
Atatürk'ün İzmit Ziyaretleri
Ümit Kayaçelebi
Akın Ülkü Sevinç
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hayatı boyunca toplam 52 kez İzmit’ten geçmiş, 3 kez de İzmit’te gecelemiştir. Atatürk’ün İzmit’i ziyaretleri milli tarih açısından ve İzmit şehri açısından oldukça önem taşımaktadır.
Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet 17 Haziran cumartesi günü öğleden sonra, kompartımanlarına halılar serilmiş, çınar dalları ve bayraklarla süslenmiş özel bir trenle Adapazarı'ndan İzmit'e hareket etmişti. İzmit halkı tren istasyonunu doldurmuş, büyük bir askeri birlik Paşa'nın "merhaba"larına, bir ağızdan yüksek sesli "merhaba"larla karşılık vermişti. Vakit ve Anadolu'da Yenigün gazetelerinin muhabirleri de o andan itibaren gezinin bitimine kadar Mustafa Kemal Paşa'ya refakat etmişlerdi.
Öğleden sonra saat 6 sıralarında İzmit'e varan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri İzmit Komutanı Kaymakam Hüseyin Hüsnü Bey, Belediye Reisi Abidin Bey, Müdafaa-i Hukuk Reisi, Mülkiye Müfettişi Emin bey, İstihbarat Müdürü Cevdet Bey karşılamışlardı. Atatürk’ün geleceği halka önceden haber verildiğinden İzmit'te iki günden beri fevkalade hazırlıklar yapılmış, eşsiz bir karşılama töreni düzenlenmişti. 18 Haziran 1922 günü bütün İzmit halkı köylü, kentli, kadın, erkek ve çocuk olmak üzere caddelerde yerlerini almış, sokaklar resmi yerler kırmızı bayraklarla ve çiçeklerle süslenmişti.
Bir yıl önce düşman işgalinden kurtulan İzmit halkı evlerinden getirdikleri halıları Atatürk’ün akşam kalacağı Saray Köşkü ile İzmit İstasyonu arasına sermişler, Saray Köşkü’nden İzmit İstasyonu’na inen yol neredeyse tamamen kadınlar tarafından kaplanmıştı. İstasyonu bir köprü ile kasra ulaştıran uzun ve dik yol ile etrafındaki meydanlarda bütün İzmit'in heyecanı canlı bir halde görülebilmekteydi. Atatürk, yanında Bolu Milletvekili Cevat Abbas, Hariciye Vekaleti Hukuk Müşaviri Münir, Başyaver Salih (Bozok), Yaver Muzaffer, Erkanı Harbiye İrtibat Zabiti Binbaşı Şükrü, Özel Kalem Müdürü Memduh Beylerle birlikte İzmit’e gelmişti. İzmit halkı Atatürk’e “Yaşasın milletin halaskarı (kurtarıcısı)” diye tezahüratta bulunmuştu. Bu sırada ilginç bir vaka olmuş, bir ihtiyar yolda, duyduğu sevinç ve heyecandan ağlayarak Atatürk’ün elini öpmek istemiş, Atatürk bunu istemeyerek ihtiyarın elini öpmüştür.
Daha sonra Atatürk ve beraberindekiler yürüyerek Saray Köşkü’ne girmişlerdir. Kasrın bahçesinde İzmit'in tertemiz giyinmiş kız öğrencileri, aralarında kırmızı entariler giymiş şehit çocukları da olduğu halde milli ve vatani şarkılar söyleyerek Mustafa Kemal Paşa'yı karşılamışlardı. Paşa'ya hediyeyi sunan Naciye, siyah bol ve uzun şalvarı, alnında bir cızi ziynet altınını gösteren beyaz baş örtüsüyle Anadolu çiftçi kadın örneğiydi. Hediyeyi verirken Paşa'ya "size çok kızlar, çocuklar güzel çiçekler, süslü buketler verdiler; ben de bir köylü kızıyım. Bu başakları yeriyorum. Yeni yetişen mahsulümüzün hediyesidir” sözlerini söylemişti. Çiftçilerden sonra kız okulları adına öğretmen ve öğrencilerden oluşan bir heyet kabul edilmişti. Atatürk bu günden memnuniyetini, eski güzel günlere hayalen döndüğünü söyleyerek belirtmiştir. Daha sonrada Mutasarrıflığı, Belediyeyi, Askerlik şubesini ziyaretle Kasra dönmüş ve geceyi orda geçirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk 18 Haziran 1922 günü öğle saatlerinde Claude Farrère’i Kar-ı Hümayun’da kabul etmiştir. İki saat görüşmüşlerdir. Görüşmede bulunanların anlattığına göre, Claude Farrère Atatürk ile karşılaştığında önce çok heyecanlanmış, bir süre konuşmakta zorluk çekmiştir. Daha sonra yere diz çökerek İzmit’e kendi inisiyatifi ile değil, siyasal bir görevle gönderildiğini anlatmıştır. Claude Farrère’i Atatürk ile görüşmeye yollayan İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiseri General Pelle’dir. Farrère’in görevi, Atatürk’ün kurmayı düşündüğü rejim üzerine bilgi almak ve Lozan Konferansı’nda İtilaf Devletleri’nin teklif edeceği Anadolu’ya bir araştırma komisyonu gönderme fikrini kabul ettirmektir. Atatürk bunu anlamış, yine de Farrère’i büyük bir konukseverlikle kabul etmiştir. Farrère de bu ziyaretinden sonra Atatürk’ten çok etkilenmiş ve ondan hayranlıkla bahsetmiştir:
“İnanılmaz bir kendine hakimiyet, hiçbir şeyin kıramadığı bir irade, en sabırlı, en sabit dikkat ve düşünme gücü; işte bu son derece hareketsiz yüzün ortaya koydukları. Herhangi bir gülüşün bu çizgileri yumuşatması imkansız gibi gözüküyor. Oysa o gülüş bir anda geliyor, hem de şaşırtıcı bir yumuşaklıkla.”
Mustafa Kemal Paşa 16 Ocak 1923 günü saat 16:30 ‘da İzmit’e geldi, o gün daha önce kalmış olduğu İzmit kasrında İstanbul gazetecileri ile ertesi sabah saat 03:00‘e kadar devam eden konuşma düzenledi. Bu konuşmaya İstanbul Milletvekili Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, İstanbul’un belli başlı gazetelerinin temsilcileri; Ahmet Emin Yalman, Velit Ebüzziya, Suphi Nuri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İsmail Müştak, Falih Rıfkı Atay ile Anadolu’da İleri Gazetesinin İzmit muhabiri Hakkı Kılıç Beyler hazır bulundular. Yapılan konuşmalarda; Mudanya Mütarekesi, Lozan Barış Konferansı’nda tartışılan konular, dış politikayı ilgilendiren önemli sorunlar ile devletin idaresine ait temel kurumlar görüşüldü. Daha sonra “ Cumhuriyet’in ilan edileceği, yazılmamak kaydı ile ilk kez burada Mustafa Kemal tarafından gazetecilere söylendi. Bu nedenle “16 Ocak” günü “Basın Onur Günü” kabul edildi. Başkumandan İzmit’te yaptığı konuşma sırasında ifade ettiği şu cümleler Hereke ve Gebze bölgesine yaptığı gezinin amacını açıklayan en güzel ifadelerdir. “ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin muzaffer orduları yeni zaferler elde etmek aşkından müstağni değillerdir. Fakat bu zafer aşkı, milletin selamet ve saadetini temin aşkından doğmaktadır.”20 Ocak 1923 tarihli İkdam Gazetesi’nde "Mustafa Kemal Paşa halk arasında.İzmit'te Paşa'nın halk ile dünkü hasbıhalleri sulh, marif, ziraat, affı umumi meseleleri Mustafa Kemal Paşa bu gün saat üçte (l9 Ocak 1923) İzmit sinema binasında toplanan halkın alkışları arasında, halkı selamlamış "Maksadım halk ile arkadaşça sohbetler, bana sualler sorunuz. Sizlerle samimi bir suretle sohbet edeceğim" demiştir. Bunun üzerine oturanlar orada hazır bulunanlar birçok sualler sormuşlar ve Paşa hepsine ayrı ayrı cevap vermiştir. Ve sonrasında akşam saat yedi buçukta halkın selamları arasında salonu terketmiştir."
KAYNAK: AKIN ÜKÜ SEVİNÇ -01.11.2021 TİME KOCAELİ