Gençlerimiz için
Şahbettin Uluat
Gençler bizim her şeyimiz.
Eğitim konusunda bilinçli gençler en kıymetlilerimiz.
Onlar devletimizin sağladığı olanaklardan da yararlanarak en üst düzeyde eğitim almak, kendileri için doğru okullara gidip güçlü diplomalar edinmek, ailelerini, kendilerini, ülkelerini yüceltmek istiyorlar.
Onlar teknolojik gelişmelerin giderek daralttığı insan emeği pazarında doğru yerler edinmek istiyorlar.
Devletimiz de bunun farkında. O gençlerin yollarını açmak, ellerinden tutmak için ne gerekiyorsa yapıyor. Burslar krediler veriyor, yurtlarla, etüt merkezleri ile destekliyor. Çalışmaya uygun koşullar oluşturduğu kütüphanelerinin kapılarını onlar için açıyor.
Gençler, özellikle bölgemizde, nüfus piramidimizin en kalabalık grubu olarak, daha fazla desteğe gereksinim duyuyorlar ve mevcut koşulları zorluyorlar.
Gençler sabahın yedisinden gelip saat sekizde açılacak olan Van İl Halk Kütüphanesi önünde kuyruklar oluşturuyorlar.
Bir süredir sabahları yürüyüş güzergâhımdaki yolda bulunan kütüphanenin kapısında bekleyenler olduğunu görüyorum.
Bu sabah kuyruğun bina kapısından bahçe kapısına kadar uzanmış olduğuna tanık oldum.
Gencecik insanlar sabah saat 07.43 itibariyle düzgün bir sıra oluşturmuş, kütüphanenin açılmasını bekliyorlardı ve 17 dakika daha ayakta, kuyrukta beklemeleri gerekiyordu.
Evet, kütüphanenin bahçesi temiz ve bakımlıydı. Hava güzeldi. Yani o kuyrukta duruyor olmak en azından bugün için fazla sıkıntılı bir iş değildi.
Değildi ve durum gençlerin bir kısmını rahatsız da etmiyordu ama beni etti.
Ben yaşım, durumum gereği başka bir açıdan bakıyordum olaya.
Ben onların günün bu erken saatinde ders çalışmaya başlamış olmaları gerektiğini düşünüyordum. Biliyordum ki, bu saatler her anlamda o gençlerin en değerli zaman dilimleriydi. Dinlenmiş, temiz bellekleriyle çalışmaya başlayarak hem daha iyi öğrenecek hem de akıp gitmekte olan zamanı değerlendirmiş olacaklardı.
Onların boşa harcanacak enerjileri de, zamanları da yoktu.
Hani kütüphanenin en azından ders çalışılan bölümleri ve en azından sınavların yaklaşmakta olduğu dönemlerde yarım saat ve hatta mümkünse bir saat erken açılabilse bu kuyrukta bekleyenler ve belki daha başkaları, daha da erken geleceklerdi.
Günün ileri saatlerindeki çalışmalar sabah çalışmalarının yerini tutmazdı.
Bilmeyenler bunu da öğreneceklerdi.
*
Konu kitap, kütüphane olunca bir başka şey de ister istemez aklıma geldi.
Yaklaşık üç ay önce, yazarı olduğum kitaplardan dört adedini imzalayarak, kitap dostu olarak bildiğim bir yetkiliye götürmüş ancak bırakın kendisi ile görüşebilmeyi, özel kalemine bile ulaşamamıştım. Bir görevli kitaplarımı ilgili kişiye ileteceğini söyleyerek benden teslim almıştı.
Acaba onlar yerine ulaştı mı? Bir şekilde haberdar edilmem mümkün mü?
Sadece merak ediyorum.