Mustafa M. Atilla

GÜNAH ÇIKARMAK..

Mustafa M. Atilla

Konuya nereden gireceğimi aslında biliyorum,

şurdan mı,burdan mı; neyse şansımı denemiş

olurum.

Buradan,oradan…

Genelde insan fıtratı toplumlara göre az çok farklılıklar

gösterse de hep aynı.

İnsanoğlu rahatı,mevkiyi,eğlenceyi,bolluğu bulduda mı

gösterişi çok sever ve yaşar.

 

Bunları an be an yaşarken günah sayılan girişimlerde de

bulunur.Önce günahı umursamazca işler sonra bu günahı

nasıl çıkartırım, kime yıkabilirim,nasıl affetiririm diye

kapı kapı dolaşır durur.Kendime bir rahip,bir hoca,bir din adamı bulayım da belki yükü onunla paylaşırım,gerekirse

fetva verdi diye yıkar kurtulurum düşüncesiyle anlatır anlatır

ferahlamaya,rahatlamaya çalışır.

 

Kimi de düşmüştür zevke,eğlenceye,gezip tozup

gününü gün etmeye,umursamazca yaklaşan bir

hesabın ani baskınından habersizce yaşamaya.

 

Bir yabancı filim izliyorum tv de.filmin içinde

Kilise rahibi; ufacık bir kapalı alan oluşturmuş

kilisenin içinde,

yan tarafına bir iskemle koymuş,içinde oturduğu

alanın iskemle tarafına da perde çekmiş.

 

Örümcek; ağını

döşer de bekler ya o misal,Biri kiliseye giriyor. giren Hans.

önce kutuya on mark atıyor,sonra oturuyor iskemleye

Ben çok günahkarım diye başlıyor Hans,anlat diyor rahip..

Anlatmaya başlıyor. bütün yaptığı günahları

tek tek anlatıyor Hans,rahipte

bir eli Hansın başında, kucağında da rahibe hanım.

x ışınlı ruhsal şua tedeavisinin dinsel yönünü tartışıyorken

bir yandan da Hansa mütemadiyen anlat diyordu.

seans bittikten sonra rahip naif bir ses tonuyla

günalarının çıkması konusunda o iş bende diyordu. Birşeyler söylüyor, birşeyler sepiyordu

başına,

çıkabilirsin.

Hans perde arkasından görmediği rahibe teşekkür ederek

oradan ayrıldı.Zavallı Hans günahlarının uçup gittiğini,

tertemiz,ak pak olduğunu hücrelerine kadar hissediyor

başlıyor kaldığı yerden alışkanlıklarına,nasılsa rahip var ve orada.

Temizlenecekti.

 

Bugün benzer bir dizi filime başladım, izleyeceğim.

yabancı değil, öz be öz yerli bir filim.

 

Menzil cemaati lideri Abdulbaki Erol’un ölümü ve Gavs

(Bazı konularda kendisine danışılan,müracaat edilen

yol gösteren evliya veya alim) olma konulu bir dizi.

 

Bu filimin ana konusu ‘’Tövbe yetkisi’’... rahibin günah

çıkarmasını andıran,kendilerine verilmiş, sanki özel bir

yetki. Akıl tutulması bu olsa gerek.

Ölümünün ardından üç oğluna geçen bu yetki ayrı ayrı

üç camide ‘’İrsat’’ faliyetlerini yürüteceklerini,tövbe ve

zikir konusunda ip sistemini devam ettireceklerini açıklıyor,

bu güne kadar yapılan tövbe ve zikirin iptal olduğunu,

yenilenmesi gerektiğini de anlatıyorlar.

Müthiş fikir.

YA… oraya giden insanlar kıt,

yahut kendileri zihinsel özürlü,, olamazlar.

Olsa olsa zayıf akıllı uyanıklar olurlar.

Burada asıl mesele peşlerine bu kabiliyetle,bu yetenekle, bu kadar insanı

nasıl takmayı başarmış olmaları,düşündürücü olan bu,

gerisi zaten çorap söküğü gibi gelmiş demek ki. Bu kadar

seçmen oluşturmuş olmaları da, kolaylıklarıda beraberinde

getirmiş ki holdingleri ve ticari kazançları hergün çorba

kaynatıp meraklı,çareyi bir başka insanda arayan insanları ağırlamaya yetebiliyormuş.bereketten bitmiyormuş,yendikçe artıyormuş.arttıkçada yeniyormuş.

NEYSE!!!

İnsanların yurdun her yerinden çorba içmek için gitmedikleri kesin.Allaha ulaşmanın,çözüme ulaşmanın kısa ve kesin yolumu zannediliyor acaba.

 

Ali imran süresi 103 tefsirinde Hep birlikte Allahın ipine

sarılın,bölünüp parçalanmayın dediğini biliyoruz.

yoksa bunlar; ALLAHIN  ipinden kastını mana yönüyle

anlayamamış olabilirlermi..

İpler,iptaller,cehalet,çorba olmuş zihinlere içiriliyor.

Bertaraf eden biri vardı yüzyıl önce,şimdi

O da yok,biçare beklemek zorundayız,akıl

başa

birgün gelir diye.

 

Ayrıca böylelerin varlığı ekmeğe yağ sürüyor,şimdilerde.

Bilmiyorum ki….

 

Filmi seyredin,kaçırmayın.Kaçıracağınızı sanmıyorum uzun sürecek bu dizi.

 

Allahı bırakıp kuldan medet umanlara

Allahın gerçek ipine sarılma,bilinciyle

güzel aydınlık günler dilerim.

Ülkemin pırlanta kadar saf insanlarına.

 

Yazarın Diğer Yazıları