Faik Kumru

Kurtarıcı

Faik Kumru

dünya ne güzel bir mekan

her yeri bağ ile bostan

bahçe imarı imtihan

onu da batırdı insan

Doğu toplumlarının müzmin ve kronik bir hastalığıdır halaskar ve kurtarıcı beklemek hadisesi. Bu acizlik hali toplumun ta iliklerine kadar işlemiş ve milletin her ferdini kimliksiz bırakmıştır. Çaresizlik bataklığına düşen ve aç kalan birinin kendini doyurması için başka birini beklemesi misali bir akıl hastalığıdır. Tükenmiş ve mecalsiz bir beden, işletilmeyen bir akıl nimeti.

Kurtarılmak, zorda kalmış ve kendi kendine kurtulma imkanı kalmamış kişi veyahut toplum için tarifi mümkün olan bir fiil. Bu eylem yapılmazsa ve hayata geçirilmezse, ömür serüveninin biteceği aşikar durum söz konusu. Dolayısıyle dört bir tarafından ahtapotun kollarıyla sarılmış ve güçten düşürülerek saf dışı bırakılmış bir hali tasvir ediyor.

İlla ki bir büyük deha, bir koca yürek, bir şefkatli el, bir dirayetli karakter ve bir kurmay zeka çıkıp gelsin, yapılacak ne ise, onu yapsın ve halk da nefes almaya devam etsin. Bir rüya alemi ki her şey birbirine girmiş; arapsaçı. Bir düş, bir hayal dünyası ki tezatlar ve zıtlar meydanı. Her söylenen söz, her edilen kelam, her yazılan cümlenin tesir sahası neredeyse sıfır düzeyinde.

Herkes kendi iradesiyle bu maraza tutulmuş, bimarhanede ve tımarhanede ömür tüketmekte. Bu dünyada “kurtarıcı” büyülü kelimedir. Aklı elinden alınmış canlı cenazeler kitlesi bu tılsımın etrafında dönüp durmaktadır. Ellerinde Acem’in efsun rehberi, önlerinde Çıfıt tercüman ha bire deli gibi tepinip duruyorlar. Bunun adına da bazen dini ayin, bazen tabii ritüel diyorlar.

Kendi eli yerine, çolağın eliyle taam yemek; sağırın kulağıyla duymak; âmâ gözüyle görmek, ahrazın diliyle konuşmak ve “büyük akıl!” ile düşünmek gibi absürtlük. Yani insanın kendisi olmasından çıkması, renk değiştirmesi, zihin çarkını müspet yönde döndürememesi vesaire.

Her şeyi hakir görmek, herkese hor bakmak, bardağın dolu kısmına değil de boş bölümüne odaklanmak sadece bize has bir illet mi acaba? Hoşgörü toplumu değiliz, hususiyle çok görü toplumuyuz. İnsanların çoğu davranışına güzel bakamıyoruz, illa ki eksik bir yanımızı bulup eleştiri bombardımanı başlatacağız. Her şeyi birbirimize hep çok görüyoruz. Bütün gözler velfecri, kıpkırmızı olmuş haliyle kurnaz kurnaz çevreyi süzüyor.

‘Gönül havuzunu, göz ve kulak çeşmesi doldurmaktadır.’ Dünya kütüphanesinin birçok boş rafı kaleme alınmamış  ve yazılmamış insanların hikayeleri ile doludur. “Mezarlıklar ise nice vazgeçilmez insanlarla doludur.” Hiç kimse kıymetli olmadığı gibi, hiçbir insan da kesinlikle acze düşmüş hilkat garibesi bir varlık değildir.

Üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirmek, gerekli tedbirleri almak, doğa kanunlarına muhalefet etmemek, bütün her şeyi kuralına ve kaidesine göre ifa etmek gibi güzel hasletleri üzerinde taşıyan insanların hiçbir kurtarıcıya ihtiyacı yoktur. Kendinin farkında olan bir beşer, her güçlüğü aşabilecek donanıma sahiptir. Yeter ki o şifreyi çözsün ve kalp kilidi açsın.

İnsanı kurtaracak birisi var ise, o da bizzat kendisidir. “Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur.” İlahi beyanı, yürünecek yolun güzergahı, selametli adımların izidir. Mesih ve kurtarıcı beklemek, elleri koynunda izbede pineklemek, Orta Doğu toplumlarının marazıdır. Batı dünyası kısmen uzun asırların hastalığını üzerinden atmış ve medeniyet merdivenlerine başarıyla tırmanmıştır. Günümüzdeki dünyanın vaziyeti her yönüyle meydandadır.

İnsanı değil, devleti kutsayan; hayatı değil de ölümü yücelten bir toplum asla iflah olamaz. Bu kısır döngü içinde, zalim düzenin değirmeninde öğütülmeye ve üç kuruşa kandırılmaya beli ve evet demiş kitle, kendi eliyle yaptığı her yanlışı hem kendisi hem gelecek kuşakları ödeyecektir.

Kıymeti kendinden menkul istidraci şahıs ve kişiliği bozuk insan müsveddesi mahluklardan olağanüstü, harikulade, keramet ve mucize benzeri tuhaf şeyler beklemek, insan aklına, bilimin esaslarına ve Tanrının yeryüzüne hakim kıldığı tekvini emirlere ve tabiat kanunlarına hakarettir. Çaba varsa neticesinde bir ürün vardır. Gayret yoksa herhangi bir semere de ortada mevcut değildir.

 

Yazarın Diğer Yazıları