Erol Çelik

Ercişli Emrah

Erol Çelik

Ercişli Emrah 17. yüz yılda yaşamış ünlü bir saz şairidir. Emrah’ın babası Âşık Ahmet’tir. Âşık Ahmet, kimine göre Tiflis’ten, kimine göre Gence’den, kimine göre de Ahlat’tan gelip Erciş’e yerleşmiştir. Kimine göre de Ercişlidir. Âşık Ahmet Kale Beyi Miroğlu Ahmet Bey’in Divan âşığıdır.

Ercişli Emrah’la Erzurumlu Emrah Karıştırılmış, Ercişli Emrah’ın şiirleri Erzurumlu Emrah’a mal edilmiştir. Erzurumlu Emrah’tan başka, Emrah adında başka bir halk Şairinin olduğunu ilk defa 1927 yılında Ziyaettin Fındıkoğlu yazmıştır. Daha sonra birçok bilim adamı bu konu üzerinde çalışmalarını devam ettirmiştir. 

Araştırmacılara göre Erzurumlu Emrah 19.YY da yani Ercişli Emrah’tan 200 yıl sonra yaşamıştır. Karakoyunlu olan Ercişli Emrah Türkçeyi çok iyi kullanırken Erzurumlu Emrah şiirlerinde Farsça, Arapça ve Türkçeyi kullanmıştır. 

Ercişli Emrah; şiirlerinde duygularını ve sevgilisini anlatırken bitki, hayvan ve dini motiflerden yararlanmıştır. Kuş ve hayvan motifleri arasında turna, suna, bülbül, keklik, ceylan, baykuş, kuzu, koyun, yer alırken dini sembol olarak da Mevla, Tanrı, Hak, Hazreti Muhammet, Hızır, Huri ve peri sembollerini kullanmıştır. Bitki dünyasından sadece gül, menekşe, nergis ve sümbül adlarını kullanmıştır.

Ozan Ahmet Poyrazoğlu’na göre Ercişli Emrah’ın 20 şiiri Erzurumlu Emrah’a, bir şiiri Summani’ye, bir şiiri Bayburtlu Zihniye, bir şiiri de Karacaoğlan’a mal edilmiştir. Bir şiirini Âşık Reyhani ve Dursun Cevlani kendilerine tapşırmışlardır. Bir şiiri ise Keskin türküsü olarak geçmektedir. 

Ercişli Emrah’ın Erzurumlu Emrah’a mal edilen şiirlerinden biri “Dedim Dedi” veya “Uykudan Uyanmış Gözleri Mahmur” şiiridir. 

Bu şiir Ercişli Emrah’ın Selbi’ye söylediği ilk şiirlerinden Erzurumlu Emrah şiirlerini hazırlayan Metin Karadağ da bu şekilde zikretmektedir Erzurum bölge radyosuna Eflatun Cem Güney tarafından değiştirilerek okutulmuştur. 

Ercişli Emrah’ın mezarının, Çelebibağı Kale mezarlığında olduğu kabul edilmekle birlikte, Emrah’ın İran dönüşü köşk yaptırdığı üzüm bağlarındaki mevkide olduğu da rivayet edilmektedir. Ancak bu çok zayıf bir ihtimaldir.

Ercişli Emrah hakkındaki bilgiler, Hayatı etrafında oluşturulan Emrah ile Selbihan (Selvi) hikâyesi ile sınırlıdır. Bu hikâye Türk Halk Hikâyeleri arasında geniş coğrafyada bilinmektedir. Çeşitli yörelerde farklı anlatımları olmasına rağmen ortak nokta Emrah’ın Ercişli olmasıdır. Erciş anlatımına göre Emrah Selvi’sine kavuşamamıştır. 

Hikâyenin sonunu özetlersek; Emrah yaşlı, bitkin ve yorgundur. Hastalanmış yatağa düşmüştür. Hasta yatağında Selbihan’ı sayıklamaktadır. Bu arada İran Çapakurları tarafından reislerine götürülen Selbihan bir fırsatını bulur, ellerinden kurtulur, Erciş’e gelir. 

Emrah; “Baba Selbihan’ın kokusu geliyor” diyerek sazını ister son türküsünü söyler. Selbihan o anda içeri girer. Emrah güçlükle başını çevirir büyük bir özlemle onu seyreder. Bir şeyler söylemek ister söyleyemez. Elini Selbihan’a uzatır ama son nefesini vermektedir. Eli yana düşer. Emrah ruhunu teslim edince Selbihan’ın feryadı dağı taşı inletir. Selbinin gözyaşları sel olup akar. Bu acıya daha fazla dayanamaz.

Emrah’ın naaşı mezara konulacağında Ellerini gökyüzüne açarak cemaate döner: “Ey cemaat Allah’ını seven benim bu yapacağım duaya âmin desin” der ve başlar duaya. Son Peygamber Hazreti Muhammet hatırına, diğer peygamberler, evliyalar enbiyalar hürmetine pirler aşkına dileğinin kabulünü dua eder.  Beni Emrah’ıma yoldaş et, Canımı al Allah’ım, Biz bu dünyada kavuşamadık öbür dünyada kavuştur Ya Rabbim der, cemaatten helallik ister, kendisini Emrah için açılan mezarın içine atar, ruhunu teslim eder. Emrah’ın mezarının yanına bir mezar daha kazılır. Bu mezara da Selbihan defnedilir. 

Sonuç olarak, bütün araştırmacılar Ercişli Emrah’ın var olduğunu Erciş’te yaşadığını, şiirlerinin Erzurumlu Emrah’a mal edildiğini kabul etmiştir. Erciş’teki yaşlıların da anlattıklarından yola çıkılarak mezarının Çelebibağı’nda olduğu ağırlık kazanmıştır. 19 Temmuz 1979 tarihinde düzenlenen “Ercişli Emrah Semineri ve Şenlikleri” sırasında büyük bir katılımla ziyaret edilerek burada gömülü olduğu kabul edilmiştir. 

DEDİM DEDİ

Seherde uyanmış gözleri mahmur

Dedim sarhoş musun söyledi yoh yoh

Ağ elleri boğum boğum kınalı

Dedim bayram mıdır söyledi yoh yoh

 

Dedim inci nedir dedi dişimdir

Dedim kalem nedir dedi kaşımdır

Dedim on beş nedir dedi yaşımdır

Dedim daha var mı söyledi yoh yoh

 

Dedim duman nedir dedi aynımda

Dedim zulüm nedir dedi boynumda

Dedim gül memeler dedi koynumda

Dedim ver ağzıma söyledi yoh yoh

 

Dedim pişen nedir dedi zulümdür

Dedim zulüm nedir dedi ölümdür

Dedim Emrah nedir dedi kulumdur

Dedim satar mısın söyledi yoh yoh

SEHER YELİ

Bad-i seba sen Mevla’yı seversen

Eylen sana deyim ey seher yeli

Bir amanatim var sana vereyim

Götür nazlı yara ver seher yeli

 

Sen seher yelisen esersin yakın

Her sabah, her sabah zülfüne dokun

Selbi’m yuhudaysa oyatma sakın

Sağında solunda gez seher yeli

 

Emrah’ım der kurdurayım sazları

Fikrime düşmüştür Selbi sözleri

Karadır kaşları ala gözleri

Var muradan yetir sen seher yeli

NUR

Geldi geçti erenlerin kervanı

Kervanı nur, seyranı nur, eli nur

Ellerinde Yaradan’ın fermanı

Fermanı nur, erkânı nur, yolu nur

 

Dokuz kat melaik Mevla’ya tapar

Onların şövlesi gökleri yakar

Cennet bahçesinde dört pınar akar

Pınarı nur akarı nur gölü nur

 

Sefil Emrah derki erler himmeti

Her olur olmaza etme mihneti

Çok derindir erenlerin sohbeti

Sohbeti nur dudağı nur dili nur

GÜL YAVAŞ YAVAŞ

Ala gözlerini sevdiğim dilber

Giyin al yeşili gel yavaş yavaş

Cazû kirpiklerin kana boyandı

Ağlama cananım gül yavaş yavaş

 

Doldur doldur nargileyi tazele

Sarardı gül benzim döndü gazele

Öz elinle indir beni mezara

Üstüme salları sal yavaş yavaş

 

Emrah diyer acım yerde kalmasın

Vefasız olanlar murat almasın 

Gizli ağla düşmanların bilmesin

Akan gözyaşların sil yavaş yavaş

EL ALDI GİTTİ

Yüz bin mihnet ile bir bağ yitirdim

Yemedim meyvesin el aldı gitti

Ağalar gözyaşımı Ceyhun eyledim

Çalkandı dünyayı sel aldı gitti

 

Yüz bin dert çekmişem bin daha gerek

Çok ömür ister ki bir daha görek

Yarım elden aldı o zalim felek

Hoyrat dost bağınnan gül aldı gitti

 

Nazlı yarın kem baharı geliptir

Dostlar ağlar düşmanlarım gülüptür

Dediler ki dertli Emrah ölüptür

Kimi kazma kürek bel aldı gitti

SEYRANA DÜŞTÜ

Çarşamba gününde seher vaktında

Gözüm bir ala göz ceylana düştü

Ataşlı okunu vurdu bağrıma

O da yandı sinem amana düştü

 

Çıktı bin naz ile göründü bize

Maral tek avcısın düşürdü düze

Buhağın altından tuş geldi göze

Top yop zülüfleri gerdana düştü

 

Emrah kimse yarın bu kadar öğmez

Âşık olan zorbalara baş eğmez

Arası meydandır uç uca değmez

Aklım o meydanda seyrana düştü

Kaynak:

 Selahattin Koşar, Dünden Bugüne Erciş, 2008 baskısı 

 Ahmet Poyrazoğlu, Ercişli Âşık Emrah Deyişleri 

 Ali Saraçoğlu Ercişli Emrah, Kültür Bakanlığı Yayınları 1999

Celal Gazioğlu, Bütün Yönleriyle Tarih ve Kültür Hazinesi Erciş 

Cengiz Alper Çeşitli yönleri ile Van 4. baskı

 

Yazarın Diğer Yazıları