Nurcan Çaçur

Uluslararası hukukun dönüşümünde Ortadoğu çatışmaları: Yeni dinamikler

Nurcan Çaçur

Ortadoğu, tarih boyunca siyasi, ekonomik ve jeopolitik açıdan kritik bir bölge olmuş ve bu durum günümüzde de değişmemiştir. Ancak, bölgede yaşanan çatışmalar ve bu çatışmaların uluslararası hukuk çerçevesinde ele alınma biçimi, hukukun etkinliğini sorgulamamıza neden olmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası hukukun mevcut eksiklikleri, hibrit savaşlar, devlet dışı aktörler ve insani hukuk ihlalleri üzerinden ele alınarak, hukukun dönüşmesi gerekliliği tartışılmaktadır.

Hibrit Savaşlar ve Devlet Dışı Aktörler

Geleneksel savaşların yerini alan hibrit savaşlar, devletler ve devlet dışı aktörlerin iç içe geçtiği, farklı boyutlara sahip çatışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yeni çatışma biçimi, uluslararası hukukun geleneksel normatif yapısını zorlamaktadır. Devlet dışı aktörlerin uluslararası hukuk kapsamında yeterince tanımlanmamış olması, bu grupların yargılanabilirliği konusunda büyük belirsizlikler yaratmaktadır. Bu durum, Boko Haram ve El Kaide gibi grupların faaliyetlerinin hukuk karşısında yeterince hesap verilebilir olamamasına neden olmaktadır.

Bir başka ve önemli olan konuya geldiğimizde ise gelecekte uluslararası güvenliği tehdit edecek başlıca çatışma türlerinden biri olarak su savaşları ön plana çıkmaktadır. Küresel iklim değişikliği, nüfus artışı ve sınıraşan su kaynaklarının adaletsiz paylaşımı, devletler ve hatta devlet dışı aktörler arasında yeni çatışma biçimlerinin doğmasına neden olmaktadır. Nil Nehri, Fırat-Dicle havzası ve İndus Nehri gibi kritik bölgelerde artan su gerilimi, su kaynaklarının kontrolünü bir güç unsuru hâline getirmektedir. Bu durum, uluslararası hukukun mevcut normlarıyla yeterince düzenlenemeyen yeni kriz alanları yaratmakta…

Suya erişim hakkı, çevre hakkı ve insan hakları arasında hassas bir denge kurulmasını zorunlu kılmaktadır. Hibrit savaşlarla birlikte düşünüldüğünde, sus savaşları da uluslararası hukukun dönüşmesini ve yeni normatif çerçeveler geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Uluslararası Hukukta Ceza Mekanizmalarının Etkinsizliği

Ortadoğu’daki savaş suçlarının uluslararası hukuk tarafından yeterince ele alınamaması, cezasızlık olgusunu ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, Suriye’deki kimyasal silah kullanımı veya Yemen’deki sivillere yönelik saldırılar, uluslararası hukuk ihlalleri arasında yer almaktadır. Ancak, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICC) yetki alanının sınırlılığı ve büyük güçlerin bu mekanizmalara taraf olmaması, etkin yargılamaları engellemektedir. Bu nedenle, uluslararası ceza hukukunun güçlendirilmesi ve yeni mekanizmaların devreye sokulması gerekmektedir.

Bölgesel Hukuk Mekanizmaları ve Reform Önerileri

Uluslararası hukukun bölgesel dinamiklere daha fazla duyarlı hale getirilmesi, hukukun etkinliğini artırabilir. Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi yapılar, hukuki süreçlerde daha aktif rol alabilir. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nde veto sisteminin insani krizler söz konusu olduğunda sınırlandırılması, daha hızlı ve etkin kararlar alınmasını sağlayabilir.

Genel anlamda, Uluslararası hukuk, Ortadoğu gibi çatışma bölgelerinde sınırlarını test etmektedir. Mevcut sistem, hibrit savaşların ve devlet dışı aktörlerin getirdiği yeni zorluklara uyum sağlamakta zorlanmaktadır. Bu nedenle, uluslararası hukukun dönüşmesi, ceza mekanizmalarının güçlendirilmesi ve bölgesel hukuk yapılarının desteklenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, daha etkin bir uluslararası hukuk yapısının inşa edilmesi, hem hukukun evrensel değerlerini koruyacak hem de Ortadoğu’daki çatışmaların çözümüne katkı sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları