Ümit Kayaçelebi

Hanifi Işık hocamızda hakka yürüdü (1)

Ümit Kayaçelebi

Nasıl ölmek ister insan? Çok ani mi gitmeli bu dünyadan? Vedalaşmak için uzun uzun kalmalı mı yoksa? Hiçbirinin garantisi yokken bence her anını vedalaşıyor gibi kıymetli geçirmeli insan.

Hayat hiç kimseye kalıcı değil. Bu gün varız yarın yokuz. Herkes hayatını yaşıyor genç, yaşlı derken bir zaman sonra bu fani dünyaya elveda edip gidiyor.

Hani her zaman halk arasında çok kullanılan bir deyim var ya! 

<Mal da yalan mülk de yalan,

Var biraz da sen oyalan>

Hepimiz çok çeşit meşgalelerle uğraşıyor ama bir gün biri bize dur dediği zaman film kopuyor ister istemez.

Ölüm geldiği zaman bu dünyadaki filimde ki rolümüz de bitiyor ve SON yazıyor.

Bu gün de Hanifi Işık hocamızı kaybettik. O da artık aramızda değil ama bıraktığı eserlerle ebediyete kadar yaşayacak. Hayatta bazen çok güzel tesadüfler oluyor ve bu tesadüfler neticesinde güzel insanlarla tanışıyor.

Geçen yıl Iğdırdan hiç tanımadığım birisi beni arayarak bir yazar ağabeyimiz var sizinle tanışmak istiyor deyince ben de neden olmasın tabi ki tanışmaktan memnun olurum dedim ve telefon numaramı verdim.

Ve bu vesileyle Hanifi Işık beyefendiyle üstadımızla tanışmak nasip oldu.

Kendisini bu güne Kadar gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Yalnız ne var ki zaman zaman Van’da bulunmuş ise de ben bir yerden bir türlü çıkaramadım.

Van da futbol oynamış, Halk Eğitim Merkezinde vazife ifa etmiş, Eğitim Enstitüsünde görev yapmış.

Hâsılı kelam Çoğu zaman Van’da olamamışsa da Vana ara ara gidip gelmiş ve Van’ı da iyi bilen ve Van’ın geçmişinden haberdar birisi. Aynı zaman da Van’da yaşamamışsa da gönlünü Van'a kaptıran birisi Hanifi Işık hocamız.

Vanla da aidiyet bağı var kendisi Van’dan evlenmiş birisi. Van da görev yaparken burada görüp sevdiği eski Van eşrafından Kâtip Mehmet Emin Özgünerin kızıyla evlenmiş. Burada geride bıraktığı hanım tarafından akrabaları da var onları da zaman zaman gelip ziyaret etmekte. Bu yıl da Van'a gelerek hem anılarını tazelemek ve eski dostlarını görmek isterken bu arada bizim ismimiz kulağına çalınınca merakı mucip olmuş bendeniz.

Ben de bu vesileyle kendisiyle tanışmış oldum bir kaç saatlik bir faslı muhabbetten sonra vedalaştım o da beni tanımakla mutlu oldu ben de böyle bir muhterem insanla tanışmanın bahtiyarlığını yaşadım.

Kendisi Ardahanlı olmasına rağmen Van'dan evlenmiş ve Van’ı seven burada yaşadığı günleri hala özlemle anlatan böyle güzel bir insanla yıllar sonra da olsa tanışmak ve görüşmek doğrusu beni çok mutlu etmişti. Van’dan Katip Mehmet Emin Özgünerin kızı ile evlenmiş dolayısıyla bizim eniştemizdir. 

Hayatının bir çok yılını da Van’da öğretmenlik, müdürlük yaparak geçirdiği gibi Van’da futbolcu olarakta Van’ın çeşitli spor takımlarında oynayarak futbol severler tarafından tanınmış biridir.

Hanifi Işık üstadımız Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünden mezun olup, sırasıyla; Van Merkez, Manisa Kula ve Silvan´da okul müdürlükleri yaptı.

Boğazlıyan ve Ardahan liselerinde edebiyat öğretmenliği, Trabzon Düzköy´de ortaokul, Erzurum Tekman´da lise ve Yıldızeli Pamukpınar´da öğretmen okulu müdürlüğü,

Kars ve Van´da Halk Eğitim Başkanlığı, Van’da milli Eğitim müdürlüğü görevlerinde bulundu. Niğde ve Van´da Eğitim Enstitüsü müdürlüğü, Ankara´da; Ak dershane, Çağ, Şampiyon dershanelerinde öğretmenlik, Özel Gürsoylar, Çankaya, Kocatepe, DKD ve Sonuç dershanelerinde müdürlük yaptı.

Halen İlesam haysiyet kurulu başkanlığı yapmaktaydı. Rahmetli Hanifi Işık üstadımızın kaleme almışı olduğu < Aralıklı ve kısa süreli iki gezimden notlar yolculuk> adlı kitabından alıntılar yaparak Van’da geçen anılarıyla sizi baş başa bırakıyorum.

Hanifi Işık anlatıyor;

Van’daki ilk öğretmenlik görevime başlamak için 26 Ağustos 1959 da Köyden Ardahan’a, Ardahan’dan Kars’a, Kars’tan Horasan’a, Horasandan Ağrı’ya ve Erciş’e vardım.

Geceyi Erciş’te ahşap bir otelde geçirdim. Orada Mustafa Genç adlı arkadaşımla karşılaştım.Onun da tayini Hakkari’ye çıkmıştı.. Geceyi birlikte aynı otelde geçirdik ama tahtakuruları bizi perişan etti.

Sabahleyin bir kamyona binerek beşer lira karşılığında Van’a vasıl olduk.

Van’da garaja girdik otel sorduk. Cumhuriyet Caddesinde Erek otelini gösterdiler geceyi Mustafa ile Erek otelinde geçirdik.

Mustafa’ya bu arada birileri demiş ki; ‘Hakkâri de öğretmenleri odun hızarıyla o da yoksa testere ile boğazlarından kesiyorlarmış!’ Mustafa çok korkmuştu ve ben ona bunun uydurma bir laf olduğunu söyledim biraz sakinledi.

Mustafa’yı teselli ede de o zaman Van’ın tanınmış insanlarından otobüs işletmecisi Hacı Dodo’nun otobüs garajına vardık.  O arada yanımıza Aloş geldi ve bizim Mustafa’nın başındaki fötr şapkaya kafasını taktı. İllada fötr şapkayı isterim deyip durunca dayanamadım ve istemeyerek de olsa ona kızdım ve vaz geçti.bizim Mustafa’dan .

Mustafa’yı Hakkariye uğurladım ve gitti. Orada üç yıl çalıştı ne hızar gördü ne de testere ve Ardanuç’a döndü. İşte o zaman ki insanların hurafe uydurmalarından başka bir şey değildi söylenen söz.

Ben de Çatak’ta göreve başlamak üzere buğday pazarına gittim ama arabanın üç günde bir oraya gittiğini söylediler. Austın marka kamyonun sahibinin adı Pehlivandı arabası da yeşil renkteydi.

Kamyonun üzerine buğday, un, şeker, ev eşyası yüklenmişti. Üstüne de benimle beraber 15-20 kişi binmişti. Un ve buğday yüklerinin arasında yolculuk başladı.

Çatak yolculuğunda Görentaş’a geldiğimizde şoför kamyondan indi ve bizleri de indirdi. Ben de merak edip sorunca burada bir mübarek yatır yatar ve atlı da gelen arabayla da gelen 500-600 metre yayan yürür ve ondan sonra vesaiti ile devam eder.

Demek ki oraya geldiğiniz zaman o zata hürmeten atlı veya vasıtalı oradan geçemezdiniz öyle bir inanış vardı.

Çatağa vardık otel yok, lokanta yok, sadece lüks lambası ile aydınlatılan Remzinin kahvesi var. Köşedeki masaya oturdum çay geldi, ekmek geldi, otlu peynir geldi. Ben otlu peyniri yemek istemedim ve gizlice atarken Martanis köyünün muhtarı Şükrü bana dönerek: ‘Hocam sen o peyniri gün gelirde ararsın ama bulamazsın’ Gerçekten çok aradığım günler de olmadı değil!

Saat 10 olmuştu yanımdakilere otel ve lokanta var mı? diye sorduğumda bana bakıp güldüler. Burada otel lokanta ne gezer hocam dediler.

Devam edecek.

Yazarın Diğer Yazıları