
Hayata Müteallik
Faik Kumru
hayat perdeyi açtı bu dünya bir oyundu
anadan üryan gelen hem giyip hem soyundu
Hayat nedir? Bu suale verilecek birçok cevaptan bir tanesi sabır olsa gerek. Kendine karşı sabır, insanlara karşı sabır, hadiselere karşı sabır ve kötülüklere tahammül etrafında örgülenen bir çerçeve. Bu çerçeve içerisine daha birçok faktör dahil edilebilir. Sayısız sebep olsa da bu işin içinde en fazla tesiri hissedilenlerin başında sabır gelmektedir kanımca. Kendi içimizle beraber dış dünyanın da bize yönelik etkilerini inkâr edemeyiz. Hemen her şeyin hayatımıza tesiri olasıdır. İhtimaller zinciri şeklinde de devam edebilir. Her şeyden etkilenen insanın his dünyası, yaşamın her anında kendini hissettirmektedir.
Çocukluk, gençlik ve orta yaş dönemindeki hayat telaşesi, yaşın kemale ermesiyle sükun buluyor. Her dönemin kendine özgü özellikleri etrafında geçen insan ömrü, her güne uyanırken yeni bir yenilenme ile tanışmaktadır. Yaşanan her ânın geride bırakılmasıyla, tecrübe dediğimiz yaşam sayfalarını pozitif değerler olarak hesabımızın artılarına ekliyoruz. Bu hususu, kimi değerli bir hâle getirirken kimi de bozuk para gibi harcamaktadır. Bu kapsamda herkesin, kesesinin boş veya dolu olması, kendi iç zenginliğini ifâde etmektedir. Hayatını değerli kılmak insanın kendi elinde olduğu kadar, rezil etmek de iradi olarak ortaya konulmaktadır.
Her gün, insan hayatına birçok değeri katarken, bu farkındalığı olumlu hale getiren herkes, huzurlu bir yaşamı hak etmektedir. Hayatın renkleri içinde kendi rengimizi bulmamız seneleri alıyor. Rengarenk bir yelpazenin bize hediye ettiği her şeye teşekkür etmek insani bir his olsa gerek. Muhtelif yaşamların etrâfında dönen bu muhteşem döngü, herkese hak ettiğinden fazlasını vermektedir. Rahat bir nefes alabilmek, hiçbir bedel ödemeden her gün bize armağan edilmektedir. Keza diğer hislerimiz etrâfında güzelleşen saatlerimiz bize ne güzel nimetler ikram ediyor.
Öyle zengin insanlar ve öylesine yaşanan zengin hayatlar var ki en fakir halde yaşadığı sanılan insanlara gıpta edildiğine şahit oluyoruz. Bir tebessüm edebilmek ve bu hissi çevreye pozitif bir enerji olarak yaymak ne harika yetenek. Her şeyin madde çevresinde döndüğünü zannedenler çok yanılıyor. Tamam, para olmadan çoğu ihtiyaç yerine gelmiyor. Ama her şeyi para ekseni etrâfında düşünmek çok abartılı bir değerlendirmedir. Herkesin asgari seviyedeki ihtiyaçları karşılandığı zaman, diğer ihtiyaçlar keyfe keder hâlini almaktadır. Bu demek değil ki gezmeyelim, okumayalım ve eğlenmeyelim. Tabiî ki insanın gereksinim duyduğu her şey insanidir ve tez zamanda karşılanması icap etmektedir.
Diğer yönden mutluluğu gösteriş ve şatafat içinde arayan beşer, öyle derin çukurlara düşüyor ki çıkması bir hayli zaman alıyor. Hayatı güzelleştirmek adına yapılan her faaliyet değerlidir. Değerli görülmesi gereklidir. Aile olsun, toplum olsun herkes en güzel şekilde yaşamalı ve en rahat bir yaşamı elde etmek için çaba göstermelidir. Hayatın her safhası ve her ânı, insana hediye olarak verilen bir süreci ifâde etmektedir. Bu vetirenin ve sürecin her saniyesi büyük bir hazine değerindedir. Kim elindeki bu devâsâ sermayeyi boşa sarf eder? Herkesin, bu dolu keseyi kuruşuna kadar hesap ederek harcaması gerekir. İsraf edilecek her dirhem, geri dönüşü ve ödenmesi imkansız bir olguyu sembolize etmektedir.
Yıllar içinde hemen her şey değer kaybına maruz kalmaktadır. Ama değerini hiçbir zaman yitirmeyen bir şey varsa o da insan hayatının ta kendisidir. Her sene değerini katlayarak değer artışı yapan muhteşem bir hazinedir. Kim bu hazineyi önemsiz görebilir? Elimizdeki her saniye kıymetler üstü bir değeri haizdir. Bu kıymeti iyi değerlendirmek kişilerin anlayış seviyesiyle doğru orantılı olsa gerek. Herkesin penceresinden görünen manzara farklı olduğu gibi, zihin dünyasında inşa ettiği hayat da değişik renklere sahiptir. Kimi sadece bir iki renkle ömrünü tamamlarken, kimi de rengarenk ve güzel bir yaşam sürmektedir.
Bu hayatı değerli hale getirmek için zihin aynası başta olmak üzere, hayata açılan pencereyi de her gün pırıl pırıl temizlemek elzemdir. Bizi biz yapan ve kişiliğimizin inşa edilmesine zemin teşkil eden hususlardan bir tanesi de algılarımızın kirli olmamasıdır. “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” hakikati etrafında bir hayatı örgülemek esas olmalıdır. Yolumuz üzerine konulan bu işaretleri dikkate almak, yaşamımıza anlam katacaktır. Bu duygular, günümüzü güzelleştirdiği ve iyi olan şeyleri çağrıştırdığı gibi, insani ilişkilerimizi de en yüksek mertebeye getirecektir.
İnsanlar, iyi hisler taşıyan kişilerin yanına vardığında, pozitif tesir uyaracağı için, her iki taraf da bundan nasibini alacaktır. Birisini mutlu etmek kadar harika olan bir iyilik düşüncesi, her yere neşe tohumu ekecek ve huzurlu bir ortam kurulmasına aracılık edecektir. Ne mutlu böyle bir insana. Ne mutlu böyle bir dünyayı kuran güzel duygu sahiplerine. Ki herkese nefes kadar gerekli olan mutluluk, insan ömrüne yeni ve taze ömürler katacaktır. Elinde yelpaze olan biri, sâdece kendini serinletme kalmaz, yanındakini de hissedar yapar.
Her günü güzel görmek ve her güne mutlu uyanmak, iyi insanların yapabileceği meşakkatli bir fikir çilesini beraberinde getirmektedir. Bir şeyi güzel yapabilmek için emek lazım, büyük çabalar sergilemek ve sabırla neticeye ulaşmak gerekir. Alın teri döküldüğü gibi düşünce teri de kendini hissettirmelidir. Her şeyin bir bedeli olduğundan, o değere karşılık gelen bir gayret de hemen arkasından gelmelidir. Gülmek için bile yüz kaslarının gerilmesi ve bu fiili yerine getirmesi, bir enerjinin harcanmasıyla hayâta yansımaktadır. Yeme zevki, yenilen gıdaların çiğnenmesi ile olmakta ve lezzetini vücudun bütün hücrelerine dağıtmaktadır. Güzel, güzel olabilmek için, güzelliğin gereklerini tamamen yerine getirmek zorundadır.
Hayatta mesafe almak, hayatı bütünüyle anlamakla mümkün hale gelir. Mümkün olan şeylerin toplamı, insana değer katmasının yanında huzurun da inşa taşlarıdır. Mümkün olmayan veya zor ulaşılan bütün şeylerin muhtemel hâle getirilmesi ise insana ayrı bir hazzı yaşatmaktadır. Değerler üstü değer atfedilen her husus, insanın yoluna çıkan ne muhteşem hediyelerdir ki ona erişebilen de yaşamın şans verdiği ve talih kuşunun başına konduğu kişilerdir. Bu kuşu ürkütmeden besleyebilen herkes, sonucu hayırlı olan işlere muhatap olmaktadır.
Gidilen yolların, geçilen dar geçitlerin ve kapanan gün sayfalarının insana değer katması ve bu kıymetlerin neticesinde iyi olana ulaşması arzu edilen bir seviyedir. Bu aşamayı inşa etmek herkesin gayretine vabeste ve bağlıdır. “Ne kadar ekmek, o kadar köfte.” Bu deyim yanlış bir tabiri içerse de bir hakikati ifade etmesi açısından mühim. Ancak, köftenin içine ekmek değil de daha çok et konulur ve hakkı olan ne ise o şekilde yapılırsa daha iyi olmaz mı?
Her şeyi dar bir kalıp içine hapsetmek yaşamı anlamsız kılar. İnsan, kendi hayatını bir sinema perdesinden izlese, ne hisseder acaba? Keşkelerin, amaların, nedamet ve pişmanlıklar ile geri dönüş yapma isteklerinin çok olacağı uzun bir listenin varlığı aşikar olurdu. Keşkeli cümleler, pişmanlık ifade eden iç çekişmeler ve yanlışların doğrularla takas edilebilecek bir imkanın oluşması için birçok şeyini feda ederdi her insan, eminin. Dünyadaki hemen her lezzetin sonunda acı olduğu bir gerçek. O lezzetin bitmesinin vermiş olduğu acıyı herkes kendi iç aleminde yaşamıştır ama çile içinde geçen günlerin de lezzeti kalmıştır ki bu da ayrı bir hakikattir. Acıların bitmiş olması ve sıkıntı duyulan hadiselerin kaybolması sonucunda, insanın o an ki mutluluğuna diyecek kelime bulmak zordur herhalde. Çile kapısı kapanan her fani, gönül huzuruna yelken açmıştır.
Her zorluğun arkasından gelen kolaylığın verdiği o muhteşem zevk, insanı derinden etkilemektedir. Terledikten sonra içilen su ne kadar değerlidir değil mi? Acılar, çileler ve belalar istenmez fakat geldiği vakitte dayanmak ve üstesinden gelmek mühim bir kazanımdır. Hemen peşinden açılan huzur perdesi ki her şeyi güzel görmeye sebep olma zaviyesinden ve açısından ne kazançlı bir alışveriştir.
Hayat iniş ve çıkışlarla bir mana kazanır. İnsanın kalp grafiğinin inişli çıkışlı olması, yaşadığı anlamına geldiği için herkese malum. Oysa düz bir çizgi, o insanın öldüğünü haber verir. Bu yüzden de hayatın hareket içinde ve değişim havasında sürüp gitmesi insanın en önemli çıkış noktasıdır. Yaşadığı ömür her insanın aynasıdır. Aynasını temiz tutmak herkesin kendi elinde. Keza yaşamın her gününü güzelleştirmek, iyi düşünceler ve atılan müspet adımlar çevresinde yeşerir. Oradan alınan temiz oksijen sayesinde hayat da rahat nefes almaya devam eder.
Kendi hayatını ve dolayısıyla dünyayı güzelleştirmek için, her insanın ufak katkıda bulunması ve katma değer sunması sonucunda her hayat zenginleşecektir. Ömür akıp gidiyor. Bunun önünde durmak imkansız. Onu güzelleştirmek de çirkinleştirmek de insanın elinde. Kısacık insan hayatı birçok şeyin değerini azaltırken, birçok şeyin değerini de olağanüstü kıymet derecesine yükseltiyor. Kazanan kazanıyor, kaybeden de kaybetmeye devam ediyor. Onu değerli hâle getirmek ve gelecek nesiller için güzel bir dünyayı miras bırakmak en mühim mesele. Bu dünya sadece bizim değil, bize ait de olmayacak. Bizden sonraki kuşakların da olmayacak. İnsan nesli var oldukça, bu döngü böyle devam edecektir. Herkes buradan sıra ile gelip geçecek. Önemli olan, kirli değil, temiz bir sayfa ile buradan ayrılmak olmalı.
Güzel ve verimli bir hayat yaşamak için güvenli yol haritaları çizilmeli. Yürünecek yollardaki dikenlerin tamamı temizlenmeli. Herkes evinin önünü temiz tutmalı. Zihnini en güzel fikirlerle donatmalı. İyi insan olmak için söylenen bütün sözler hayâta taşınmalı. Hayata taşınmayan her şey anlamını yitiriyor ve müspet bir karşılık bulamıyor. Bir kişi bile mutsuz ise o hâne asla huzurlu olamaz. Bu durumu ülke geneline de teşmil edip yayabilirsiniz. Nihâyetinde en güzeli düşünmek insani olduğu kadar, en güzeli hayâta taşıyıp inşa etmek de dünya çapındaki en önemli meseledir gelecek açısından.
Hayatımızda bir şeylerin eksik olduğunu hissederiz ve bu durum bizi huzursuz kılar. İşte bu durumun halledilmesi adına tespit edilmesi için, bir başka göze ihtiyaç duyulur. O gözün veya gözlerin bakış açılarının dikkate alınması, o kişi için ufuk açan görüşler barındırabilir. Bir pencereden bir manzaranın sadece tek bir tarafı görülürken, birkaç pencereden o manzaranın seyredilmesi, gerçekliğin görünen yüzüne daha detaylı aşina olunmasını sağlar.
İnsan hayatı şu rengarenk alemde ve koskoca kainatta müstesna bir yere sahiptir. İnsanın bu muhteşem nimete hem teşekkür etmesi hem de aslına münasip yaşaması olmazsa olmaz bir hakikattir. Diğer taraftan, kıymetli bir yalnızlık, değersiz bir kalabalıktan evladır ve yeğdir.
Hayat bir tiyatro sahnesi ise ki öyledir hakikatte, burada bize biçilen rolü de iyi oynamak ve hakkını vermek elzemdir. Senaryosunu kendimizin yazdığı bu filmi en güzel bir hale koymak her daim elimizde. Kabiliyetimiz çapında bu işte başarılı olmaktan başka bir çaremiz yoktur. Her yeni güne merhaba diyen hemen herkesin, yarınlarının güzel olması, bugününü güzel yaşamasına bağlı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Sadece tek bir hayatımız var yaşanacak. Onu da iyi bir temsil ile ömür sahnesinde canlandırmak mecburiyetindeyiz velhasıl.