Rıdvan Kadeş

CHP'nin Asıl Yükü: Çıkarcı Siyasetçiler

Rıdvan Kadeş

CHP'de değişen liderler değil, değişmeyen menfaat çevreleri Parti'nin en büyük engeli.

Dün karşı çıktıklarını bugün alkışlayan bu anlayış, partiyi gerçek iktidar yolundan uzaklaştırıyor.

Bu günlerde yine Türkiye gündeminin merkezinde CHP var. Görsel, yazılı basın ve sosyal medyada en çok konuşulan konu, CHP' deki gelişmeler. Bu elbette normal. Normal olmayan ise her dönem aynı manzarayı izlemeniz:  CHP'nin iktidarından menfaat uman, koltuk ve çıkar için saf değiştirmekten çekinmeyen o bildik çevreler.

Biraz hafızamızı tazeleyelim.

1980 Darbesinden sonra,  Türkiye siyasetinde yeni partiler açılmıştı.  Siyasetin sol kanadında, Calp'in Halkçı Partisi, İnönü'ün SODEP ve Ecevit'in DSP'si. Birçok tartışmadan sonra Halkçı parti ile SODEP birleşerek SHP olarak yoluna devam etti. Ama kavga bitmedi. Önce Baykal ile İnönü, daha sonra Karayalçın ile Baykal arasında rekabet sürdü. 1991 DP ile SHP koalisyonu birazcık sesleri kesti. Fakat kavga bitmedi.

Ecevit'in DSP'yi kurmasıyla solu biliyorsun eleştirileri başladı. Ancak ileri yıllarda (1999- 2002 ) Ecevit'in DSP'si iktidar olunca o eleştiren kesim rotayı hemen oraya çevirdiler.

SHP'nin yerelde iktidara geldiği 1989 yerel seçimlerinde o dönem bende SHP'den Belediye Başkan A. Adayı İdim. Genel başkan Erdal İnönü’nün liderliğinde SHP yerel iktidarda güç kazandı. Fakat çıkar çevreleri burada aynı oyunu sahneledi. İnönü’nün sağladığı imkânlardan yararlanıp, sonra onuda yarı yolda bıraktılar. 

CHP -SHP birleşmesi sırasında Baykal ile Karayalçın arasındaki mücadelede benzer tabloyu gördük. Dün Baykal’ı acımasızca eleştirenler, ertesi gün Baykal'ın yanında sıralandılar. 

2010 yılında bu kez Baykal- Kılıçdaroğlu gerilimi sahnelendi. "Kaset olayı" o günlerde Kılıçdaroğlu’nun gelişine şiddetle karşı çıkanlar, Genel merkezi basanlar daha sonra "önderimiz Kemal" sloganları atmaya başladılar.

Ben bütün bu süreçlerin canlı şahidiyim. 1989 yerel seçimlerinde başladığım aktif siyasetimi 2015 yılına kadar sürdürdüm. Tek amacım vardı 

Atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda gerçek bir CHP'li olarak mücadele etmek. Hiç bir genel başkanın adamı olmadım.  Başta dürüstlük olmak üzere, Hizmete önem veren CHP üyesi, beni onurlu üyelikten, ilçe eğitim sekreterliğine. Parti saymanlığına, ilçe sekreterliği, Ankara İl Başkan Yardımcılığı ve örgütlerden sorumlu başkan yardımcılığı görevlerine getirdi.

2015 yılında, Yönetim kurulu üyelerimizin çoğu aday olduklarından, tüzük gereği görevden düşmüş olduk. Hiç kimseye hakaret etmeden kaldığımız yerden, parti çalışmalarımıza devam ettik, ediyoruz.

İşte fark burada.

Derken 2023 seçimleri geldi. CHP genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile katıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetti, fakat hatırı sayılır bir oy alarak. Bu kez dün Kılıçdaroğlu’suz olmaz diyenler,  bu gün yine söylediklerini unuttular, güce göre yön değiştirdiler. 

Şimdi dikkat, yarın farklı bir pozisyon olursa, veya olası bir butlan kararı mahkemeden çıkarsa. Ve sayın Kılıçdaroğlu Genel başkanlık koltuğuna oturursa, sabah akşam durmadan hakaret eden bu kesimler yine tereddüt etmeden, yanında saf tutacaklarını görmek zor değil. Dün karşı çıktıklarını yarın alkışlamaktan çekinmeyecekler

CHP’nin kronik sorunu işte budur. Liderler değişiyor, kadrolar değişiyor ama aynı çıkarcı damar Parti'nin bünyesinde dolaşmaya devam ediyor.

Unutmayalım eleştiri demokrasinin olmazsa olmazıdır.

Ama ilkesiz siyasetçi partinin de ülkenin de en büyük yüküdür.

Gerçek CHP'lilerin görevi, bu menfaat çevrelerini teşhis edip etkisiz hâle getirmelidir. Çizgiyi çıkarlar değil, Atatürk'ün ilkeleri belirlenmelidir. Ancak o zaman değişim ve iktidar yolculuğu anlam bulacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları