Dr. Mine Kılavuz Ongün

Dünya Kahvaltı Günü: Kahvaltının En Zengin Dili İle Konuşan Şehir

Dr. Mine Kılavuz Ongün

Haziran’ın ilk pazarı … Dünya Kahvaltı Günü …. Güne güzel başlamak için sofraya oturmanın, sevdikleriyle paylaşmanın, yöresel tatlara saygı duymanın kutlandığı  özel bir gün. Ve bu gün, yıllardır bir şehri özel kılıyor.Kahvaltının vazgeçilmez şehri Van’ı…

Dünyanın dört bir yanında kahvaltı farklıdır. Paris’te Kruvasan ve kahveyle başlar gün. Tokyo’da pirinç ve Miso Çorbasıyla. New York’ta Bagel  eşlik eder sabaha. Ülkemizde ise kahvaltı dendiğinde ilk akla gelen kadim şehir...Güneşi çok erken ve  kucağında bereketli  sofrası ile ağırlayan Van…

Bir gün yolunuz Van’a düşerse, güne  erken başlamaktan şikâyet etmeyin. Belki de günün en güzel saatleri, otlu peynirin kesildiği, tandır ekmeğinin kırıldığı, balın altın gibi parladığı sofrada başlamakta…

Van’da bir sabaha uyanmak, yalnızca yeni bir güne değil; kültürün, lezzetin, cömertliğin ve tarihin tam ortasına uyanmaktır.Rutinle değil, rituelle başlar gün. Çünkü Van’da kahvaltı bir öğün değil, bir yaşam biçimidir.Günün yoğun temposu başlarken kahvaltıya vakit yoksa bile fırından taze çıkmış Van Çöreği ile Van peyniri ikilisi başlı başına bir ritüeldir.

İlk kez Van’a gidip kahvaltıya oturduğunuzda, gözleriniz tabaklarda kaybolur. "Bu kadar şeyi kim yiyecek?" diye düşünürsünüz önce, sonra bir bakmışsınız, tabaklar boşalmış, sohbet uzamış, çaydanlığın biri bitmeden diğeri demlenmiş, muhabbetse hep sıcak kalmıştır.

Doğu'nun bu zarif şehrinde kahvaltı sofrası kurulmaz, adeta serilir. Önünüze serilen yiyecekler,sadece kahvaltı değil, bu kentin kendini anlatma biçimidir. Otlu peynirden kavuta, murtuğa’dan bal-kaymak ikilisine kadar her lokma, bir hikâyeye göz kırpar.

Van Kahvaltısı sadece bir öğün değil; bir kimliktir. Yüzlerce yılın geleneğini taşıyan otlu peyniriyle, tereyağıyla, kavurmalı yumurtasıyla, cevizli balıyla sadece mideyi değil,hafızanızı ve kalbinizi de  doyurur. İlk lokmada damağınıza yayılan lezzet, belki de bir yayla sabahının serinliğini fısıldar kulağınıza.

Otlu peynir, yalnızca bir süt ürünü değildir mesela. Baharın ilk topladığı otlardan gelenekle harmanlanmış bir sessiz devrimdir. Murtuğa, bir soba sıcaklığında  içinizi ısıtan unun, tereyağının ve yumurtanın masum buluşmasıdır.Murtuğa varsa sofrada , Ayva veya Gül Reçeli  onu yalnız bırakmazlar..Öte yanda çok şey değilmiş gibi duran Kavut, sabahın yavaş ritmine eşlik ederken size şunu fısıldar: "Acelemiz yok, kahvaltı bitmeden dünya dönmeyecek zaten."O adeta bir sabır timsalidir.İlk bakışta çökeleği andıran, özel bir teknikle elde edilen cacık ise ,dere otu,acı biber ve tereyağı ile güzel bir uyum içindedir.

Bu sofrada sessizlik bile başka türlü konuşur.

Çay bardağının buğusu, otlu peynirin suskunluğuyla bakışır. Bal, sabah ışığını kıskandırırcasına parlar; kaymak ise onun yoldaşıdır.

Van kahvaltısı sadece karnı doyurmaz ,zamana bir pencere açar, o pencereden içeriye Van’ın geçmişini, anneleri, çocukları, çobanları, dağları, sabah ezanlarını buyur eder ki, bu sofradan bir sabah değil, bir ömür anlatılmışçasına kalkarsınız.

Ez cümle: Bin yılların konukseveri bu kadim şehrin tarihine,kültürüne,geleneklerine bir yolculuk yapmak istiyorsanız Van’ın kahvaltı sofrasına oturun derim.Afiyet ve şifa niyetine..

Yazarın Diğer Yazıları