Faik Kumru

Hakikat

Faik Kumru

Doğruları ve gerçekleri, malayani bir pohpoha, kuru bir aferine ve riyakar bir alkışa tercih eden veya ötekileştirilmekten korktuğu için ağzını kapatıp dilini hapseden, soluğunu tutan ve kelimeleri yutan kişilerden, ne kalem âdemi, adamı, insanı (kadın, erkek) ne de gönül erbabı olması beklenebilir.

En ufak olumsuz bir hava hissedince bulunduğu mekanı terk eden; keyfim bozulmasın diye yangına sırtını çeviren kişilerden de asla ve asla diğerkam bir edebiyat adamı olmaz. Ne olursa olsun, gerçek ve doğru ne ise, onun saffı evvelini, en ön sırasını teşkil etmesi beklenen, bizzat eli kalem tutan yürekli insanların olması gereğidir.

Kalem sahibi olmak, o kişiye, bir vazife ve bir mesuliyet yüklemektedir. O sorumluluğu kendi omuzlarında hisseden her er veya hatun kişi, mazi tarafına geçtiği vakit, tarihe mâl olmuş şahsiyeti ve değerli hatıralarının güzel bir şekilde anılması ve dile getirilmesi, o kişiye karşı bir yad-ı cemil mahiyetinde olacaktır.

Hakikat serttir, çoğu yanlışı veya doğru gibi lanse edilen her yanlışı paramparça, tuz buz eder, bir daha dirilmemesi üzere. Gerçeği ifade edebilen her kalem sahibi, bir heykeltıraş gibidir; elindeki hakikat çekicinin marifeti ile tespit edebildiği bütün kabalıkları maharetli elleriyle yontar, tıraş eder ve muhteşem bir sanat eseri vücuda getirebilir. Ve onu görmeyi arzu eden bütün görebilen gözlere de meccanen, bedava hediye eder.

Hakikat, büyük bir boy aynasıdır. Görülmesi gereken her ne var ise, sırlı ve gizemli camından her hadiseyi bütün bir kainata aksettirecek bir kapasiteye sahiptir. O aynayı kırmak isteyecek birçok barbar ve zorba olmuştur, olacaktır. Bu devri daimler bütün bir tarih boyunca sürmüştür, bundan sonra da süreceğe benzer. Tarihin tekeri bütün hızıyla dönmeye devam edecektir. O tekerin yönü güzele mi yoksa çirkine mi olacak, bunu da insanların davranışı belirleyecektir.

Gözü ve gönlü âmâ olana; dili ve yüreği lal olana; kulağı ve kalbi sağır olana ve bilumum ahrazlar güruhuna güzel ve muhteşem bir manzara sunsanız, ikram da etseniz; göremezler, işitemezler, konuşamazlar ve hissedemezler. Kısacası bunlar, tinet olarak çirkin adam ve acuze topluluğudur.

Her milletin ve her cemiyetin içerisinde, ait olduğu inanışın hem mukaddesine hem de kutsi değerlerine ağız dolusu hakaret eden azgın çöplük horozları ve azgın çöplük tavukları olacaktır elbette, üstelik bunlar birbirini kolayca keşfedebilirler. Her ortamda ve her mekanda birbirinin kokusunu çok uzaktan rahatlıkla alabilirler. Bu şeytani tıynet, fıtrat, bir mıknatısın artı ve eksi kutupları gibi birbirini kendine çekecektir, bu tabii, olağan bir akıştır.

Bu gibilerin nazarında hakikatin, gerçeğin, doğrunun hiçbir ehemmiyeti, önemi yoktur. Onlar için yegane, tek kıymet, nefislerine ve zevklerine hitap eden her şeydir. Makyavelist çizgide yaşayan birinden dürüst bir davranış sergilemesini bekleyemezsiniz. O, bütün yolları kendine meşru görecek, gösterecek ve inanmış olduğu kabullerini de o yönde kullanacaktır. Kendi hezeyanlarını tek doğru adres bilecektir. Kendi çıkarı ve kendi istekleri uğruna ne kadar güzellik varsa, topyekun hepsini imha edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları