Ömer Gündüz

BU KENTE BİR ŞEHR'ÜL EMİN SEÇİLECEK

Ömer Gündüz

 

 

Van halkının duygu ve düşüncelerine tercüman olabilmek adına sizlerle paylaşmak istediğim birkaç önemli husus olacaktır. En yakın zamanda şehr'ül eminimizi, şehrin emanet edilebileceği kişisini seçeceğiz. Şehr’ül Emin ne demek? O şehrin emin kişisi, şehrin emanet edilebileceği kişi, şehrin en güvenilir ismi, halkın şerrinden emin olduğu ve fayda görebileceği kişi diyebiliriz.  Emin insan, bu günkü manasıyla seçilmiş belediye başkanı, şehrin imarından, turizminden, çöpünden, suyundan, çevresinden ve o yerleşim yerinde yaşayanların refahından, ahlak ve maneviyatından, en önemlisi sorun üreten değil, sorun çözen, sorumlu kişisi.

         Van’ın emin kişisi sayarak, kimin omuzlarına ağır yükler yükleyeceğiz? Bütün bunları göz önüne aldığımızda sandığın başına gidip oyumuzu atarken kriterimiz ne olacak, ne olmalı? Kilosunu 2 liraya aldığımız domatesi manavda tek tek seçerken; acaba ilçemizin, mahallemizin, köyümüzün geleceğini şekillendirecekleri seçerken neden bir domatese gösterdiğimiz özeni göstermiyoruz? O da galiba bizim ayıbımız!      Kriter dediğimizde bir belediye başkanı nasıl bir kişilikte olmalı konusuna önceki yazımızda değinmiştik. Dürüst ve ilkeli olmalı, toplumun her ferdi ile barışık olmalı, iyi bir aile reisi olmalı, işinde başarılı olmalı vs vs. bunları hepimiz biliyoruz...

         Asıl söylemek istediğim başka bir önemli konu ise, adayların halkın önüne, çıkarken ne söyleyecekleridir. “Modern şehir-dürüst belediyecilik”  vaat edip, seçildikten sonra “olmadı işte” diyerek çamura mı yatacaktır? Bu sebeple “Ben seçildim artık, bundan sonrası kolay” mantığının  önünü kesecek önlemleri alarak bu zihniyeti de çöpe atmanın zamanı gelmiş ve geçmiştir. Öyle örneklerle karşılaşıyoruz ki belediye başkanı asli görevinin dışında köydeki vatandaşında hayatını sosyalleştirmek, ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak, köyden kente olan göçü durdurmak için çeşitli çalışmalar içerisine girmektedir. Köylünün ürettiği ürüne pazar bulmak amacıyla projeler üretip, kapı kapı gezmektedir. Köylüye ürünlerinin kalitesini arttırma ve daha fazla verim alma yönünde yol gösterip, refah payını yükseltmeye çalışan belediye başkanlarımız da vardır. Ancak bunlar bir elin parmakları sayısını geçmez. Kısaca, seçildikleri takdirde yapacakları çalışmaları en ince detayına kadar bizlere anlatarak oyumuzu almak için bizi ikna etmelerini bekliyoruz! Artık hısıma göre, aşirete göre, karizmaya göre, bilmem neye göre oy vermenin de modası geçmiştir. Yeni moda dürüstlüğe, tecrübeye en önemlisi planlara, projelere ve ekiplere rağbet etmektir.

         Seçilecek şehreminin birinci kriteri, inançlı ve azimli olmasıdır. Çünkü yapacağınız bir işte Allah'tan yardım dileyerek, bekleyerek ve korkarak işe başlamak hem bereket getirir, hem de başarı. Bütün işlerin dizgini Allah (c.c) elindedir. O, ol derse anında oluverir. Yoksa ben yaparım, ben yıkarım, ben şöyleyim, ben böyleyim demek her zaman kişiye kaybettirir. Seçilmenin ikinci önemli kriteri ise ekiptir. Seçeceğimiz başkanın ekibi kimlerden oluşacak? Başarı, ekip işidir. İstediğin kadar plan yap, en güzel projeleri getir gerçekleştirmek, yani başarılı olmak yine bir ekiple olur. Ekibiniz; milletine bağlı, namuslu, çalışkan, dürüst, liyakatli, hemşerilerini ve memleketini seven, geçmişinde en ufak bir gölge olmayan, hiyerarşik yapıya saygılı, terbiyeli, haddini bilen, emanete hıyanet etmeyen, inançlı insanlardan oluşmalıdır. Üçünkü kriter ise gerçekleştirilecek, plan ve projelerin olmasıdır. Yani halka sunacağı projelerin yapılabilirlik derecesinin yüksek olması, hayal ürünü ve gösterişten uzak, memlekete istihdam, rahatlık ve huzur sağlayacak işlerin eylemselliğe dönüşebilmesi yönünden bir çalışmanın olması gerekir.

         Bu kriterlerle birlikte, meydanlara çıkarken seçmenin aklında zerre kadar şüphe bırakmayacak kişileri yanlarına almalı, şunlar başkan yardımcılarım, şunlar şu işlerden sorumlu meclis üyelerim diyebilmelidirler.

 

Şehrül-Emin olmak… Şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemek…

Şehrül-Emin olmak… Bir şehrin güvenilen idarecisi olmak… İdare ederken; Hz. Ömer gibi adil, Hz. Ebubekir gibi sadık, Hz. Ali gibi vefalı ve yiğit olmak…

Şehrül-Emin olmak… Bir şehrin halkına hizmet ederken hakka, hakka hizmet ederken halka hizmet ettiğini bilen olmak…

Şehrül-Emin olmak… Sevilmek, sayılmak, hissedilmektir… Hissetmektir.

Şehrül-Emin olmak… Hak pişirmek, hak dağıtmak, hak gözetmektir…

Şehrül-Emin olmak… Şehirden emin olan, kendinden emin olunandır…

Bahsettiğimiz asıldır… Manadır, tariftir… Ben uygunum diyen olur, yakıştırılan olur, yakışan olur bu tarife… Yâda olmaz… Bunu önce hak, sonra halk bilir elbet… 

         Bizim bütün belediye başkan adaylarından beklentilerimiz bunlar, umarım adayların hepsi böyle bir yol izleyerek ortaya kalitesi yüksek bir tercihin çıkmasına vesile olurlar. Halkımızdan da, bir öğünlük domatesi seçerken gösterdikleri özeni, kendilerini beş yıl daha yönetecekleri seçerken de göstermelerini hatırlatırız. Tüm belediye başkan adaylarına başarılar diliyor; yukarıda bahsini ettiğim konularda halkımızın isabetli bir karar vereceğini umuyorum.

 

         Selam ve dua…

 

Yazarın Diğer Yazıları