Mustafa M. Atilla

Gücün gölgesinde serinlemek

Mustafa M. Atilla

Birçok insan tanırım,SANDIKTAN ÇIKAN hükümetlerin görüş mesafesinde,kapsamı alanında olmak isterler.o görüş alanı hayal edilmez bir zenginliğin, vazgeçilmez bir refahın sonsuz şükründe, sorunsuz ve sorumsuz yaşamanın tek adresi olduğu için…Orada dokunsalar dokunamazlar, çelme taksalar takamazlar,suçlasalar suçlayamazlar kısacası hayatın en güvenli yeri.O nedenle!!

“Kısaca adı:Gücün gölgesinde konumlanmak..”

Yani o gücün etrafında kümelenen lerle beraber olmak,

onlarla kümenin eleman sayısını yükseltmek isterler.

Eleman sayısını çoğaltmak derken, (Z) yani zenginlik

ile ilgili kapıların hep açık olduğu kümede bulunmak,

onlar için ulaşmak istedikleri güvenli bir liman gibidir.

O küme öyle bir küme ki azı hariç,tümü hedeflerindeki

işini yürütmek,astarsız cebe manileri indiragandi yapmak,anlık ekonomik rüzgarların nasıl,ne zaman,

hangi yöne doğru eseceğinden önceden haberdar olup,dolar,altın,avro,ihale gibi uçurtmaları o yöne doğru açmayı çok iyi bilenlerden oluşur.

Z kümesinin elemanları genellikle çift zekalı .Biri görevdeki kümenin elemanı olmak için sofradan sofraya koşar,sofralar açar,diğeri abi, baba,kardeş,

bacanak,vs diğerleri kazanma ihtimali Parti'nin elemanı olmanın fırsatı peşinde koşarlar.Ne demek bu,çift başlı 

yaratıkların sel gelmişken karşılıklı kıyıdan tomruk toplama versiyonları.

Yani zar attığında hep düşeş gelen uyanıklar,o nedenle bunlar toplumun zavallı insanları olduğunu muhatabına

yapıştırmak istiyorum.

Kirli camdan bakıp herkesi kirli sanmıyorum, seçilenin kümesinde kümelenen bu gibi insanların çoğunun kirli insanlar olduğunu söylüyorum.Bunlar kümelenmenin içinde görünseler bile asıl amaçları çevrede risk almadan dolaşmaktır.

Her hükümet, göreve gelir gelmez doğal bir çekim alanı oluşturur doğrudur, İdeolojik yakınlık, ekonomik beklentiler, bürokratik fırsatlar, hatta sosyal statü(toplum içindeki yeri) arayışı içinde olanlar… Tüm bu motivasyonlar, insanları iktidarın yanı başında bir yerde kümelenmeye yönlendirir. 

Hükümetin yanında duranların bir kısmı,yanlış doğru gerçekten inandıkları için oradadır. Ülkenin ve kendi menfaatlerini hükümetin politikalarında gördükleri için destek verirler. Ancak bir de hükümetin çevresinde dolaşanlar vardır. Onlar, günün sonunda rüzgârın hangi yönden estiğine göre hareket eder. İktidarın sıcaklığını yanlarında hissetmek isterler ve gerektiğinde mesafeyi koruyacak kadar temkinli olmayı da göz ardı etmezler.

Bu çevre, her dönemde değişmeyen bir gerçekliktir. Çünkü iktidar kimde olursa olsun, güç her zaman kalabalık yaratır. Ne var ki bu kalabalığın niteliği, hükümet ile toplum arasındaki ilişkinin de aynası olduğunu da iyi bilirler.

Asıl soru şudur: Hükümetin yanında olmak mı değerlidir, yoksa çevresinde dolaşmak mı?Ben adım gibi eminim ki sinsice etrafta dolaşma o tür insanlar

için,risk almadan sahanda pastırmalı yumurtayı

yemek gibi bir şeydir.Bunun da genetik aktarımdan

geldiği aşikar.

Bir hükümet için en kıymetli olan, eleştirel aklı kaybetmeden yanında duranlardır. Çünkü sorgusuz sualsiz alkış, hükümeti güçlendirmez; aksine köreltir. Diğer yandan, sadece çıkar ilişkisi ile çevrede bulunanların varlığı, kararları verirken sisli bir perdeyle kaplanmasına neden olur.

Toplum ise bu tabloyu dikkatle izler. Demokratik kültür, hükümetin yanında olmanın da karşısında durmanın da meşru birer tavır olduğunu kabul eder. Ancak hükümetin çevresinde “dönüp duranların” hangi niyetle orada olduğunu anlamak, çoğu zaman en zorudur.

Fakat bir gerçek daha var,insanlar karakterlerinin gereği,sevdikleri aynı yemeğe kaşık daldıranlarla kol kola yürür ve eteklerine onların tutunmasını isterler.

Sonuç olarak, hükümetlerin yanında ve çevresinde olmak meselesi, basit bir tercih değil; siyasetle, etikle ve güçle kurulan ilişkinin bir yansımasıdır. Belki de en sağlıklı olan, ne iktidarın içine fazlaca gömülmek ne de sürekli çevresinde fırsat kollamaktır. En değerli duruş, ilkeli bir mesafeyi koruyabilen, gerektiğinde destek veren, gerektiğinde eleştiren konumdur.

Fakat bugün bakıyorum iş yapandan çok etraf; yalakalıkla işini sinsice yürütenlerle dolup taşıyor. Herhangi

bir değer katan yok,değerden çalan sürüce insan, bu 

bu kafenin müdavimleri konumda.

Allah’tan ülkesini seven,geleceği teminat altına almaya çalışan,birlik ve beraberliğin önemini kavramış,iç ve dış dünya insanlarının kalleşliğinin farkında olan,ona göre hangi pozisyonda kalınması gerekliliğini bilen dürüst,

doğru,çalışkan,akıllı,zeki bir tabya diyebileceğim insanlar mevcut.

Son zamanda hükümetin menzili içinde kendine yer

bulmuş bir kısım insanların,Kefedeki ağırlığın yönü değişmesi ile,şimdilerde başka muhalif menziller içine nasıl dalarız diye farkettiğim karakter yoksunu insanlar, bana bu yazıyı yazmaya malzeme oldu.

Zaten bir kıvılcım bile bana her şeyi anlatırken,kalemim beyaz sayfalı kirlenecek kağıt aramaya başlıyor.

Kırmızı kanım limon tadında yeşilleri sulamaya devam ediyor…

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları