Vanspor’un attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal ediliyor. Oysa görüntüler net: ofsayt yok. Aynı hizada başlayan bir koşu, tertemiz bir gol ve havaya kalkan bir bayrak… Vanspor’un emeği bir saniyede çöpe atılıyor.
Bu da yetmiyor. Ensar ceza sahasında açık bir müdahaleyle yerde kalıyor. Topla ilgisi olmayan, denge bozan bir hareket. Futbolun kitabında bu pozisyonun adı bellidir: penaltı. Ama hakem görmüyor, görmek istemiyor ya da görse de çalmıyor.
Maçın en çarpıcı bölümü ise Vanspor atağa kalkarken yaşananlar. Rakip oyuncuların umut vaat eden atakları kesmek için yaptığı müdahaleler var. Futbol kuralına göre iki ayrı pozisyonda sarı kart çıkması gerekiyor. Hakemin cebine bakıyoruz: Kart orada ama çıkmıyor. Faul var, kart yok. Avantaj rakibe, sabır Vanspor’a…
Soruyoruz:
Bu kararların hangisi futbol aklıyla açıklanabilir?
Aynı pozisyonlar Vanspor lehine olsa düdük yine susar mıydı?
Bu artık tek bir hatanın ötesinde. Gol iptal, penaltı yok, kartlar saklı… Sonra da sahadaki öfkeye, tribündeki isyana şaşırılıyor.
Vanspor bu ligde rakiplerle oynuyor, ama bazı haftalar hakemle mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Kimse ayrıcalık istemiyor. Sadece kuralın herkese eşit uygulanmasını istiyor.
Futbol adaletle güzeldir. Adalet yoksa, sahada oynanan şey futbol değildir.
Çuvaldızı Önce Kendimize Batıralım...
Vanspor ne olursa olsun kazanmak zorunda. Hakem hataları olsa bile… Sahada yaşanan adaletsizlikler inkâr edilemez: yanlış ofsaytlar, verilmeyen penaltılar, rakibe çıkmayan kartlar. Ancak hedefe oynayan bir takım için bu tablo artık bir mazeret değil, yalnızca bir ayrıntıdır.
Sorun sadece hakem değil. Sorun, Vanspor’un uzun süredir doğru ve sürdürülebilir bir transfer politikası ortaya koyamaması. Plansız, anlık ve sonuç odaklı hamleler; takım olgusunu güçlendirmek yerine kırılgan hale getiriyor. Transferler bir oyun modelinin parçası olarak değil, mevcut problemi geçici olarak kapatma refleksiyle yapılıyor.
Bu yüzden sahada net bir kimlik oluşmuyor.
Bu yüzden 11 idare ediyor ama kulübe zayıf kalıyor.
Bu yüzden maçın kaderi bir hakem kararına bu kadar bağlı hale geliyor.
Sağlam bir transfer politikası; sadece “iyi oyuncu” almak değildir. Ligin temposuna uygun, fizik gücü yüksek, mental olarak güçlü ve gerektiğinde oyunu sırtlayabilecek isimleri bir sistem içinde bir araya getirmektir. Vanspor’da ise kadro mühendisliği yerine dönemsel çözümler tercih ediliyor.
Asıl problem tam da burada başlıyor:
Bazı bölgeler kronik olarak eksik.
Alternatif üretmeyen bir kadro yapısı oluşuyor.
Oyunu değiştirecek hamleler kulübede bulunmuyor.
Transferler takımı ileri taşımak yerine mevcut seviyeyi korumaya çalışıyor.
Böyle bir tabloda hakem hataları daha da yakıcı hale geliyor. Çünkü farkı açacak kalite ve derinlik yok. Maçı koparamayan takım, tek bir düdükle oyundan düşüyor.
Hakemler konuşulur, eleştirilir, gider.
Ama yanlış transfer politikası sezon boyu sahada kalır.
Vanspor’un artık bireysel tercihlerden uzak, veriye dayalı, planlı ve net bir transfer anlayışına geçmesi gerekiyor. Oyun planı önce belirlenecek, sonra o plana uygun oyuncular alınacak. Aksi halde her sezon aynı cümleleri kurmaya devam ederiz.
Son söz net:
Hakemler puan aldırmaz, doğru transfer politikası aldırır.