
Birileri mi? Öneriyor
Mustafa M. Atilla
Birlikte yaşamanın zorlaştığı nokta…
Adı toplumsal kutuplaşma..
Ülke çapında kutuplaşmanın büyüdüğü bir dönemde,
herşey bazen bir kelimeyle başlar.Bir kelimenin sorumluluğunu taşıyamamakla sürer gider.özellikle siyasetçilerin ve taraf kalemlerin “dili”, birleştirmekten yana değilde, ayrıştırmaktan yana kullandıkları süreçlerin gölgesinde sürdürüldüğü vakitlerde içten
içe derinleşir.
Bazen bir kelime ile başlatılan ayrıştırma,bir manşetle
büyür,öfkeye dönüşür, bir cümleyle de derinleşir.
Gayeler doğrultusunda da bilerek yaptırılmak istenir,
kutuplaşmanın yolunun açılması özellikle istenir.
Medya kalemini sivriltince,toplumda dil keskinleşir,
karşılıklı atışmalar ortamı yangın yerine çevirir.
Bazen de bir tweet ekran başı söylemleri ile umursamazca tetiklenir.Sonrası için ne düşündüğümü söyleyeyim,herkes mahallesine çekilir,kimse kimseyi
dinlemez,kendi doğruları ile “yanlış doğru” farketmez
yolculuğunu kırıp geçirmekle devam eder.
Bu yolculukta;
Kutuplaşmayı size tanıtırken,aklımda olan en öne çıkan durum,biz ve onlar ayrımını mobilize etmek için
ortam hazırlanması ilk gelir aklıma.Bu ayrım netleştikçe
insanların kendi taraflarına sıkı sıkıya sarılması hedeflenir.
Öyle bir düşünceye kapılırlar ki insanlar, ya bizdensin yada düşmandan demeye bile başlarlar.
Artık ne söylediğimiz değil, hangi tarafta durarak söylediğimiz önemli. "Biz ve onlar" ayrımı o kadar derinleşir ki, komşuluklar, arkadaşlıklar, hatta aile bağları bile bu fay hattında çatırdar.
Öyle an gelir aynı gemide iken farklı dümenle yolculuk
yapılır.Halbuki rota aynı,yelken aynı,rüzgarıda sen
istediğin zaman çıkarırsın.
Taşı gediğine koymak için,değerli okuyucularım bir örnek vermek istiyorum,bir dönem önce bütün köpeklerin saldırgan olduğunu,tehlikeli birer canavar
olduğunu,öldürülüp yok edilmeleri gerekliliği bir kısım medya bu iş için sunma görevini üstlenmeleri talimatı ile,o günlerde ısırılan çocukların görüntüleri servis edilmiş,hayvanseverlerle mükemmel kutuplaşmayı canlılar üzerinden gerçekleştirmişlerdi,hatırlarmıyız.
İşte kutuplaştırmak böyle bir şey.Bugün medyada
köpek saldırıları için bir haber varmı?yok,acaba ülkemizde hiç köpek kalmadımı?yoksa kalan tüm köpekler süs köpeği fino mu?...
Unutmadım,unutulmuyor,o kadar da unutkan değil insanlar, yalnız hep kendime şu soruyu sorarım,neden
bunlara gerek var,birimi, birilerimi, öneriyor siyasetin olmazsa olmazı diye.Kutuplaştırmak bir yöntem mi?
değil mi? olmadığını düşünüyorum,bilakis bir yıkım,bir gerilme,bir parçalanma,bir bölünme,zararla oturup zararla kalkmadan başka bir şey olmadığı kesin.
Bugün ekranlarda,gazetelerde,sosyal medyada öyle
bir iklim oluştu ki,sanki farklı düşünmek düşmanlık;
eleştirmek ise ihanete eş değer.Herkes kendi haklısını alkışlarken,farklı sesi,farklı düşünceyi şeytanlaştırıyor.
İşte…
İşin tam ortasında medya ve biz köşe yazarları olarak çoğu zaman ayrışmanın başrollerindeyiz…..ya farkında olarak yada olmadan…taraflardan bir kısım kalemler
doğruyu yazmıyor,ayrıştırmadan yanalar,tek yapılmak istenen şey, amacına uygun toplumda alternatifsizlik hissi yaratmak.
Halbuki memleketin iyiliği için…bir haber,bir yazı insanları birbirine yaklaştırıyor mu?,yoksa daha mı uzaklaştırıyor,vicdan ve dürüstlük yansıyor mu? yansımıyor mu? diye düşünmek yerine, kalemi algı ile
silah gibi kullanan veya menfaati için kullanmayı
tercih eden kalemler revaşta, onlarda rüzgârın savurduğu çer çöp gibi savrulup alamete kavuşacakları
günü bekleyenlerdir.
Yazarlar ve medya tarafsız olmak zorundadır.Çünkü
halkın haber alma özgürlüğü senin keyfine ve çıkarına kalmış bir şey değildir..Her bir kelimeyi şifa yapmak zorundayız.
Mevzu derin,mevzu uzun,yazmakla,anlatmakla bitmeyecek bir konu fakat bu konu hiç hoş bir konu olmadığı için fazla uzatmadan herkesin kendi sorgusuna alması gerektiğini düşünüyorum. Bu da, o kadar zor değil.
Zor olan tarafı da var, Kutuplaşma; insanların farklı düşünmesinden değil,birbirlerine tahammül edememesinden doğduğu için, ortadan kalkması zor
diyebiliyorum.Kutuplaştırılmış toplumların karakteri de buna müsait olduğundan, herşey çorap söküğü gibi
istenilen şekilde işliyor, yürüyor…