Ümit Kayaçelebi

Bir Edremit masalı 5

Ümit Kayaçelebi

İnsanlık tarihinin en dikkat çekici figürlerinden biri olan ve hakkında birbirinden büyüleyici hikâyelerin anlatıldığı Semiramis, sadece Asur’un değil, dünya tarihinin de en güçlü kadınlarından biri olarak kabul edilir. Çivi yazısının ortaya çıktığı dönemlerden itibaren efsaneleri kaleme alınan Semiramis, kendisine ithaf edilen veya bizzat onun yaptırdığı tartışılan Babil’in Asma Bahçeleri ile hafızalarda yer etmiş, halkına kazandırdığı güven ve sevgi ile ölümünden sonra ilahlaştırılmış bir hükümdardır.

Yaklaşık 3000 yıl önce yaşamış olan bu meşhur Asur kraliçesinin, tarihte erkek egemenliğinin baskın olduğu bir dönemde çizdiği güçlü kadın profili, popüler kültürdeki yerini sağlamlaştırmasının en büyük nedenlerinden biri olmuştur. 

Asur Kralı III. Raman-Ninari (diğer adıyla Ninus), 29 yıllık hükümdarlığının ardından tahtı oğlu Ninyas’a değil, karısı Semiramis’e bırakmayı tercih etmiştir. Asur kayıtlarında adı Shammuramat olarak geçen Semiramis’in iktidar serüveni de bu şekilde başlamıştır.

Gerçekte yaşadı mı, yoksa yaşamadı mı? Bu bilinmez ama yalnız Orta doğu insanının hayal dünyasında ürettiği çok sayıdaki 'efsane kadınlarından biridir.

Herodot'a göre M.Ö. 810'da yaşadı.

Semiramis efsanesi, Semiramis'in Suriye taraflarında yarı kadın, yarı balık olarak tasvir edilen Askalon gölü tanrıçası Derkoto'yla çoban Simos'un kızı olduğuna inanılıyor. Adının anlamı ise 'kumrudan gelen'. Derkoto'nun doğumdan sonra eşi, çoban Simos'u öldürüp çocuğunun bakımını da kumrulara emanet ederek Askalon gölüne çekildiği de efsanelerden biridir.

Semiramis'in tarih sahnesine çıkışı Asur Kralı Ninus'un Orta Irak'ta küçük bir site devlet olan Baktria seferine denk gelmiştir. Güçlü ordusuyla Baktrların üzerine yürüyen Ninus beklemediği bir direnişle karşılaşır ve birlikleri ardı ardına yaptıkları hücumlardan sonuç almaz ve Ümitsizliğe kapılan Ninus tanrılara yalvarır. 

Zafer ilahesi Nergali'ya, kör ilah Bab'a ve Asur'un büyük ilahı İlon'a kurbanlar adar. Şehri alırsa buraya en çok güvendiği iki tanrının, Bab ve İlon'un isimlerini birleştirip Babilon adını vereceğini açıklar.

Ninus'un komutanlarından Oannes'in kısa bir süre önce Batı Irak çöllerinde görüp âşık olup evlendiği güzelliği dolayısıyla herkesten sakladığı eşi Semiramis, tek bir atın çektiği savaş arabasına binip ve elinde kılıçla savaş meydanına dalar. 

Askerler yiğit ve yakışıklı bir delikanlı sanırlar onu. Kimisi savaş ilahı İştar'ın meydana indiğini sanır. Siperlerden birinden çıkar diğerine atlar. Üzerine gittiği her mevzide Baktıkları dize getirir ve sonunda cesaret kazanan Asur ordusunu hücuma kaldırıp şehri teslim alır.

Ancak daha sonra ortalıktan yok olur. Kral Ninus onun derhal bulunup getirilmesini emreder. Oannes karısını saklamak için kralı oyalamayı dener ama Ninus onu öldürmekle tehdit edince çaresiz kalır ve zırhlar içindeki Semiramis'i huzura getirir ve eşi olduğunu söylemeksizin "Bu cengâver aslında bir kadındır hükümdarım.." der. Ninus daha onu görür görmez âşık olmuş evlenme kararını vermiştir. 

Orada bu düşüncesini ilan eder ve ne Semiramis'in ne de kocası Oannes'in itiraz etmesine fırsat bırakmaksızın nikâh işareti olan yüzüğü güzel kadının parmağına takar.

Semiramis, çocukluğunu yıldızları okumak, kuşlardan öğrendiği sihir ve büyüleri deneyerek geçirmiştir. Kraliçeliğe adım atar atmaz Oannes'ten kurtulmasına inanır ve bir savaş sırasında sadık bir adamına onu öldürtür ve sonra "Özgürleştim artık" der.

Babilon ya da Babil'in inşasının kaç yıl sürdüğü bilinmiyor. 

Ama Ninus'un karısının doğup büyüdüğü Askalon gölüne ve onun yeşilliklerle çevrili ortamına duyduğu özlemi gidermek için dekor olarak Babil'in inşasına başladığı düşünülebilir. Üzerindeki mazgal ve yoldan atlı arabaların iki yönlü olarak rahat geçebildiği 25 metre genişliğinde, 97 metre yüksekliğinde 80 kilometrelik bir dış surun içine kurulur şehir. Su mermeri olarak tanımlanan taş bloklar kullanılır

Kraliçe Semiramis, önünde tek engel olarak gördüğü kocası Kral Ninus da ortadan kaldırmanın planlarını yapar. Önce Ninus'u sağlığını emanet ettiği rahiplerden uzaklaştırır. Çünkü kral sadece onların hazırladığı yemekleri yemektedir. Kısa bir süre sonra da kral Ninus, bir sabah yatak odasında ölü olarak bulunur.

Kral Ninus'un ölümünden sonra Semiramis, bir erkekle gönül eğlendirmiştir. Söylentilere göre ordusunda ki yakışıklı erkeklerle birlikte olup daha sonra onları öldürtmüştür. Öldürdüğü bu askerlerin mezarlarını da Semiramis Tepesi adında bir bölgeye gömülmüşlerdir.

Semiramis'in Ninus'un ölümü üzerine ülkede uzun süreli yas ilan edip kendini mateme girmiş gibi gösterir. Semiramis bunları yaparken de hamileydi ve kısa süre sonra oğlu Ninyas'ı doğurdu. İktidarına ortak istemeyen Semiramis, yetişmesine çölün ve çıplak doğanın yaptığı olumlu katkıyı delil göstererek oğlunu Suriye tarafında çorak bir bölgede çobanlık yapan birinin yanına gönderir. Tek çocuğunu çok sevdiğini, onun özlemine zor dayanacağını söyler ama "Onun iyiliği ve geleceği için katlanmak zorundayım bu çileye" der.

Bir süre sonra hizmetkarlarından bir kaç kişiyi gizlice Ninyas'ın bulunduğu yere gönderip oğlunu da öldürtmek ister. Fakat öldürmek için giden rahipler, Ninyas'ı öldürmezler Onu gizlice koruyup büyütürler.

Semiramis, oğlunun öldüğünü sanarak yine bir dizi matem ayini, ve yas törenleri düzenler.

Daha sonra ki yıllarda köylülerin büyük bir isyanı başlar. Saray ve askerler büyük kayıplar verir.

Halk arasındaki söylentilere göre, köylülerin başına geçen ve onları ayaklandıran çölden gelen genç bir adamdı. Semiramis ordusunun onunla nasıl olup da baş edemediğine akıl erdirmez. Bir türlü. Sorguladığı komutanlar: "Akıl almaz bir güç var bu delikanlıda. İnsanlar onun öldürülemeyeceğine inanıyor ve her dediğini yapıyorlar" diye anlattıkça, Semiramis'in hırsı kadar merakı da kabarır. 

Tellallar çıkarıp onu kendisiyle görüşmeye davet eder. ve '' Hayatına zarar vermeyeceğime, sarayıma sağ girip sağlam çıkacağına ilahlar üzerine yemin ederim" der ve isyancıyı saraya davet eder.

Delikanlı çıkıp gelir saraya. Semiramis onu güzelliğiyle baştan çıkarmaya uğraşır önce. Delikanlının yüzü avuçlarının arasındadır. Ama o an Semiramis gencin bakışlarında aşina olduğu bir şeyi sezer ve onun oğlu olduğunu anlar ve'' Ninyas'' diye haykırarak oradan ayrılır.

Delikanlı Babilli bir kıza âşıktır ve bunu annesine söyleyemez. Durumdan kurtulmak için ne yapması gerektiğini sorduğu rahipler ona Semiramis'i öldürerek ülkeyi kurtarmasını öğütlerler. Ninyas, Semiramis'in her öğlenden sonra bahçeye çıkıp ağaç gölgeleri altında uyuduğuna bakıp onu bu sırada bıçaklamayı planlar. Ancak her yeltenişinde Semiramis'in onun yanına geldiğini hissedip uyanması yüzünden amacına ulaşamaz.

Efsanenin finalinde Semiramis'in tanrısal yetenekleri dolayısıyla oğlunun planlarından haberdar olduğu ve onun eninde sonunda bu cinayeti işleyeceğini bildiği için. ve her gece sohbet ettiğini söylediği tanrılara;

"Ben herhangi bir kadın değilim. Sizin çocuğunuzum, bu yüzden herhangi bir kadın gibi ölmem.." diyerek tartıştığı da.

Bir sabah güneş rahipleri onun balkonunun altına sabah duasını okumak için gelirler. "Ey ışığın kaynağı!. Ey ısıyı ve rahatlığı veren! Ey hem zalim hem müşfik olan!. Hükümdarlar hükümdarı!. Kraliçe de seni bizimle birlikte selamlar.." dediklerinde her zamanki gibi onun çıkıp duaya iştirak etmesini beklerler ama Semiramis görünmez. 

Balkonun duvarına tünemiş bir kumru görürler sadece. Gökte onu bekleyen başkaları da vardır sanki. Kumru az sonra uçup gider. Sarayın bütün odalarını altüst edip kraliçeden iz bulamayan saray halkı onun aslına dönüp göklere yükseldiğine inanır.

Kaynak: Bilgi her şeydir.

SON.

Yazarın Diğer Yazıları