Ümit Kayaçelebi

Kıbrıs Barış Harekâtı

Ümit Kayaçelebi

Kıbrıs Barış Harekâtı (1974): Türk Milletinin Ulusal Hakkı ve Harekâtın Tarihsel Önemi

Kıbrıs Barış Harekâtı, 20. yüzyılın ortalarında, özellikle 1970'li yılların başında Kıbrıs'ta yaşanan etnik çatışmalar ve uluslararası siyasi krizlerin bir sonucu olarak gerçekleşen ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a müdahalesini ifade eden önemli bir askeri harekâttır. Kıbrıs'ın Türk ve Yunan toplulukları arasındaki gerginlikler, 1974 yılında Yunanistan'ın Kıbrıs’a gerçekleştirdiği darbenin ardından Türk tarafının müdahalesini zorunlu hale getirmiştir. Bu harekât, hem Kıbrıs'taki Türk toplumunun güvenliğini sağlamak hem de adadaki Türklerin ulusal haklarını savunmak amacıyla yapılmıştır.

I. Kıbrıs Sorununun Tarihsel Arka Planı

Kıbrıs adası, tarihsel olarak farklı kültürler ve medeniyetlerin etkileşimde bulunduğu bir coğrafya olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, 1571 yılında adayı fethederek 300 yıl boyunca Kıbrıs’ı yönetmiştir. 1878 yılında Osmanlı İmparatorluğu, Kıbrıs'ı İngiltere'ye kiralamış, ancak 1914'te İngiltere, I. Dünya Savaşı'nın etkisiyle Kıbrıs’ı ilhak etmiştir. 1960’ta, Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etmiş ve Türkler ile Yunanlar arasında paylaşılan bir yönetim kurulmuştur. Ancak, 1960’lı yıllarda adada yaşanan etnik çatışmalar, zamanla derinleşmiş ve Kıbrıs sorunu uluslararası alanda önemli bir mesele haline gelmiştir.

II. 1974 Kıbrıs Darbesi ve Türk Müdahalesinin Sebepleri

Kıbrıs’taki Yunan hükümetinin 1960’lı yıllarda giderek Türk toplumuna yönelik baskılarını arttırması, 1963-1964 yıllarında kanlı çatışmalara yol açmış ve BM’nin arabuluculuğuyla 1967'de bir ateşkes sağlanmıştır. Ancak, Kıbrıs’taki gerginlikler devam etmiştir. 1974'te Yunanistan’daki askeri cuntanın, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’u devirerek, adayı Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan bir darbe gerçekleştirmesi, Kıbrıs’taki Türk halkının güvenliğini tehdit eder duruma gelmiştir. Yunan cuntasının darbesi, Kıbrıs’taki Türk toplumunu tehdit eden bir durum yaratmış ve Türkiye’nin müdahalesini zorunlu kılmıştır.

Türkiye, Kıbrıs’a 1960 yılında imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’na ve Kıbrıs’a dair uluslararası anlaşmalara dayalı olarak, adada yaşayan Türklerin güvenliğini sağlamak amacıyla müdahalede bulunacağını duyurmuştur. Bunun sonucunda, Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası aktörlerle yapılan görüşmelerin ardından, 20 Temmuz 1974’te "Barış Harekatı" adıyla askeri müdahale başlatmıştır.

III. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Gerçekleşmesi

Birinci Aşama (20 Temmuz 1974): Türkiye’nin harekâtı, sabah saatlerinde başlatılmıştır. Hedef, Yunan cuntasının kuklası olan Nikos Sampson’un liderliğindeki darbe hükümetinin devrilmesi ve adadaki Türk toplumunun güvenliğinin sağlanmasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, adanın kuzeyine yönelik hava ve deniz saldırıları gerçekleştirmiştir. Bu harekât sırasında, Kıbrıs’taki Türkler büyük bir tehdit altındadır ve harekât, Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini koruma amacını taşımaktadır.

İkinci Aşama (14 Ağustos 1974): 20 Temmuz’daki ilk aşamanın ardından, Türkiye, Kıbrıs’ın kuzeyini tamamen kontrol altına almak ve adadaki Türklerin güvenliğini daha da pekiştirmek amacıyla 14 Ağustos 1974’te ikinci bir harekâta başlamıştır. Bu harekât, Türk ordusunun Kıbrıs’ta daha geniş bir alana yayılarak önemli stratejik noktaları ele geçirmesini sağlamıştır. 14 Ağustos’taki harekât sonrasında, Kıbrıs’ın kuzeyinde, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler güvenli hale gelmiş ve ada, iki bölgeye, Türk ve Rum bölgelerine ayrılmıştır.

IV. Kıbrıs Barış Harekâtı Sonrası Gelişmeler

Kıbrıs Barış Harekâtı, 1974’te tamamlanmış, ancak adadaki siyasi durum tamamen değişmiştir. Türkiye'nin müdahalesinin ardından, Kıbrıs'ta ciddi bir nüfus hareketliliği yaşanmış ve yaklaşık 200.000 Rum, güneydeki bölgelere göç etmiştir. Aynı şekilde, Türkler de Kıbrıs’ın güneyinden kuzeyine göç etmişlerdir. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edilmiş, ancak sadece Türkiye tarafından tanınan bir devlet olmuştur.

Harekât sonrasında Kıbrıs sorunu, çözülmesi gereken bir uluslararası mesele olarak kalmaya devam etmiştir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumlar, adada bir çözüm için çeşitli girişimlerde bulunmuş ancak nihai bir çözüm sağlanamamıştır.

V. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Uluslararası ve İç Politika Yönü

Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye için sadece askeri bir müdahale değil, aynı zamanda ulusal güvenliğin korunması ve Kıbrıs’taki Türk halkının haklarının savunulması adına kritik bir adımdır. Türkiye'nin müdahalesi, uluslararası alanda eleştirilmiş olsa da, Kıbrıs Türk halkı için bir kurtuluş anlamı taşımıştır. Türkiye’nin müdahalesi sonrasında, Kıbrıs’taki Türk toplumunun yaşadığı güvenlik tehditleri ortadan kalkmış ve KKTC'nin kuruluşuyla birlikte Türkler, adada eşit bir hakka sahip bir toplum olarak varlık göstermeye devam etmiştir.

Kıbrıs Barış Harekâtı, aynı zamanda Türkiye’nin dış politikasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’nin bölgesel güç olarak etkisini artırma çabaları, bu harekât ile daha görünür hale gelmiştir. Türkiye’nin Kıbrıs’taki etkinliği, Batı dünyası ve özellikle Yunanistan ile ilişkilerinde gerilimlere yol açmış, ancak Türkiye için adadaki Türklerin haklarını koruma adına bir zorunluluk halini almıştır.

VI. Sonuç ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Mirası

Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve Kıbrıs Türk halkının güvenliğini savunmak amacıyla yapılan tarihi bir müdahale olarak Türk milletinin hafızasında önemli bir yer tutmaktadır. Harekâtın sonucunda, Kıbrıs adasında iki ayrı yönetim şekli ortaya çıkmış ve adanın bölünmüşlüğü kalıcı hale gelmiştir. Türkiye'nin müdahalesi, adada Türk ve Rum toplumları arasında daha derin bir ayrımın oluşmasına yol açmış, ancak aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının kendi devletini kurmasına zemin hazırlamıştır.

Bugün Kıbrıs, hala çözülmemiş bir mesele olarak uluslararası gündemdeki yerini korumaktadır. Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı, bu sorunun gelecekteki çözümü için belirleyici faktörler olmaya devam etmektedir. Kıbrıs Barış Harekâtı, Türk milletinin kendi topraklarındaki haklarını savunma konusunda kararlılığının bir göstergesi olarak tarih yazmaya devam etmektedir.

Kaynak: Vatan 

Yazarın Diğer Yazıları