Ümit Kayaçelebi

Bir zamanlar futbol sahalarında bir zamir vardı

Ümit Kayaçelebi

Futbol bu; toprak sahalarda, hele hele tarihi bir mekân olan o eski hatıralarımızda hala tazeliğini koruyan toprak sahada futbol bizim için çok güzel olaydı.

Van’da futbol güzeldi bizim için vaz geçilmezdi. 1950 ve 1960 yılların benim hayatımda çok ayrı bir yeri vardır. O çocukluk günlerinde o çocuk heyecanıyla toprak sahaya gitmek orada bir şekilde sahaya vasıl olup maç seyretmek bizim için tarifi mümkün olmayan bir Mutluluktu.

Çok takımlar gördük çok takımlar izledik ne kadar zaman gelip geçse de hala hatıralarımızda tazeliğini korumakta. 

Bizler Van’da doğduk Van’da yaşadık büyük şehirlerde yaşayan sporseverler futbol severler kadar maalesef şanslı olmadık. Ne Ali Sami Yeni, ne 19 Mayıs ne de Alsancak stadını, ne Mithat Paşa’yı, Ne Tevfik Sırrı Gür, İzmir Olimpiyat ve diğer büyük şehir stadyumlarını görme şansımız olmadı.

O zaman ki Futbol takımlarını, futbolcuları antrenörlerini hep ya gazetelerde gördük veya spor dergilerinde gördük ve oralarda takip ettik. Büyük şehirlere yakın değildik gitme maç seyretme imkânımız hemen hemen yoktu.

Sinema meraklıları ise sadece sinemalara gelen o zamanki bankaların maç çekimlerini sadece kısa özet olarak sinemada görebilme şansı oldu hepsi o kadar. Dünyada bizim top koşturduğumuz yıllarda böyle sahaya hep klasik anlamda yerleşirdi ve taktik teknik fazla öne çıkmazdı. Malumunuz bizim o tarihi eski dede baba sahası toprak bir zemindi yazın ustura gibi bilenir düşersen her tarafını zımparalardı. Kış olunca kar da düşseniz her tarafınız yara bere içinde kalırdı.

Bazense yağmur yağınca bataklık gibi olur top alana top koşturana helal olsun. İşte bu sahada teknik taktik pek öne çıkmazdı önüne top atıldı mı koşacaksın top gelince de almak için koşacaksın. Açıkçası tamamen fiziğe dayalı oyun oynanırdı. Kim daha diri ise ayağının üzerine duruyorsa o kazanan oluyordu.

O zamanlar en kıymetli mevkiler 1*5*9 numaralı mevkiler ve o formayı giyen oyuncular en kıymetli futbolculardı. Ve herkese de o formayı kimse kolay kolay vermezdi. O formaları almak her baba yiğidinde hakkı değildi. Formayı bir alan bir daha da zor kaptırıyordu. 

 Füze Uçundan, Lastikçi İrfandan, Hoca Remziden, Nigodan, Şef Şahabettinden, Hoca Remziden, Kaleci Fevziden, Kaleci Yıldırımdan, Çetin ve Metin Kardeşlerden ve daha burada sayılmayacak kadar çok değerlerimizden formayı kapmak öyle kolay mı?

O yıllarda Van’da futbol oynamak için imkânlar çok mahduttu. Toprak sahada yazın toz, kışın çamur içinde top koştururlardı bizim takımlar.  Saha çizgilerini kireç dökerek çizer, patlayan topları kendileri götürür Pineci Yusuf da yamarlardı. Daha Subaplı topların kafa vururken patladığı araba pompasının hep şişirmek için yedekte tutulduğu zamanlar

Mahalle aralarında top koştururken kaleci olanlar kendilerini Turgay, golcüler kendilerini, Metin, Lefter gibi görürlerse de onlar o futbolcuları hiç göremediler o devrin starlarını yıldızlarını hep hayallerinde yaşattılar.

Ama gerçek olan ise bizim burada toprak sahamızda top koşturanlardı

İyi takımlar vardı çok güzel futbolcular vardı lakin her şeyden öte Van’daki o Van Gençlik ve Şen gençler rekabeti apayrı bir heyecan veriyordu futbol severlere. O maçlar Van’da şimdilerin tabiriyle zamanın derbi maçlarıydı. Van’da en çok taraftarın gittiği ve en çok sonucu beklenen maçları Van Gençlik ile Şen Gençler arasında oynanan maçlardı. İnsanlar yaşlandığı zaman hep geçmişi hatırlar geçmişi anar ve geçmişte yaşadıklarıyla yaşar. 

Bu gün ben de ne zaman ki çocukluk yıllarını hatırladığımda ilk hatırladığım şeylerden biri o bizim eski toprak saha olmuştur.

Yazın sıcaktan taş gibi kaskatı kesilen ve düştüğünüz zaman sizi yaz aylarında zımpara gibi kesen o eski saha hiç unutulur mu? Saha kış geldiğinde de düştüğünüzde o kaskatı buzlarıyla sizi bıçak gibi kesen, yağmur yağanda balçık tarlasına dönen o eski saha hiç unutulur mu?

Kar da olsa buz da olsa yağmur da olsa boran da olsa yazın cehennem gibi sıcak da olsa o sahada futbol vardı ve futbolcular vardı.

Onlar bizim Van semalarında ışıl ışıl ışıldayan yıldızlardı. Senelerce onları seyrettik onların maçlarına koştuk. Onlarla beraber heyecanlandık onlarla beraber sevindik onlarla beraber çok üzüldüğümüz maçlar oldu.

O toprak sahada çok top koşturanlar oldu. Ancak onlarla birlikte ağzında düdükle de çok koşanlar olamadı mı? Elbette ki hakemler de oldu. İşte onlardan biri de sevgili Zamir Gürdür.

Her iki takımında Van’da isim yapmış şöhretli ve namlı futbolcuları vardı. Van Gençlik dendiği zaman ilk akla gelen Lastikçi İrfan’dı asıl adı Orhan Taciroğlu olmasına rağmen Van’da İrfan diye tanınıyordu. Rahmetli Van Gençliğin 5 numarasıydı yani o zamanlar tabiriyle <Kale beyi> veya “Santrahaf” yani şimdinin liberosu en son adam, geçilmez adam Çanakkale aslanları gibi rakibe aman vermeyen kişi gibi mütalaa edilirdi.

Rahmetli Lastikçi İrfan topa gelişigüzel bi vururdu top sahanın duvarlarından çıkar gider topu alıp gelirlerdi. 

Van Gençliğin 1 numaralı formasını giyen de kaleci yıldırımdı onun kurtarışları hep dillerde dolanır hala. Ona gol atmak öyle kolay da değildi. Van’da kaleci olarak hala ilk akla gelen kaleci yıldırım olmuştur.

Ha bir de Van Gençlikte Füze Uçunu unutmayalım o bir efsane hala namı dillerde. Onun attığı voleler hala hafızalardan silinmemiştir. Biri yeter ki ona orta atsın ayağına otursun voleyi çaksın kaleci ancak kalede görürdü. Yani kalecilerin korkulu rüyasıydı Uçun Olgaç nam-ı diğer Füze uçun.

Haksızlık etmeyelim Necmi Gök Dere, Hoca Remzi (Remzi Budak) İhsan Gül soy, Sinan Alkan, Ferit Güner, Muşlu Kadir,  Zamir Gür, Siverekli Nuri, Yavuz Ödemiş, Mehmet Güler, Niyazi Gül seven, Celal Özbahçeci Kemal Akköprü, İhsan Yamaç ve daha nice futbolcular vardı. 

Bizler bir zamanların çocukları ve gençleri Türkiye liginde Metin Oktayları, Lefterleri, Mikro Mustafaları, Özcan Arkoçları, Can Bartuları,  Buldozer Fevzileri, Bombacı Halilleri, hayranlıkla anardık.

Füze Selamileri, Fikri Elmaları, Berlin Panteri Turgayları ve Nihat-Fethi-Ender ve fileleri gönderleri takip ederken beri yanda da Van da onlar kadar değerli Van da en çok gündeme gelen çok sevilen Füze uçun vardı.

Neden Füze Uçun demişler? Çok hızlı mı? Değil! O zaman Füze Uçun olmak nereden ileri geliyor?

Füze Uçun Van’da bir değil birkaç takımda oynadı. Hangi takımda oynadıysa topa ondan sert vuranına kimse rastlamadı.

Özelliği topa iyi vole çakmasıydı. Şimdikiler bele yan yan gidip kalecinin yanına kadar gidip burun buruna gidip de gol atamayan eli ayağı birbirine karışanlar varken Füze Uçun o kadar gitmezdi.

Arkadaşları ona güzel orta yaptıkları zaman vay kalecinin haline’ Topu tutsa eli ayağı zıngırdar (Van deyimi) yoksa topu ağlarda görür.

Topa çok sert vururdu Van toprağında ondan iyi voleye çıkan ve çakan ve ondan sert topa vuran olmadı.

İşte ona en güzel ortaları da Macar Şemo lakaplı (Adını hatırlamıyorum şu anda) arkadaşı atardı. Macar Şemo ona öyle orta atardı ölçüp biçerek adeta bizim bir zamanların Hacisi gibi top Uçunun ayağına otururdu ve uçun çaktığı zaman çoğu mutlaka gol olurdu.

İşte o yüzdendir ki yazımızın başlığındaki gibi Macar Şemonun ortası füze uçunun volesi hala Van halkının o günleri görenlerin yaşayanların bir şarkı gibi dillerindedir hala. 

Çok güzel futbolcular vardı hepsinin de ayrı özellikleri vardı. Haksızlık etmek istemem hepsine de saygım var ama o gün de bu günde hala hafızamda silinmeyen birkaç futbolcu var ki onlardan biride Hasan Zamir Gürdü. Kendisini sadece Zamir olarak tanıyordum daha sonra tam Künye Hasan Zamir gür olduğunu öğrendim.

Ben Zamir kardeşimi seyrederken bilemiyorum çok keyif alıyordum. Beni sahada heyecanlandıran ve yakından takip etme gereğini duyduğum isimlerden biriydi.

Yıllar geçti o da zamanı gelince diğerleri gibi sahalara veda etti. Fakat unutulmayan isimlerden biri olarak hatıralarda kalan bir isim oldu.

Kendisiyle sohbetinde eski günlere gittik ve anılar da tazelendi. Şimdi sözü Zamir Gür kardeşime bırakıyorum ve onunla birlikte eski günlere gidiyoruz;

Bizim zamanımızda futbol oynamak için çok top koşturacak yerler vardı benimde evime yakın olarak Atatürk Lisesinin önündeki memur evlerinin hemen arkasında top koştururduk.

Futbol sahaları ile tanışmam 1958 yılında oldu Orhan abim beni o zaman Van Gençliğe götürdü ve ben o yıl Van Gençlik formasını genç takımda Şen gençler ile oynadığımız maçta giydim.

Daha 16 yaşında Van Gençlikte Genç Takımda oynamak ve o maçta da 1-1 kaldığımızda golü de benim atmam çok anlamlı olmuştu benim için. Van Gençlikte ben gittiğimde Turan Türkoğlu (A) takımında oynuyordu ama ne yazık ki beni bir türlü asıl takımda oynayamadım. Formayı kapamayınca bu kez abim beni o zamanki Göl Spor’a götürdü ve A takımda oynama şansına eriştim. 

Hayallerim gerçek olmuştu artık tanınmış isimlerle bir arada top koşturuyordum. Şen Gençlerle oynadığımız maç ta kaleci Latifti ve ben o maçta Şen Gençler 2 gol atmaya muvaffak oldum. Artık Van’da sahalarda tanınan biriydi. Şen Gençler takımı 1960 yılında bir maç için Siirt’e gidecekti rahmetli Zeki Oğuz beni de davet etti ve ben de Şen Gençler takımı ile Siirt’e gittim ve ben o maçta ilk golü atarken Sacit Mumcuoğlu’da 2.golü atmıştı.

O yıllarda bazen gençlik bazen de Şen Gençler şampiyon oluyordu. Bilirsiniz okul tatil olduğu zaman herkes bir yerde iş bulup çalışmaya koşardı. Ben de tatil arasında Karayollarına geçtim ve muş ile Bingöl’ü birbirine bağlayan Murat nehri zerinde köprü yapılıyordu. Babam da Karayollarında idareci olmasına binaen bana oradaki bulunun Karayolları Kantininde bir görev verdi ve ben de orada kantinci olarak bir süre görev yaptım.

Lakin okul açılınca 13 gün geç gidince Lise Müdürü Halim Şengül geç geldiğim için kaydımı sildi. Daha sonra Cemil Kaplan oğlu ile Van Gençliğe geçtim. Muş ta bir maç seyrederken beni sahalardan tanıyan Bitlisli Şeyh Burhan Bey beni Murat spor Başkanı Ramazan beyle tanıştırdı. 

O günden sonra yabancı takımlar geldiğinde ben ve hangi mevkie adam lazımsa alır giderdim. Doğu ligi maçları çok zordu ve çok ta çekişmeli geçiyordu. BU maçlardan birinde Van’da Siirt Sporla oynarken 2-0 önde iken rakip takım çok itiraz etti ve sahadan çekildiler. Lakin maç bizim lehimize 3-0 olarak tescillendi.

Gel gör maçın rövanşı vardı ve biz Siirt’e gidecektik. Van’da olup bitenlerden sonra aşırı gergin geçen maçta Siirt spora 2-0 mağlup olduk. Yenmelerine rağmen yine olaylar çıktı taş yağmuruna tutulduk ancak sahadaki askeri birlik havaya ateş açarak ancak bir faciayı önledi. 

Öyle oldu ki askeriye bizi cemseye bindirip sahadan çıkardı ve kendimizi Baykana zor attık. Oradaki askeri birliğin komutanı baş çavuş tanıdık olunca biraz rahatladık. Yoksa çok kötü şeylere tanık olabilecektik.

Hele bizim Karsta bir maçımız oldu ki evlere şenlik. Kars spor bir hücum yaparken kaleci Halit topu eliyle tutarken. İki Karslı futbolcu Kaleci Halit’i kucaklayarak topla ve kaleci ile birlikte kaleye bıraktılar.

Bunun üzerine maçın hakemi gol dedi santrayı gösterdi. Ben bu nasıl gol deyince hakem yine gol dedi. Bende alabildiğince sinirlenmiştim ve hakeme vurdum. Saha karıştı ve maç yarıda kaldı.

B u maçın rövanşı için Kars spor Van’a geldi ama ne yazık ki sahaya çıkmadılar ve biz maçı hükmen 3-0 kazandık.

1967 yılında Diyarbakır ile birlikte biz de turnuva da ilk 8 arasına girerek şampiyonluk mücadelesi verecektik. Rakibimiz ise o yılların yenilmez armadası Adana Milli Mensucat takımı idi ve çok güçlü idi. Allah rahmet etsin o zaman ki Başkanımız Rahmetli İsmet Yörük 4 tane özel taksi ile bizi Adana’ya götürdü. Ne yazık ki Adana Milli Mesucat’a 1-0 yenildik. Rövanş için Van’da bunları yeneriz desek te ne yazık ki o maçta kalecileri müthiş bir maç çıkardı ne yaptıysak kaleciyi geçemedik ve elendik.

Zaman ilerledi toprak sahalar kayboldu gitti. Bu arada ben de Van’da Emlak kredi Bankası Müdürü iken Vali Mahmut Yılbaşın kurduğu yönetimde yer aldım. Lütfü Polat, Abidin Kasapoğlu, Haydar Kartal, Reşit Dede gibi tanıdık isimlerde bir aradaydık.

Amatör lig artık geride kalmıştı. Vanspor vardı biz de takımın başındaydık.1992-1993 sezonu işler iyi gitmiyordu devre biterken biz maalesef sondan 2. sırada idik. Futbolcular ile hoca arasında anlaşmazlık vardı futbolcular kazan kaldırınca biz de birkaç futbolcuyu kadro dışı bırakmak zorunda kaldık. Lakin sahaya çıkaracak 11 i zor buluyorduk o şartlarda.

İşler iyi gitmeyince biz 5 arkadaş istifa edeceğimizi çünkü kulüpte para yok para olmayınca transfer olmuyor ve zor durumda kalıyoruz dedik.

Vali Bey bize dönerek gidin bütün kurumlara yazı yazın memurlardan 5 lira işçilerden 10 lira olmak kaydı ile bordrolardan kesip kulübe havale etsinler.

Böylelikle Emlak Kredi Bankasındaki Van spor hesabına para gelmeye başlayınca biz de o zaman Göztepe’den Tayfun, Adana spordan Volkan Sarıyer’den Mevlüt, Balıkesir spordan Kaleci Veysel Samsundan Dursun Nazilli spordan Hüsamettin’i kadromuza dâhil olunca takım güçlendi ve ilk yarıda sondan 2.sırada bitiren takım bir anda sezonu üst sıralarda bitirdi. Yalnız ben bu arada bu işte rahmetli Lütfü Polat’ın çok emeği geçtiğini ifade etmek isterim.

İşte gelecek yıl Takım 1.ilige çıkarken biz de yönetici olarak elbette ki çok mutlu ve gururluyduk. Düşecek takıma hayat vermiştik.

O yıl Tayinim Muğla’ya çıkınca Takımın başına Rahmetli Şevket Alpaslan geçmişti. Ben giderken takımı borçsuz bir şeklide devrettiğim gibi kasada hatırı sayılır bir para ile bırakmıştım 6 futbolcu alındı Takımın başına da Mehmet Başeygün getirildi o zaman

İşte amatör lig geride kalmış ve ben de futbolculuk hayatım anılarda kalmış yönetici olarak Vanspor 1. lige çıkmış ve haliyle herkes gibi çok mutluydum.

Kısa bir sürede Van Spor da güzel işler yapmak bana nasip olmuştu.

Dolayısıyla bu gün hayatta olmayan futbolcu, Antrenör, Yönetici dolayısıyla sporun her kademesinde yer almış bu gün hayatta olmayan herkesi rahmetle ve hürmetle anarken kalanlara sağlıklı ömürler diliyorum 

Her zamanki gibi biz de hey gidi günler hey demek kaldı.

17 Eylül 2025

Yazarın Diğer Yazıları