
O kadar basit mi...
Mustafa M. Atilla
Yıllar yılı vatanın dip bucak her yeri yabancı insanların, turistlerin uğrak yeri olmuştur.
Şunlar kim, bunlar kim, nereli, nereden geldiler, kim gönderdi demeden güler yüz gösterdik.
Yardım da kusur etmedik, yolu yordamı gösterdik, zaman zaman ekmeğimizi paylaştık, bir daha gelirseniz buradayız, filan şehirde filan adresteyiz dedik, telefon numarası verdik arayın dedik, zaman zaman alışverişlerinin bir kısmından, para almadık veya az aldık, memnun olmalarını gaye edindik.
Gelen döndü, giden tekrar geldi, öyle.. öyle.. nice yazlar nice kışlar baharlar geçirdik.
İçimizde ki çarık çürükler hariç, Anadolu insanı; yazmayı başlarına, omuzlarına,.. yemeniyi ayaklarına giydirdi, hoşnut kaldılar, hoşnut döndüler ülkelerine, gezmenin, yeni yerler görmenin, yeni kültürlerle tanışmanın mutluluğunu yaşattık.
AMA;.. Gel gör ki şimdi ANADOLU’NUN, İstanbul’un hali nicedir.
Bu hafta ki yazımı İstanbul’dan kaleme aldım.
Almadan önce İstanbul’u adım adım arşınladım,...geldi galata da gözümün önüne Evliya çelebi;
o ne yazdı ben ne yazdım, o şanslı ben şansız, şikayet mi etsem, kemiklerini mi sızlatsam, başını bir kaldır bak desem; duysa sesimi,.. çıka gelse, görse
Galata’yı, Eminönü’nü, Karaköy’ü, Sirkeci’yi, sonra çıksa Sultanahmet de, kim bunlar, hani bizimkiler dese,.. bende konuklarımız, yeni vatandaşlarımız desem yalan olacak... yedirdik içirdik gidecekler desem o da yalan, varlıkları Türk varlığına armağan olmasını istedik desem o da külliyen yalan, itiraf edip kendi ülkemizde yabancı olduk desem,..
O da bana bu ne demek dese, bende anlatsam; desem ki, işte misafirperverliğimizi biliyorsun sen zaten.
Açtık kapıları, temizledik mayınları, gelin yerleşin, çalışın dedik, girin içeriye, ha! Unutmayın bizim haberimiz yok soranlara mülteci deyin dedik, SONRA bilinçli olarak
doları fırlattık, paramızı sıfırladık bir zamanlar ülkemize göz diken Ruslara, yabancılara buyurun dedik, arazileri üstlerine çevirdik Biz üretemiyoruz siz bari üretin, hep birlikte yiyelim ve güzel güzel kardeşçe yaşayalım dedik, sonra ülkenin iş gücüne ihtiyacı vardı dedik, gelin vatandaşlık veriyoruz diye tellal tuttuk bağırdık, duyan geldi duymayan duydukça oh oh ne güzel geliyorlar dedik. Sevindik mutluluktan uçar gibi olduk.
Hatırlarsanız davul zurna folklor ekibiyle karşılardık, aha da gerek kalmadı davul zurnaya işte…
Savaşı fırsata çevirdik, zenginlere ev sattık gelir elde ettik, bu vesileyle insanımızın karakterine sarı renk kattık, hareket sağladık,(Nerede hareket orada bereket) dedik; saldık çayıra Mevla’m kayıra... dedik,
Demez olaydık;
Lüks semtlerde yaşayan onlar, lüks restoran da yemek yiyenler onlar, metrobüste oturanlar onlar, mısır çarşısında, kapalı çarşı yokuşunda, Kadıköy’de, Beşiktaş’ta alışveriş yapanlar onlar, taksiye binenler onlar, lokantalar da porsiyonları kabarık gelenler onlar, soysuz esnaf tarafından öncelikleri olanlar onlar, yüzleri gülen, kahkahayı atanlar onlar.
Döndük baktık;
sesleri yüksek çıkanlar onlar, korkmadan, cesurca Türk bayrağını indirin deme cihetinde bulunanlar onlar, sahilleri mesken tutan onlar, en kaliteli sebzeyi, meyveyi tıkınanlar onlar, denizin güneşin kumun keyfini çıkaranlar onlar, Tereyağlı Antep fıstıklı baklava ve tereyağlı kadayıfı, mideye indirenler onlar, bonfileyi yiyip, su gibi birayı yudumlayıp bizim yerimize şükredenler onlar...Daha ne olsun!
Suçlular mı? hayır. Ya neler, ülkesine milletine hain olan insanlar.
Sık sık duyardım, şimdilerde pek aksırıp pıskıran yok, hele bir 2023 bitsin, yasaklar kalksın sen o zaman gör. Diyenler hani nerede? başlarını kuma mı gömdüler.
Galiba ülke sınırlarının sıkı denetimi kalktı.
Galiba ülke varlıklarının yabancıya satışının yasağı kalktı.
Galiba ülke milliyetçiliğinin ruhu kalktı.
Galiba sadece ülkesini sevenler kalktı
Anlamak çok zor.
Tahmin etmek çok zor.
Yapılmak isteneni anlamak çok çok zor
Beyin öyle esrarengiz bir yapıdır ki, ruhsal imajlara ve mesajlara her zaman açıktır.
O nedenle, Arif diyor ki; eğer bir ülkeyi parçalamak istiyorsanız, ekonomisini zayıflatın ve yabancıyı doldurun ülkenize..
O kadar basit mi! Hay Allah.