Ümit Kayaçelebi

DİYARBAKIRLI CELAL GÜZELSES VE YAŞ DESTANI

Ümit Kayaçelebi

Başak MERAL GÜNDÜZ/Araştırmacı Yazar Sedat Çağlıyan, Celal Güzelses ve Yaş Destanı hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu.

YAŞ DESTANI, DİNLEYENLERİ DERİN DÜŞÜNCELERE SEVK EDER

Sedat Çağlıyan,”Diyarbakır’ın musiki dünyasında ekol olmuş Celal Güzelses,bir sürü türküyü ve şarkıyı literatüre katmıştır.Bunların içinde çok meşhur bir şarkı vardır.Adı Yaş Destanıdır.Dinleyenleri derin düşüncelere sevk eder.Hüzünlendirir,ağlatır. Türkünün esas sahibi Diyarbakırlı Hacı Efdal adındaki sanatçıdır.

Bu sanatçı Dördüncü Murat devrinde yaşamıştır.Sultan Murat sefere gittiği vakit,yörenin bilim,sanat,edebiyat ve musiki adamlarıyla tanışır.Onlarla birlikte olurmuş. 1638 yılında Bağdat seferi dönüşünde Diyarbakırda konaklamış.Diyarbakır Kaus köşkünde padişaha ziyafet verilir.Ardından musiki üstadları ve sazendelerin yer aldığı musiki meşki başlar

.Hacı Efdal Efendi,bestesi ve güftesi kendisine ait olan Yaş Destanını okur.Padişah duygulanır ve ağlar.Diyarbakır valisine Hacı Efdal’in evine su akıtılmasını emreder.Böylece Diyarbakırda su akıtılan ilk ev olur.Yaş Destanı günümüze kadar söylene gelir”dedi.

YAŞ DESTANI

Bir güzel ki on yaşına girince

Gonca güldür henüz açılır

Onbirinde gonca diye koklarlar

Onikide elma deyip saklarlar

Onüçünde cevrü cefa çekerler

Ondördünde hamre şekere benzer

**

Onbeşinde güzelliğin çağıdır

Onaltıda gören aklın dağıdır

Onyedide göğsü cennet bağıdır

Uzanır kameti selviye benzer

**

Onsekizde hem artırır zarını

Ondokuzda terkeylemiş arını

Yirmisinde gözetir şikarını

Zincirinden kopmuş aslana benze

**

Yirmibeşte bıyıkları burulur

Otuzunda akan sular durulur

Otuzbeşte hep günahlar sorulur

Yalana karışmış irfana benzer

Kırk yaşında güzel dökülür bağlar

Kırkbeşinde günahlarına ağlar

Ellisinde insanlara bel bağlar

Dağ başına çökmüş dumana benzer

**

Ellibeşte sızı iner dizine

Altmışında duman çöker gözüne

Altmışbeşte hiç bakılmaz yüzüne

Ahireti görmüş Sübhan’a benze

**

Altmışbeşten sonra beller bükülür

Bütün damarlardan kanlar çekilir

Gel gel diye toprak  çağırır

Geldi geçti şimdi yalana benzer

Beni ağlatma ki sen de gülesin

Hem muradan hem maksudan eresin.

ATATÜRK TARAFINDAN KENDİSİNE ”ŞARK BÜLBÜLÜ”LAKABI VERİLDİ

Sedat Çağlıyan,”Celal Güzelses,1899 yılında Diyarbakır Reisoğlu mahallesinde dünyaya gelmiştir.Fevzi Efendi’nin torunu Derviş Halil Efendi’nin oğludur.Asıl adı Mehmet Cehalettindir.Altı yaşında babasını kaybetmiştir.Annesi Latife hanım ve kız kardeşi Adalet hanımla yaşamıştır. İlkokula devam ederken babasını da intisap ettiği Rüfai tekkesine devam eder.Dokuz yaşında hafız olur.Cüz ve Kuran okuyarak ailesinin geçimine katkı sağlar.Şeyhi Zeki Efendi’nin müridi olarak tekkeye devam eder.

İlkokuldan sonra Rüştiye’ye kayıt yaptırır.Birinci Dünya Savaşı başlayınca Rüştiye kapanır,tahsilini yarıda bırakmak zorunda kalır.Sesinin güzelliği,makamları bilmesi usüllere riayet etmesi tekkenin sevilen gençleri arasında yerini alır.Ulucamide müezzinlik yapmaya başlar.Rüfai Tekkesinde Şeyh Zeki Efendi’nin müridi olmak kolay değildir.Bazı merhalelerden geçmek gerekir.Bunlardan biri canlı akrep yemektir.Rüfai Dervişleri Celal beyi el üstünde tutarlar.Tekkenin baş sazende ve hanendesidir.Bu arada cümbüş çalmayı da öğrenir.

1917 yılı birkaç arkadaşıyla beraber Seman köşküne giderler.Türkü,gazel,hoyrat okuyup eğlenirler.O sırada Mustafa Kemal Paşa bu sesi duyunca yanlarına gelip sorar.

Celal bey kendisinin okuduğunu söyler.Birçok eser okurlar Atatürk çok duygulanır.Celal bey ve arkadaşları buradan kalkıp şehrin yolunu tutarlar. Celal bey askerliğini Licede yapar.1924 yılında Diyarbakır Valiliği Evrak kaleminde tevzi memuru olarak işe başlar.

Yıl içerisinde Nevriye hanımla evlenir.1925 yılında katipliğe yükselir.1929 yılında Özel İdare Müdürlüğü evrak memurluğuna atanır.Bir gün milletvekili Fevzi Pirinççioğlu,Celal beyi Dolmabahçe Sarayına götürerek Atatürk’e tanıtır.

Atatürk Celal beyin sesinden ve makam bilgisinden etkilenmiştir.

Ulu Camide müezzinlik görevi yaptığını öğrenince “Celal bana peygamberimizi anlat” der.Celal bey hemen mevlid okumaya başlar.Selam kısmında herkes ayağa kalkar el bağlarlar.

Mevlit bitince;Mustafa Kemal Paşa’ya dönerek ;Paşam siz ki yoktan bir vatanı ayağa kaldırdınız,Cihana kafa tuttunuz.

İşte hiç görmediğiniz peygamberimizin  önünde ayağa kalkıp el bağladınız.İşte peygamberimiz budur diyince;Atatürk, Celal Güzelsesi tebrik eder.Orada bulunan plak firmasına dönerek “Celal beyin okuduğu bu mevlidi de plağa kaydedin “diye emir verir.Bu istek üzerine Celal Güzelsesin iki adet Mevlid plağı doldurulur.Atatürk tarafından kendisine “Şark Bülbülü”lakabı verilir.

1932 yılından sonra ünü bütün Türkiye’ye yayılır.1950 yılında emekliye ayrılır.

1956 yılında Ulucami baş müezzinliği için Valiliğe başvurur.Ölümüne kadar Ulucamide görev yapar.

1 Şubat 1959 yılında vefat eder.Mardin Kapı mezarlığında yatan Şeyhi Zeki Efendi’nin ayak ucunda defnedildi” dedi.

Kaynak: Elazığ Hakimiyet

Yazarın Diğer Yazıları