Futbol sahada oynanır derler ama artık biz biliyoruz ki, asıl oyun sahaların dışında kuruluyor. Son günlerde ülke futbolunu sarsan bahis soruşturması, yalnızca birkaç ismin değil, bütün bir sistemin çürümüşlüğünü gözler önüne serdi.
Evet, belki bazı futbolcular, teknik adamlar ya da yöneticiler hedefte. Ama asıl mesele, bu düzenin nasıl bu kadar rahat işleyebildiği. Yıllardır “bir şey olmaz” zihniyetiyle üzeri örtülen küçük şüpheler, bugün dev bir skandala dönüşmüş durumda.
Bahis çeteleri sadece maç sonuçlarını değil, insanların futbola olan inancını da manipüle ediyor. Taraftar artık takımının golüne bile sevinemiyor, çünkü aklında hep aynı soru var: “Bu gol gerçekten mi atıldı, yoksa planlı mıydı?”
TFF, kulüpler, federasyon yetkilileri, herkes açıklama yapıyor ama kimse sorumluluk almıyor. Halbuki futbolun yeniden güven kazanması, suçluların cezalandırılmasıyla değil, sistemin tamamen şeffaflaşmasıyla mümkün.
Artık kimse “birkaç çürük elma” hikâyesine inanmaz. Bu soruşturma, yıllardır görmezden gelinen bir düzenin aynasıdır. Ve eğer bu aynaya bakmaya cesaret edemezsek, futbolu değil sadece, adaleti de kaybedeceğiz.
Gerçek soru şu:
Bu ülkede bahis değil, adalet kazandığı bir maç görebilecek miyiz?