Ümit Kayaçelebi

Bizim türküler

Ümit Kayaçelebi

Mezar Arası – Hıdırlık Türküsü

Anadolu’da her yörenin türküsü olarak bilinir.(Kütahya,Konya,Amasya gibi.)

Yeşillikler içindeki Hıdırlık Tepesi,türbesiyle birlikte Kütahya’nın her yerinden görünen ve yıllardır mesire yeri olarak bilinen bir mevkimizdir.Bu güzel tepe 1960’lı yıllara kadar eteklerinde bulunan Sultanbağı ve Gökçimen (Hmidiye) mahalleleri gençleri arasıda sahiplenebilmek için mahalle kavgalarına sahne olmuştur.Bahar aylarında hangi mahalle yenerse tepe onların kontrolüne geçermiş.Diğer mahalle sakinlerini Hıdırlığa sokmazlarmış.Kavgalarda kama,bıçak,değnek,sapan vb.aletler kullanırlarmış.Bundan 80 yıl kadar önce yine böyle bir kavga zamanında Gökçimen mahallesi delikanlılarından 3-5 ay önce askerden gelen Kazım;öğle yemeği için annesinden cimcik yapmasını ister.Annesi işe koyulur.Bu arada Kazım annesine yemek oluncaya kadar Hıdırlık’a dolaşıp geleyim,arkadaşlar ne alemde bir bakayım der.Annesi:oğlum cimciği ateşe koyuyorum yiyipte git derse de Kazım anne sen hazırlayıncaya kadar ben gelirim deyip evden çıkar.Hıdırlık eteklerindeki iki mezarlık arasında Sultanbağı gençlerinden sevdiği,tanıdığı Arabacı Musa ile karşılaşır. Hıdırlık yüzünden hasım olduklarından tartışıp kavgaya tutuşurlar.Kazım’ın üzerinde hiç bir şey yoktur.Musa dövüleceğini anlayınca kamasına sarılır ve Kazım’a rasgele saplamaya başlar.Kazım aldığı bıçak darbeleri ile yığılır kalır.Musa kaçar.Bu arada bir hayli zaman geçtiği halde oğlu gelmeyen Kazım’ın annesi” cimcikte soğudu,nerde kaldı bu oğlan”diye sokağa çıkar.Bakar ki bütün insanlar “Kazım vurulmuş” çığlıklarıyla koşuşturuyorlar.Duyduklarına inanamaz,onların arasına katılıp oğlum evladım çığlıklarıyla koşarak mezar arasına gelir.Bir de ne görsün yiğit delikanlı Kazım kanlar içinde yerde yatıyor.Annesi üzerine kapanıp feryat figan içinde üzüntüye garkolur,ağıtlar yakmaya başlar.Hıdırlık yüzünden bir delikanlı daha kaybedilmiştir.Musa yakalanıp hapse atılır.Bu olay üzerine yakılan ağıtlar günden güne hüzünlü bir türküye dönüşür.(Misket akordu ile çalınıp söylenir.)

Mezar Arasında Harman Olurmu

Kama Bıçak Yarasına Derman Olurmu

Kamayı Vuranda İman Olurmu

Aslanım Kazımım Efem Yerde Yatıyor

Kaytan Bıyık Saat Köstek Kana Batıyor.

Mezar Arasından Atlayamadım

Cephanem Döküdü Anam Toplayamadım

Birtek Düşmanımı Haklayamadım

Aslanım Kazımım Efem Yerde Yatıyor

Kaytan Bıyık Saat Köstek Kana Batıyor

Hıdırlktan Çıktım Yan Basa Basa

Ciğerim Sökülüyor Kan Kusa Kusa

Seni Vuran Zalım Arabacı Musa

Aslanım Kazımım Efem Yerde Yatıyor

Kaytan Bıyık Saat Köstek Kana Batıyor

Mezar Arasında Kanlı Kasaplar

Adam Sevdiğine Aman Kamamı Saplar

Mezarıma Gelsin Bütün Ahbaplar

Aslanım Kazımım Efem Yerde Yatıyor

Kaytan Bıyık Saat Köstek Kana Batıyor

Mezar Arasında Ötmesin Kuşlar

Hayırdır İnşallah Gördüğüm Düşler

Cenazeme Gelsin Bütün Dervişler

Aslanım Kazımım Efem Yerde Yatıyor

Kaytan Bıyık Saat Köstek Kana Batıyor

Kaynak:Aksu Mecmuası 1965 Muazzez Özker

ANAKARA DA YEDİM TAZE MEYVAYI

Anakara’nın keskin ilçesinin cin ali köyünde 1924 yılında Sefer adında bir erkek çocuk doğar. İlkokulu köyünde okuyan Sefer 15 yaşından sonra ailesinin tüm rençberlik işlerine yardım eder yürütür. Güçlüdür kuvvetlidir Sefer. Köyde herkes tarafından sevilir. 20 yaşına gelince de Seyfli köyünden Hatice’yi istetir. Söz kesilir düğün olur evlenirler.

Aradan üç ay geçince Sefer ince hastalık denilen vereme tutulur. Doktorlar bir çare bulamazlar. Taa Ankara’lara götürülür ve 20 Haziran 1944’te garip Sefer ölür. Aşağıdaki türkü Sefer için yakılmıştır.

Ankara’da Yedik Taze Meyvayı

Boşa Çiğnemişim Yalan Dünyayı

Keskin’den De Sildirmeyin Künyeyi

Söyleyin Anama Anam Ağlasın

Anamdan Başkası Yalan Ağlasın

*

Ankara’yla Şu Keskin’in Arası

Arasına Kara Duman Durası

Çok Doktorlar Gezdim Yokmuş Çaresi

Söyleyin Anneme Annem Ağlasın

Babamın Oğlu Var Beni Neylesin

*

Trene Bindim De Tren Salladı

Zalim Doktor Ciğerimi Elledi

İy- olursun Dedi Geri Yolladı

Söyleyin Anama Anam Ağlasın

Anamdan Başkası Yalan Ağlası*

 

Benzim İçtim Ciğerlerim Tutuşur

Ağlama Hatice, Sefer Yetişir

Söyleyin Anneme Çalsın Nennimi

Kim Alırsa Alsın Nazlı Gelini

Binmiş Taksiye De Sefer Geliyor

Annesinin Ciğerini Deliyor

Gelin Hatice’yi Eller Alıyor

Söyleyin Anama Anam Ağlasın

Gelin Hatice’yi Kimler Eylesin

*Mezarımı Derin Kazın Dar Olsun

Etrafı Lale Sümbül Bağ Olsun

Ben Ölüyom Ahbaplarım Sağ Olsun

Söylen Kardaşıma Çalsın Sazımı

Kadir Mevlam Böyle Yazmış Yazımı

Kaynak:

Ahmet Günday

Bağlama Metodu Notaları ile Halk Türküleri ve Türkü Hikayeleri

Nisan 1977

KEVENGİN YOLLARINDA

Hikayeye göre Ahmet daha önceleri Hayriye adında bir kıza tutkundur. Yıllar sonra oğlunun düğününe bir bahane ile görmek için Hayriye’yi de davet ettirir. Hayriye daveti kabul etmese de düğüne gizlice gelir. Düğünde eğlence sırasında patlayan tüfeklerden biri dam başından gizlice düğünü izleyen Hayriye’ye isabet eder ve Hayriye ölür. Bu olaya üzülen halk arasında bu türkü söylenmeye başlar.

Kevengin yollarında,

Çimeydim güllerinde, hey anom hey

İlik düğme olaydım

O yarin kollarında, hey anom hey

Yar yandan yandan

Severim seni candan, hey anom hey….

Yöre: Elazığ Derleyen: Muzaffer Sarısözen

ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ

Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de Çanakkale cephelerinde olur. Büyük imkansızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün Dünyaya bir kez daha anlatmıştır.

Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletleri dediğimiz İngiltere, Fransa ve Rusya ile, İttifak Devletleri dediğimiz Almanya, Avusturya ve İtalya´nın birbirleriyle savaşmasıyla başlar. Almanya´ya saldırabilmesi için Rusya´nın silah ve cephane ihtiyacı vardı. Bunun için Boğazlar yoluyla Rusya´nın İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle birleşmesi gerekiyordu. Oysa ki Osmanlı Devletinin harbe girmesi üzerine Çanakkale boğazını geçmek için Osmanlı Devletine Çanakkale´de cephe açmaları gerekti. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 18 Mart 1915´te Çanakkale Boğazı´nı geçmeye kalkıştı. Burada kahramanca çarpışan Türk kuvvetleri karşısında büyük kayıplar vererek geri çekildi. Bu sefer Gelibolu yarımadası´nın çeşitli yerlerine kuvvetler çıkararak karadan İstanbul´a yürümeyi denediler. Ne yazık ki yapılan sayısız hücumlar Türk süngüsü karşısında eriyip gidiyordu. Son olarak büyük bir taarruzla Gelibolu yarımadası üzerinden Marmara´ya ulaşmayı denediler. Ansızın yaptıkları bu taarruz da Anafartalar ve Arıburnu, bölgelerinde benzeri görülmemiş bir müdafaa ile durduruldu. Türkleri bu cephelerde yenemeyeceklerini anlayan düşman buraları terk ederek çekilmek mecburiyetinde kaldı.

Yüz binlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu´da heyecan uyandırması, bu savaşa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden hasılı yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir.

Derleyen: Mustan Aktürk

Kaynak: İhsan Ozanoğlu

Yöre: Çanakkale

Yazarın Diğer Yazıları