Van Gölü Havzasından Çukurova'ya Çerkez İzleri.
Rıdvan Kadeş
1912-1913 yılları dört cephede savaş veren, özellikle Balkan savaşları nedeniyle Osmanlı Devleti'nin yorgun ve yoksulluk yıllarıdır. Dolayısıyla seferber olan halk kendi imkanları ile göçe zorlanır. VAN gölü kıyısındaki köyler ile Van şehir merkezinden başlayan o uzun göç.
Anadolu'nun güneyine, o zamanki Osmanlı yönetiminde bulunan Suriye ve Irak'a kadar uzanmıştı.
Şikaradan, şigineden, Gollü den, ayanistan, Erini, Amik ve Zeveden kopan aileler , kimisi yaya kimisi o günkü imkanlarla, ardında yanan evlerini, toprağını, mezarlarını bırakarak yollara düşmüştü.
Yollar uzun, yürekler yorgundu. Severber olan kafilenin bir kısmı Malatya İzollu ovasında durdu. Bir kısmı Adana, Mersin ve Maraş illerine yerleşti. Çukurova'nın nemli rüzgarı, Van'ın derin dağ havasından çok farklıydı. Ama hepsinin yüzünde aynı yanık koku vardı. Gurbetin kokusu.
O günleri bir gelin şu dizelerle dile getirir.
Arpa ektim biçemedim,
Bir düş gördüm seçemedim.
Alışmışım soğuk suya,
Sıcak sular içmedim.
Göçmenlerin çoğu çiftçi az sayıda esnaf vardı,
Çerkes aileler gittikleri her yerde, tıpkı ana yurtları ve Van'da olduğu gibi, çalışkanlıkları ve dayanışmalarıyla kıssa sürede tutunmayı bilirler.
Kimisi çiftçilik yaptı, kimisi hayvancılık az sayıda olsada bazıları da işçilik.
Şikara köyünden gidenlerin tamamı çerkez ve Şapsig Çerkez Hasan dayı anlatıyor, hayat çok zor ve acımasızdı. yaşlı bir annem vardı çalıştığım yerde karpuz satıyor, aldığım yevmiye ile hasta anama ve küçük kardeşlerime bakıyordum kıt kanaat hayata tutunmaya çalışıyorduk.
Çoğu Ana ve babasını kaybettiği için atalarının dilini unutmuştu.
1918 de Van'ın Kurtuluş haberleri geldiğinde, her birinde aynı soru yankılandı: "Acaba dönebilir miyiz." Ama dönenler, yanmış yıkılmış taşları arasında sadece hatıraları buldu. Gittikleri yerde Doğan çocuklar ise, bu yıkık harabeler arasında hayata merhaba diyeceklerdi.
O çocuklardan geriye Kalan olmasada, onların çocuk ve torunları bugün hâlâ Van gölü havzasında esen bir rüzgar gibi yaşamaya devam ediyor.
Gittikleri yerlerden geriye dönmeyen ve ya hayatını kaybedip dönemeyenlerin hikâyesi üçüncü bölümde.
Devam edecek.