin sesine uyanırdı.

Köylerin içinden geçerken serinliğini bırakırdı su,

şimdi ise nice dere kurudu, nice göl buharlaştı

ve biz hâlâ “bu yaz neden bu kadar sıcak?” diye soruyoruz.

 

Görmezden geliyoruz:

Yağmayan yağmuru,

yanan ormanları,

soluksuz kalan toprağı,

kıyıya vuran ölü balıkları.

Buzullar sessizce eriyor, nehirler geri çekiliyor,

ama insan hâlâ ileri atılmaya devam ediyor.

 

Bizden öncekiler bir avuç suyu dua ile içerdi,

biz şişe şişe suyu çöpe atıyoruz.

Onlar bir ağacı keserken “canı var” derdi,

biz kökünden söküyoruz ormanı,

sonra da “neden nefes alamıyoruz?” diye şikâyet ediyoruz.

 

Dünya bize sormadan dönüyordu,

şimdi bize rağmen dönmeye çalışıyor.

 

Çölleşen topraklar, kirlenen denizler, kaybolan türler…

Her şey tek bir soruyu fısıldıyor artık:

“Can suyumuz ne kaldı?”

 

İçimizdeki merhametten başka,

biraz vicdan, biraz farkındalık, biraz da geç kalmışlık hissi…

 

Belki hâlâ geç değildir,

belki hâlâ bir ağaç dikilebilir,

bir su korunabilir,

bir insan uyanabilir.

 

Ama önce durmalıyız.

Düşünmeliyiz.

Ve hatırlamalıyız:

Toprak susarsa, su da susar.

Su susarsa, hayat susar.

Yazarın Diğer Yazıları