Şahbettin Uluat

Kayıplar ve keşkeler

Şahbettin Uluat

Geçen hafta büyük amcamın büyük oğlu Atilla’yı kaybettik. 

Atilla, Van’da komşu kızı iken sevip evlendiği eşini taşınıp gittikleri Mersin’de kaybettikten sonra bir süredir yalnız yaşıyordu.

Kendisiyle çocukluk ve gençlik günlerimizde birlikte vakit geçirdiğimiz zamanlar olmuştu. 

Bir yaz tatilinde babaannemizin yaşadığı köyde birlikte kalmıştık. O günlerin ay aydını gecelerinde yapılan harmanları izlemiş, carcar adı verilen öküzlerin çektiği altında kuru buğday başaklarını parçalayan bıçakları olan tahtadan yapılmış araca binmiştik.

Van’da harçlıklarımızı topladığımız bir bayram gününü birlikte geçirdikten sonra gecesinde de sinemaya gitmiştik. Sonrasında vakit geç olduğu ve babamın bana kızacağını dikkate alarak onların evlerine yönelmiştik. Kapı tokmağıyla birkaç kere çaldığımız kapıyı çizgili pijaması ve uykulu gözleriyle babası Rahmetli Süleyman amcam açmıştı.  Bu benim için unutulmaz bir anıydı.

Uzun zaman görüşemedikten sonra yaklaşık bir yıl önce bir telefon görüşmemizde beni Mersin’e davet etmişti. “Yalnız yaşıyorum, evim müsait, atla otobüse Mersin’e gel bir süre birlikte takılalım,” demişti. 

Gitmemiş, gidememiştim.

Bu yaz Van’a gelmiş, uzun süre kalmıştı. Geç haberdar olsam da görüşmüş, hasret gidermiştik. 

Şimdi onun vefatından sonra içimde ciddi bir burukluk var. 

Keşkelerim var. Daha fazla konuşabilseydik, ortak anılarımızı, fikirlerimizi, yorumlarımızı paylaşabilseydik. 

Yapsaydık güzel olurdu ama olmadı, bundan sonra da olamayacak. O artık aramızda değil. 

Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.

Şimdi artık onunla ilgili keşkeler mevsimidir.

Yaşayan evlatların, anne babaların, kardeşlerin, yakın akrabaların ve bütün sevenlerin keşkeler mevsimidir.

Mezarlıklardaki çok sayıda keşkeler mevsimlerine bir halka daha eklenmiştir.

Bu anlamda her mezarlık kendi duvarları içinde bir keşkeler ülkesidir. 

Oralarda uyumakta olanların hepsinin dünya ve dünyadakilerle ilgili kendi keşkeleri vardı ve o keşkelerle gittiler. Ömürlerini tüketmiş olan o insanların kendi keşkeleri için artık yapabilecekleri bir şey yok.  Bizim de onlar için dua etmek dışında yapabileceğimiz bir şey yok.

Ancak biz henüz bu tarafta olanlar, Tanık olduğumuz ölümlerden ders çıkartabiliriz. Bundan sonraki yaşamlarımızda içimizden birileri aramızdan ayrılmadan önce onlarla ilgili olası keşkeleri ortadan kaldırabilecek, en azından azaltabilecek önlemler alabiliriz. 

Birbirimizle daha sık görüşebilir, eksik bıraktıklarımızı tamamlayabilir, paylaşılması gerekenleri paylaşabiliriz. 

Uzak kalmış olduklarımızla yaklaşabilir, kırdıklarımızla, kırıldıklarımızla helalleşebiliriz.

Birer huzur bahçesi olması gereken mezarlıkların keşke bulutlarını hafifletebiliriz.

Herkesin çok meşgul olduğu, aramızdaki fiziksel ve ruhsal mesafelerin giderek açıldığı, herkesin herkese yabancılaştığı bir dünyada, biraz zor da olsa, bir kısmımız da olsa bir şeyler yapabiliriz.

 

Yazarın Diğer Yazıları