Bir Ağaç Olsan Kitap Değerlendirmesi
Leyla Uygun
Yazar Nurcan Avşin’in kaleminden yeşeren "Bir Ağaç Olsam" adlı eser; kısa öykü türü içinde etkileyici bir yer edinmeyi başaran, tematik derinliğiyle öne çıkan bir anlatı bütünlüğü sunmaktadır. Eser, doğayı yalnızca arka planda bir atmosfer öğesi olarak değil, anlatının öznesi ve tanığı olarak konumlandırması bakımından dikkat çekicidir. Yazarın, ağaçları "yeryüzünün sessiz tanıkları" olarak tanımlayıp, anlatıcı konumuna getirmesi, çağdaş çevreci edebiyat içinde özgün bir anlatım tercihi olarak değerlendirilebilir.
Eserdeki her bir öykünün bir mevsimle ilişkilendirilerek kurgulanması, insan psikolojisinin döngüsel doğayla eşleştirilmesini sağlamış; bu yapı, zaman, ruh ve mekân üçgeninde tutarlı bir içsel yolculuğun zeminini oluşturmuştur. Mevsimler, yalnızca birer fon değil, ruh hâllerinin dönüşümünü somutlaştıran yapısal metaforlar hâline gelmiştir. Bu yönüyle eser, doğayla kurulan bağı soyut bir düzlemde değil, doğrudan bireyin iç gerçekliği üzerinden işlemeyi başarmıştır.
Yazarın kısa öykülerinde kurduğu olay örgüsü ve öyküler arası geçişler dengeli ve bilinçlidir. Her bir hikâye bağımsız okunabilirken, tamamı bir araya geldiğinde bütünlüklü bir anlatı evreni oluşturur. Editöryel açıdan bu, hem kitabın yapısal sağlamlığını gösterir hem de okurun zihinsel süreklilik duygusunu destekler. Anlatımın akıcılığı, dildeki sadelik ve duygusal yoğunluğun dengeli kullanımı, metni hem edebi hem de içsel olarak okunabilir kılmaktadır.
Eseri okurken, yazarın güçlü betimlemeleri sayesinde kendimi bir anda Ankara’nın Çankaya ilçesindeki Kurtuluş Parkı’nda hissettim. Kalabalık bir şehrin ortasında yer alan bu park, benim için yalnızlığın derinlemesine hissedildiği çok sesli bir mekânı temsil ediyor. Burada dış dünyanın gürültüsü ile iç dünyanın sessizliği adeta çarpışıyor. Parkta bir banka oturmak, yalnızca fiziksel bir duraklama değil; zihinsel bir yüzleşme ve duygusal bir çözülme anlamı taşıyor.
Yazar, bu noktada çevreyi yalnızca betimlemekle kalmayıp, mekânın ruhunu yakalayarak onun bireydeki içsel izdüşümüne de dokunmayı başarıyor. Böylece anlatı, sadece dış dünyaya dair gözlemler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda iç dünyaya dair derinlikli çağrışımlar da yaratıyor.
Bu yönüyle Bir Ağaç Olsam, yalnızca anlatılan bir hikâye olmanın ötesine geçerek okurda yaşanmış bir iç yolculuk hissi uyandırıyor. Anlatının metaforik derinliği, bu etkiyi güçlendiren en belirgin unsurlar arasında yer alıyor. Metinde kullanılan imgeler sadece estetik bir işlev görmüyor; aynı zamanda felsefi bir anlatım düzeyiyle çok katmanlı bir okuma deneyimi sunuyor.
Sonuç olarak Bir Ağaç Olsam, hem anlatım dili hem de tematik bütünlüğü açısından güçlü bir edebi yapı sunmaktadır. Editöryel olarak metnin genel yapısı tutarlı, dil düzeyi kontrollü ve anlatı tonlaması istikrarlıdır. Yazarın kalemi, anlatının duygusal boyutunu abartıya kaçmadan ifade edebilecek bir olgunluğa sahiptir. Kitap, edebi türler içinde kısa öykü formatında çevre, insan ve iç dünya temalarını etkili şekilde birleştirmesi bakımından dikkate değer bir çalışmadır.
Yazar, kelimelerin içtenliğini kalemin gücüyle buluşturmuş ve her cümlesinde derinlik her satırında samimiyeti okura hissettiriyor. Yolu açık, kelimeleri bereketli olsun.