
Bir şehir efsanesi Timurlenk Bozkurt 3
Ümit Kayaçelebi
1930’un Aralık ayında dünyaya gelip, 2019’un Aralık ayında 90. yaşına adım attıktan sonra; yıpranmış, kısmen felç olmuş ve incelmiş bedenini yerde bırakıp, Melek-ül Mevt’in emin elinde rahmete eren Timur Ağabey...
1930’lu yılların çocuğu, 1940’lı ve 50’li yılların genci olup, 60’lı, 70’li, 80’li yıllar derken ihtiyarlığın da her safhasından geçmiş, vefatına kadar tarih olmuş, tarih yaşamış bir Timurlenk Bozkurt..
Yazar ve şair Molla Bozo’nun oğlu ve “Gazioğlu” mahlasıyla şiirler yazan Timurlenk Bozkurt..
Gençliğinde yakalandığı sarılık hastalığının kalıcılığı karşısında ümitsizliğe kapılıp ölüm üzerine şiirler yazarken ve ateşler içinde kıvranırken, bir askerin kendisine Hastalar Risalesi’ni vermesiyle ve “senin hastalığının devası burdadır” demesiyle, o risaleyi kana kana okuyan ve Allah’ın izniyle hem şifaya, hem de iman Nurlar’ına kavuşan bir Timur Ağabey..
Anne ve babasının tek erkek evlâdı olup, kendi evlilik hayatında da evlât sahibi olamayan, ayağı bileğinden iki santim kısa olduğu için (kendi ifadesiyle) Timurlenk adını alan; uzun boylu, yakışıklı ve heybetli Timurlenk Bozkurt..
Yıllarca belediye ve il genel meclisi üyelikleri, sendikacılık, Yol İş Genel Sekreterliği gibi vazifeler üstlenirken, siyasetten de uzak kalamayan bir Timurlenk Bozkurt..
İlk ve orta okuldan sonra okul okumayan, ama kendisini okumaya veren, bir odasının duvarları tavana kadar kitaplarına payanda olan, binlerce kitap okuyan bilge Timurlenk Bozkurt..
Timur Ağabey, 2021 yılı öncesine kadar Face’nin de aktif takipçisi idi. Rahmet-i İlâhî onu yatağına mahkûm edince, o da okumanın ve yazmanın tam mahkûmu oldu. Sanal âleme de güzel ve kalıcı mesajlar kazandırdı.
Kendisini en son 2021 Ağustos ayında ziyaret ettim. Sırtını dayadığı yüksek yastıktan öne doğru eğilebilmekten, sağa ve sola dönebilmekten mahrumdu. Ancak yine tekmili ile birkilte Sakarya şiirini okuması şayanı hayretti.
Remziye Ablamızın hayat arkadaşlığında, tertemiz ve güzel kokulu yatağında Allah’ın husûsî hediyesi mânasındaki “nüzul” hastalığına sabır ve şükür içinde tahammül etmesi, ona manevî sırlar kazandırmıştı. Bizi duyamıyordu, ama kendi okuduklarını ve konuşmalarını tekrar edenlerin varlığından söz ediyordu.
HANIMINDAN MEKTUP VAR
(Aralık’ta doğan, Aralık’ta vefat eden Timur Ağabey’e yazılan bu mektubu ise şöyle ; tarihi de 27 Aralık 2012)
Timur Ağabey, sevgili eşi Nur Talebesi Remziye Bozkurt’u ikinci defa Hacca uğurlayıp evine döndükten sonra, masanın üstünde bir zarf görür. Zarfın içinden çıkan uzun mektup onu hayretler içinde bırakır.
Kendi ifadesi: “Remziye’yi Hacca uğurlarken ağlamadım, ama mektubu okurken çok ağladım. Evet mektupta görülüyor ki, Remziye Ablamız adeta bir siyanet meleği gibi ona bir hayat arkadaşı olmuş.
İşte o uzun mektuptan bir kaç pasaj:
“İlâhî kader, emr-i hak vaki olabilir ve ben gelmeyebilirim. Evinde kal, evini dağıtma. Birisini bul, en az haftada bir evini temizlesin. Biliyorsun temizlik imandandır. Çamaşır makinesini kullanmayı öğren. Evlerin tapusunu bir Nur vakfına ver. Hemen ver, onları kazanmak için çok zahmet çektin. Biz ölsek de bari hizmetler devam etsin. Yarını bekleme. “Yarıncılar helâk oldular.” Bu Peygamber Efendimizin (asm) sözüdür. Ölümün ne zaman geleceği belli değil, daha ömrüm var diye geciktirme, hemen işlemleri yap. Risale-i Nurlar’ı oku, neşriyatımızı takip et. Ehl-i dünyanın işleri bitmez. Radyoları, siyasetleri, sporları, oyunları bitmez. Şeytanın verdiği bir oyalamadır onlar.”
“Allah senden tekrar ve tekrar razı olsun. Hiç kimsenin yapamayacağı fedakârlığı bana yaptın ve ikinci kez Hacca gitmeme sebep oldun. Hakkını helâl et.”
“Dikkat et ve bak. Şu anda ben amelimden başka bir şey beraberimde götüremiyorum. Cenab-ı Hakk’ın emri haktır ve tekrar edeyim: Her nefis ölümü tadacaktır.”
Elbaki, Huvelbaki. Allaha emanet ol. Elveda.”
Hacca gitti geldi ölmedi ecel onu 2021 de aldığında ise onun yazdığı yeni bir mektup yoktu geride kalan Remziye ablamıza.
ONLARI BEKLERKEN
Yığılın toplanın,gelin ey dostlar,
Tabutlar alınsın,.eller üstüne,
Yaylalardan inin,şehirden gelin,
Bırakılsın canlar tüller üstüne.
Beyaz zambak, mavi, mor menekşeler,
Halılar döşensin, şallar üstüne,
Mübarek naşlara, tören gerekmez,
Bırakalım yeşil dallar üstüne.
Aman incitmeyin naziktir tenler,
Yavaş, yavaş alın kollar üstüne,
Bayrağa saralım, üçünü birden,
Ay yıldız işlensin, allar üstüne.
Mazlumun yarası, durmaz kanarmış,
Biraz pamuk sarın, kanlar üstüne,
Zalim ise gece gündüz yanarmış,
Daim fal açsa da, fallar üstüne.
Cümle hak aşığı, ozanlarımız,
Ağıtlar dizsinler, Yarlar üstüne,
Türbelerin damı, koy açık olsun,
Çiselesin yağmur karlar, üstüne.
Milletini seven, milletle olur,
Mezarları kazın, yollar üstüne.
Biraz aşir kafi,birde Fatiha,
Çiçekler serpilsin sallar üstüne..
Yüce Sahabi ol Eyüb Sultanın,
Duası daimdir, onlar üstüne.
Mermerlerden lahid, aman, kim demiş,
Gülleri döşeyin, GÜLLER üstüne.
Hiçbir bina kurulmadı âlemde,
Feryad-ı figanlar, ta’n lar üstüne,
Gazioğlu bu ne cürettir sende,
Ağıtlar dizersin HANLAR üstüne.