
Bir gönül dostunu da ahrete uğurladık
Ümit Kayaçelebi
(FİKRET ZORER)
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
İnsanın sonu ölüme çıkan ömür yolculuğunda kimse ölümün nerede nasıl geleceğini bilmez. Bunun için, herkes yaşı, işi, ne olursa olsun, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, ölüme hazırlıklı olmak zorundadır. İnsanın kaderi önceden yazılır,
ancak önceden okunmaz. Ölüm insana gelirken haber vermez. İnsan ölümü değil , ölüm insanı bulur.[
Bu gün yine güzel bir insanı ebedi âleme hüzünlenerek üzülerek uğurladık.
Fikret Zorer, tüm Vanlıların tanıdığı eski öğretmenlerden rahmetli Rafet Zorer’ın oğluydu O da tıpkı babası gibi öğretmenlik mesleğini seçmişti.
İşini seven layıkıyla yapan ehliyetli ve liyakatli bir öğretmen olarak camiasında sevilen ve sayılan bir öğretmen olarak tanındı.
Ve meslekte, müdürlüğe kadar yükseldi.
Biz onu öğretmen olarak tanıdık ama kendisi güzel sanatlara ve musikiye hayran bir insandı. Öğretmen olarak milli eğitim camiasında ne kadar etkinse kendisi de iyi bir müzisyen olarak çocukluk yıllarından başlayarak hep elinde mızrap sazıyla sözüyle bu âleminde gün geldi en vazgeçilmez insanlarından biri oldu.
Bu gün aramızda değil ama çok büyük bir boşluk bırakarak göçtü gitti.
Artık Van da acı bir gerçek şu ki maalesef gidenlerin yeri kolay kolay dolmuyor. Biz ona hep hoca derdik. Dolayısıyla Fikret hocayı hepimiz çok arayacağız.
Van da 90 lı yıllarda Fikret Zorer ve yakın arkadaşları bir araya gelerek o yıllarda ilk defa halk müziği dolayısıyla Oturma Gecelerini başlatmak adına Türk Halk Müziği Derneği kuruldu.
Ben de onlarla birlikte olduğum için ne kadar zor şartlarda mekân zorluğu maddi sıkıntılara rağmen bu dernek uzun yıllar hizmet verdi.
Fikret Hoca ile Mehmet Bağdatlı, Seyfettin Zırhlıoğlu, Metin Güzel, Nizamettin Emekçi, Cihan Ermiş, Enver Gencer Şükrü Kaya ve şu anda kimse kusura kalmasın unuttuklarımda olabilir.
İşte bu güzel insanlar bir araya gelerek özellikle haftanın belirli günlerinde Çem Restoranda Van Oturma gecelerini başlattılar. İlgi artınca muhtelif gecelerde Fuarlarda, başka şehirlerde çok programlara katıldılar.
Ve bu alanda Van’ın ilkleri ve gözdeleri olarak uzun yıllar Van Oturma Geceleri geleneğini sürdürdüler.
Bunda Fikret Hocanın emeği ve payı oldukça fazladır. Yakın zamana kadar yine fırsat buldukça bu programlar sürdü gitti. Zamanı geldi bu oturma geceleri Van da ki Mahalli televizyonlara taşındı ve Van halkının da çok beğenisini kazandı.
Ben de senelerce zaman zaman onlarla birlikte oldum meşklere katıldım ve bundan da büyük keyif aldım.
Hatta en son olarak da Edremit’te yaptığımız 13 Edremit Oturma gecesinde hoca ile beraber olmak bana büyük keyif verdi.
Ben yazarda olsam şair de olsam musikiye karşı çok ilgiliydim ve onlardan hiç ayrılmadım. Onlarda beni bir ağabey olarak her zaman çok sevip saydılar. Allah hepsinden razı olsun.
Hoca da bana karşı çok saygılıydı sözümü dinler tavsiyelerime uyardı.
90 lardan bu günlere kadar hep beraberdik her yerde güzel gecelerimiz güzel anılarımız oldu.
O güzel günleri hep birlikte yaşadık bu gün birçoğu aramızda değil. Kimi ahrete göçüp gitti kimi de başka şehirlerde hayatlarını sürdürmekteler.
Hayat kimseye kalıcı değil. Geride kalan tek şey hayırla ve dua ile yâd edilmek. Hepimiz faniyiz hepimiz ölümlüyüz. Tek derdim geride bir hoş seda bırakıp gitmek olmalı.
Fikret Zorer kardeşimizi ebedi âleme uğurladık. Bir dost bir arkadaşı daha yitirdik. Başta da dediğim gibi gidenlerin yerini bir türlü dolduramıyoruz.
Onlar yaşadıkları zaman damgalarını vurup gittiler ve unutulmaz insanlar olarak Van tarihinde yerlerini alacaklar.
Fikret hoca seni de hiç unutmayacağız. Hatıralarınla hep bizimle beraber olacaksın inşallah..
Ruhun şad mekanın cennet olsun.
Ne yazık mızrap ve bağlama bu gün öksüz ve yetim. Senin o elektro bağlama ile çalmanı inan ki çok özleyeceğiz.
Burada Bediüzzamanın ölümle alakalı güzel bir sözü var ki ölüm gerçeğini en güzel şekilde ifade etmekte;
‘Ölüm o kadar kat’î ve zahirdir ki, bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek. Bu hapishane nasıl ki mütemadiyen çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhanedir; öyle de, bu zemin yüzü dahi acele hareket eden kafilelerin yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Her bir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var.’
Güle güle aziz dostum seni çok özleyeceğiz.
FİKRET ZORER İN ARDINDAN
Bir gönül dostumuz hakka yürüdü
Cadde üzgün, sokak üzgün, yol üzgün
Masmavi semayı kara bulut kapladı
Şimşek üzgün, yağmur üzgün, sel üzgün.
**
Sevkiyat başlamış giden gidene
Hastalıklar ve kazalar bahane
Herkes bir gün veda eder cihana
Asır üzgün mevsim üzgün, yıl üzgün.
**
Her fani öteki aleme göçer
Ecel şerbetini bil cümle kul içer
Eyyamı baharda çiçekler açar
Lale üzgün, sümbül üzgün, gül üzgün.
**
Buram buram hüzün her beste
Makam dersen ağır aksak aheste
Hanende, sazende olan mecliste
Kanun üzgün, mızrap üzgün, tel üzgün