
1918 Kalaköy mezalimi
Ümit Kayaçelebi
Biz milli mücadelede yalnız üzerimize saldıran ve mübarek vatanımızı işgale yeltenen gözleri kan bürümüş düşman sürülerine karşı savaşmadık. İçimizde de düşman vardı. 600 yıl yüce devletimizin koruyucu kanatları altında can ve mal güvenlikleri sağlanmış rahat bir hayat süren gayrimüslim topluluklar, vatanımızın yağma edilmek istendiğini görünce ayaklanmışlar ve bizi arkadan vurmağa başlamışlardı.
Karadeniz bölgesinde yaşayan yerli Rumlar Batı Anadolu'yu işgal eden Yunan ordularından cesaret alarak isyan bayrağını açarlarken doğuda da Ermeniler Türk vatanından toprak çalarak bir "Ermenistan devleti" kurmaya çalışıyorlardı.
Ak günlerimizde, güçlü olduğumuz dönemlerde bize dost gözükerek "millet-i sadıka" (sadık millet) adını alan Ermeniler, kara günlerimiz başladığında yüreklerinde için için besledikleri tarihî kini açığa vurarak nankör karga misali gözümüzü oymaya kalkışmışlardı. Ermeniler işi azıtmışlar Türk toprakları dışında kalan soydaş ve dindaşlarımıza akla hayale gelemedik bir kıyıma geçmişlerdi.
Çeteler kurup aç kurt sürüleri halinde köylerimizi basmışlar, her yeri yakıp yıkmışlar, masum halkı kılıçtan geçirip imha etmişler, kızlarımızın ve kadınlarımızın ırzına tecavüz etmişler, süt-emen çocukları savaş ganimeti olarak süngü uçlarına takıp dolaştırmışlardı. Sözün kısası en hissiz insanın dahi yüreğini sızlatacak kadar korkunç bir mezalim örneği vermişler ve yapmadıkları kötülük bırakmamışlardı.
Doğu Anadolu'yu kan ve gözyaşına boğan bu kabus dolu karanlık günler, muzaffer Türk ordusunun imdada yetişmesine kadar sürmüş, Türkün düşmanına ölüm saçan süngüsünü gören bu katil, cani Ermeniler kaçacak delik aramışlardır.
Sizlere o günleri yaşayan, Ermeni mezalimine şahid olan ve hatta bizzat zarar gören Aşık Kahraman adlı bir halk şairimizin bir ağıtını sunuyorum. Bu ağıt Türk Milletinin Ermeni zaliminin elinden neler çektiğini çok güzel dile getiren bir edebi belgedir.
Ermeniler 1918 yılının bir bahar günü Kars'ın doğu yanındaki Kalaköyü'nde (Derecik) 360 kişiyi bir yere doldurup diri diri yakmışlardı. 671 Türk'ün yaşadığı bu köyden bir mucize eseri kurtulabilen 11 kişiden biri olan Aşık Kahraman şu ağıtı yakmıştır:
Ey ağalar nasıl diyem derdimiz vardı zulmün sonu Arşa dayandı
Ermeni İslam'ı kırdı taladı mazlumlar amanı Arşa dayandı
Kalo'nun Köyü'nü bastı ceng açtı mitralyoz, tüfenkle od, ataş saçtı. Ana evlad attı, dağ taşa kaçtı sabiler şivanı arşa dayandı
Mevla'nın takdiri erişti başa yüz çevirdi, bakmaz kardaş kardaşa üç yüz altmış civanı yaktı ataşa koptu Nuh tufanı Arşa dayandı
Bir cenaze gördüm: Kan olmuş yüzü portlamış kenara sıçramış gözü üç yüz altmış canın sönmemiş közü yanan can dumanı arşa dayandı
Bir yiğit vurulmuş: Parmaklar kamı kaçarken kafire yolu uğramış kafir tutmuş, tike tike doğramış hançer, kılıç yanı arşa dayandı
Bir yiğidi vurmuş, yolda koymuşlar can teslim etmeden deri soymuşlar. Cep cep etmiş yanlarını oymuşlar el cepte, figanı arşa dayandı
Bir gelini gördüm: Ayağa kalkmış sandım ki, canı var yüzüme bakmış kafir mısmar ile direğe çakmış mısmar çivi ünü arşa dayandı
Bir hamile kadın: Davranmış kaça Ermeni, eylemiş hep parça parça kılıç ile vurmuş, bölünmüş kalça akan kızıl kanı arşa dayandı
Çocuğu karnından çıkartmış bakar can teslim etmeden süngüye takar bebeğin fizahı, dağ-taşı yakar dağın, taşın şanı arşa dayandı
Altı yüz altmış can, battı kırıldı çoğu yandı, geri kalan vuruldu. Bu köyün defteri artık dürüldü. Halinin yamanı Arşa dayandı
Allah, Ermeni'ye vermiş fırsatı kesti kökümüzü kırar milletiRûz-i kıyamete kaldı müddeti intikamın günü arşa dayandı
Kahraman kan ağlar, bu serim duman çattı bu zamana ol ahir zaman İslam'a yar olsun ahirette iman kafirler isyanı arşa dayandı.