
Dünden bu güne Van da futbol ve Vanspor 4
Ümit Kayaçelebi
İnsanlar yaşlandığı zaman hep geçmişi hatırlar geçmişi anar ve geçmişte yaşadıklarıyla yaşar.
Bu gün ben de ne zaman ki çocukluk yıllarını hatırladığımda ilk hatırladığım şeylerden biri o bizim eski toprak saha olmuştur.
Yazın sıcaktan taş gibi kaskatı kesilen ve düştüğünüz zaman sizi yaz aylarında zımpara gibi kesen o eski saha hiç unutulur mu? Saha kış geldiğinde de düştüğünüzde o kaskatı buzlarıyla sizi bıçak gibi kesen, yağmur yağanda balçık tarlasına dönen o eski saha hiç unutulur mu?
Kar da olsa buz da olsa yağmur da olsa boran da olsa yazın cehennem gibi sıcak da olsa o sahada futbol vardı ve futbolcular vardı.
Onlar bizim Van semalarında ışıl ışıl ışıldayan yıldızlardı. Senelerce onları seyrettik onların maçlarına koştuk. Onlarla beraber heyecanlandık onlarla beraber sevindik onlarla beraber çok üzüldüğümüz maçlar oldu.
O toprak sahada çok top koşturanlar oldu. Ancak onlarla birlikte ağzında düdükle de çok koşanlar olamadı mı? Elbette ki hakemler de oldu. İşte onlardan biri de sevgili İlker Perihan.
İlker Perihan
İşte Kaleci Yıldırımların, Lastikçi İrfanların, Tırtıra Bakilerin, Şef Şahabettinlerin, Ferik Refiklerin, Uçan Panterlerin (Uygur İlvan), ve daha nicelerin top koşturduğu ligde Erek Sporda yıllarca top koşturan Daha sonra antrenörlük, Saha Gözlemciliği, Hakemlik yaparak hayatını sürdüren ve şu anda da gurbette olsa da gönlü bizimle olan sevgili ağabeyim İlker Perihan dan bahsetmek istiyorum. Bahsedilmeyi hak ediyor çünkü. İlker Perihan bizim için değerlerimizden bir değerdir.
Ben Atatürk Lisesinde ortaokul sıralarında okurken o lisedeydi hatta o sıralar son sınıfta iken nöbetçi kolluğu ile geldiğini gördüğümü çok iyi hatırlarım
İlker Perihan’da senelerce Erek Spor da top oynamış bazen takımıyla sevinmiş bazen üzülmüşse de seneler sonra herkes gibi futbolculuk hayatını bitirmiş ise de futbol aşkı futbol heyecanı onu sahalardan koparamamıştır.
Futbol bir sevda bir aşk bazıları da İlker Perihan gibi bırakamıyorsunuz. Derken Antrenörlük hayatı orda da bir süreden sonra bu kez saha gözlemciliği ve akabinde muvaffakiyetlerle dolu bir hakemlik hayatı ve bir gün noktalıyor.
41 yıllık sporun içinde geçen zamanda neler var neler haliyle. Bazen saha içerisinde bazen tribünde derken koskoca 41 yıl başarılarla adeta sarmaşık gibi sarmalanmış bir hayat.
Çoğu futbolcu futbol hayatını bitirdikten sonra spordan kopar oysaki İlker Perihan herkesin yaptığını yapmamış ve sporculuk hayatını antrenörlük, müşahitlik, Hakemlik, Spor Dernekleri ve çeşitli organizasyonlar da etkinliklerde bulunarak her zaman var olduğunu göstermiştir.
Bu arada yine İsmet Altay’ın bir anısını burada nakletmek istiyorum.
İsmet Altay
Erkek Sanat Enstitüsü ve Van Atatürk Lisesi maçı,
Atatürk Lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü maçları o yıllarda en büyük en önemli maçlardandı. Tıpkı Fenerbahçe, Galatasaray ezeli rekabeti gibiydi. Çok iddialı olurdu bazen sinirler gerilince hadiseler bile vukua gelebiliyordu. İşte biz de o gün böyle bir maça çıkmıştık. En az berabere kalmamız gerekiyordu. Yenilsek şampiyonluk gidiyordu.
O maçta Necmi Gökdere ilk yarıda attığı golle önce Atatürk Lisesini 1-0 öne geçirmişti. Bu skorla biz şampiyon olamıyorduk. Ve bu maçta bize ya beraberlik veya galibiyet gerekiyordu. İkinci yarıda maçın son dakikalarında tam maç bitmek üzereyken ben orta sahada bir top kaptım ve Atatürk Lisesi Kalecisi olan Danışı görünce topu şandelledim ve o gol ile biz şampiyon olmuştuk. Oynadığımız Okul maçlarında 8 gol atıp sadece son maçta tek gol yemiştik. O maçı hiç unutamam.
Hakem olarak kimleri beğeniyorsunuz dediğiniz de şu ki ismi söylerim, Fevzi Budak ve İsmet Tan. O yıllarda Ankara’da bizi destekleyen olsaydı bu iki hakemimiz çok daha farklı yerlerde olabilirlerdi ama olmadı.
Uçun Olgaçtan bir anı
Bizler bir zamanların çocukları ve gençleri Türkiye liginde Metin Oktayları ,Lefterleri, Mikro Mustafaları, Özcan Arkoçları, Can Bartuları, Buldozer Fevzileri, Bombacı Halilleri, , Füze Selamileri, Fikri Elmaları, Berlin Panteri Turgayları ve Nihat-Fethi-Ender ve fileleri gönderleri takip ederken beri yanda da Van da onlar kadar değerli Van da en çok gündeme gelen çok sevilen Füze Uçun vardı.
Neden Füze Uçun demişler? Çok hızlı mı? Değil! O zaman Füze Uçun olmak nereden ileri geliyor?
Füze Uçun Van’da bir değil birkaç takımda oynadı. Hangi takımda oynadıysa topa ondan sert vuranına kimse rastlamadı.
Özelliği topa iyi vole çakmasıydı. Şimdikiler yan yan gidip kalecinin yanına kadar gidip burun buruna gidip de gol atamayan eli ayağı birbirine karışanlar varken Füze Uçun o kadar gitmezdi.
Arkadaşları ona güzel orta yaptıkları zaman vay kalecinin haline’ Topu tutsa eli ayağı zıngırdar (Van deyimi) yoksa topu ağlarda görür.
Topa çok sert vururdu Van toprağında ondan iyi voleye çıkan ve çakan ve ondan sert topa vuran olmadı.
İşte ona en güzel ortaları da Macar Şemo lakaplı (Adını hatırlamıyorum şu anda) arkadaşı atardı. Macar Şemo ona öyle orta atardı ölçüp biçerek adeta bizim bir zamanların Hacisi gibi top Uçunun ayağına otururdu ve Uçun çaktığı zaman çoğu mutlaka gol olurdu.
İşte o yüzdendir ki yazımızın başlığındaki gibi Macar Şemonun ortası füze Uçunun volesi hala Van halkının o günleri görenlerin yaşayanların bir şarkı gibi dillerindedir hala.
Macar Şemonun nerede olduğunu bilmem de. Ama Füze Uçun diye yâd ettiğimiz Uçun Olgaç abimiz şu anda son futbol efsanemiz Antalya’da yaşıyor
Rıdvan Dilmenle bir anı
Rıdvan hocanın inandığına biz de Van halkı da inanıyordu ve artık bir kenetlenme vardı.
Takım iyi gidiyordu artık mutlu sona gelinirken önemli deplasmanlardan biride Elazığ maçıydı. Oraya da gitmek lazımdı.
O yıllarda özel idareden maddi destek de çoktu takıma hemen hemen her maça en az bir otobüs tahsisi ediyorlardı.
Elazığ maçı gelip çatınca yine otobüs için gidilince her nedense otobüs tahsisi edilmiyordu. Rica minnet hiçbir şey para etmedi.
Biz de üzgündük çünkü takıma destek verme adına Elazığ’a isteğimiz dışında da olsa gidemiyorduk.
Bu durumda Van Spor takımı tek otobüsle yalnız başına gidecekti. İstemediğimiz bir durumdu ve o sezonda nedeni bilinmez bu önemli maç ta özel idare otobüs tutmak için katkı vermiyordu.
Bizler yönetimden birkaç kişi tesislere gittik futbolcuları ziyaret ettikten sonra Rıdvan hocayı da görünce deplasmana gelemeyeceğimizi ve mevcut durumu anlattık.
O da şaştı kaldı. Ama o taraftarı bir avuçta olsa yanında görmek istiyordu her zaman. Başkanla yöneticilerle konuştu görüştü ise de maalesef ortada taraftarı deplasmana götürecek otobüs için para bulunamıyordu.
Hal böyle iken Rıdvan hoca o günkü gibi çok net hatırlıyorum şöyle bir düşündü taşındı elini cebine attı bir kredi kartı çıkardı ve bize uzatarak;
-Çocuklar alın bu kredi kartını otobüs sahibinden kaç paraya götüreceğini sorun ve istediği parayı çeksin ve kartımı bana getirin!
Öyle birden afalladık. O da bizim böyle donup kalmamıza şaşmış olmalı ki;
-Arkadaşlar ben hiçbir deplasmana sizsiz gitmedim Elazığ’a da sizsiz gitmem ve gidemem bu maç çok önemli ve final maçı gibi önemli bir maç siz dediğimi yapın yeter.
Ve biz birkaç arkadaş giderek inan ki yanlış değilsem Fahrettin Elçiye gittik ve istediği parayı kredi kartından çekip kendisine verip hemen Rıdvan hocaya kartını iade ettik.
Teşekkür ne kelime bu yücelik bu gönlü bol insanın o gün yaptığı o jest bizi adeta büyülemişti. Özel idarenin yönetimin yapamadığını o yapmıştı
Derken efendim biz Rıdvan Dilmen hocamızın katkısı ile Elazığ deplasmanına gittik. Zorlu bir maçtı ve 0-0 berabere kalarak Van’a döndük.
O günkü o hocamızın jestini ömrü billâh ne ben ne de arkadaşlarımız unutmamışlar hala söylerim ve söylerler.
İşte Rıdvan Dilmen böylesine de anladım ki gerçek bir Van sevdalısı imiş.
Güzel günler yaşadık onunla her maçımız bir finaldi ve kendisi 0 puandan aldığı Van Sporu sezon sonunda ipten alıp hayata kavuşturdu.
Netice Vanspor o yıl Rıdvan Dilmenle 2.Ligden 1.lige çıktı. Son sıralardaki Van Spor şampiyondu.
Van şehri onunla gurur duydu her zaman ve ben değil her Vanlı onu her zaman sevgiyle saygıyla anar.
Çünkü o da bizden biri olarak Van’dan ayrıldı. Van’dan ayrıldı ama gönlü her zaman bizlerle.
Devam edecek.