Dr. Erdal Orman

Vanspor'un İlk Yarı Karnesi

Dr. Erdal Orman

Yirmi beş yıl aradan sonra birinci lige yükselen takımımız, sezonun ilk yarısını 9. sırada 27 puanla bitirdi.  Kuşkusuz hesapta olmayan puan kayıplarına rağmen,  kadro kalitesi üst düzeyde olan ve maddi olarak kendinden çok daha fazla para harcayan, birinci ligin gedikli takımlarını geride bıraktığı düşünüldüğünde, oldukça başarılı sayılır. Üstelik puan tablosuna baktığımızda, Bodrumspor haricinde, üstündeki ilk 8 takımın tamamından puan aldığını görüyoruz. Buradan hareketle panoramik bir analiz yapacak olursak, ligin ilk 8 haftasıyla kalan sonraki 11 haftası arasında performans olarak çok farklı bir Vanspor tasvirine ulaşıyoruz. Çünkü ligin şampiyonluk adaylarıyla karşı karşıya geldiği ve bizim en çok endişe duyduğumuz, ölüm fikstürü dediğimiz ilk 8 hafta mükemmele yakın bir grafik sunan Vanspor’la, kalan maçlarda nispeten daha kolay rakiplerle karşılaşan Vanspor aynı değildi. Bu kırılmanın sebeplerini biraz irdelemekte yarar görüyorum. Sezona tesisi olmadan, stadı depremden kalma, tanımadığı ve zorlu üst düzey bir ligde, üstelik daha önce birbiriyle hiç oynamamış toplama futbolculardan kurulu bir takımla başlanmıştı. Kulüpte ilk hedef ‘‘bu yıl ligde kalalım’’ şeklinde idi. Fakat takım beklenenin üstünde sonuçlar alınca bu kez ‘‘hedefimiz şampiyonluk’’ şeklinde zamansız ve duygusal bir çıkışla balans bozuldu. Bu, hedef güncelleyen açıklamayı Erol Başkana yapılan kongre baskısına bir cevap olarak ta okuyabiliriz. Ancak sonuçları takımın gidişatı açısından biraz yıpratıcı oldu. En çokta Hakan Kutlu’yu zor durumda bıraktı. Zira lig başlamadan konulan hedefe göre ligi en iyi bilen, zor şartlarda Erzurumspor’u ligde tutan, Hakan hoca, seçilmiş en uygun hocaydı. Hakan hoca buna göre elindeki kadroyu kullanmış, maçlara 80’li yılların İtalyan ekolünde olduğu gibi evinde 1-0 deplasmanda 0-0 gibi önceliği gol yemeden olabildiğince puan toplamaya yönelik 3’lü defansla kurguladı. Ve nitekim başarılı da oldu. Öyle ki Adanademirspor maçına kadar Vanspor ligin 10. haftasında yediği 8 golle ligin en az gol yiyen takımıydı. Dolayısıyla çok zor mağlup edilen ve başa oynayan hiçbir takımın bileğini bükemediği taş gibi bir takım hüviyetindeydi… 

 Sakarya, Amed, Erok ve Bolu galibiyetleri gibi şahane maçlar izletip, Erzurum, Iğdır, Çorum, deplasmanlarından puanlar alıp bizi 1. Lige alıştıran, deyim yerindeyse yokluk içerisinde tüm zorluklara rağmen, o toplama futbolcuları yekvücut bir takım haline getiren Hakan hocaya, hakkını teslim etmemiz gerekiyor. Ayrıca Fatsa ve Trabzonspor kupa müsabakalarında Emir Bars, Anıl, Muhammed Çoksu, gibi gençlere şans tanıyan Hakan hoca, bu yönüyle de Vanspor da bir dönüşüm başlatmıştır. Çünkü ikinci ligde bile ‘‘bu gençlerle uğraşamam, işim olmaz’’ diyerek bir türlü şans vermeyen hocaları hatırlıyoruz. Ve son Hatay maçında bu üç oyuncunun muhteşem performansını, öz güvenlerini, takıma katkılarını göz önüne aldığımızda vizyoner bir hocanın bir kulübe etkisinin ne denli faydalı olduğu apaçık ortadadır. Şüphesiz kırılma maçımız olan Sarıyer maçı, Hakan hocanın dolayısıyla kulübün talihini tersine çeviren olayların başlangıcıydı. O maç öncesinden başlayan ve takımın iskeletini oluşturan en kilit oyunculardan Erdi, Bekircan, Sebahattin, Regis, Jeferson, Mehmet Maniş sakatlıkları ve Faruk Can’ın bahis soruşturması nedeniyle kadro dışı kalması, sahaya çıkacak ilk on biri bile bulmakta zorlayınca, sonun başlangıcı gelmişti. Üstüne üstlük hemen ardından Keçiören maçıyla başlayıp Manisa maçına kadar devam eden VAR hakemlerinin kasıtlı kararları Hakan hocanın kulüpten kopmasını hızlandırdı. Zaten geldiğinden beri topladığı puana ve aldığı muhteşem galibiyetlere rağmen belli bir kesime hiçbir şekilde kendini kabul ettiremeyen Hakan Kutlu, maalesef uzun vadede takımla ilgili planlarını gerçekleştiremeden ayrılmak zorunda kaldı… 

Son Hatayspor maçından geriye doğru Osman Zeki Hocayı değerlendirirsek, tümüyle farklı bir sisteme hızlıca takımı adapte etmesi, takımın geleceği açısından bizleri ferahlattı diyebiliriz. Özellikle son maçta gençlere yer verip, Hakan hoca’nın bıraktığı yerden ellerinden tutup öz güven aşılaması benim gibi tüm Vansporluları ‘‘çok şükür bugünleri de gördük’’ dedirten güzellikteydi. Üstelik maç sonu açıklamalarında ‘‘Altyapıdan değer çıkarmak, oyun, futbol felsefesi üretmek ve potansiyeli körelmiş oyuncuları yeniden kazanmak yolunda ilk adımı attık" söylemi çok değerliydi. Uzun yıllar önce bağrından, Ziya, Turan, Zeki, Osman gibi öz evlatlarını yetiştiren ve daha sonra sekteye uğrayan alt yapıyı, yeni neferlerle tekrar üretken hale gelebilmesi umudu, bizleri alınan galibiyetten çok daha mutlu etmiştir. Alt yapıdan söz açılmışken Vanspor’un U-19, U-15 gibi takımlarının başında emek veren ve bu neferleri ilk ortaya çıkaran fedakâr hocalar Fikret Beler, Fahri Baştürk, Mehmet Ali Gülmez ve değerli yöneticilerimize de bir teşekkürü borç bilirim. Her türlü övgüyü hak ediyorlar, haklarını teslim etmek gerek…

Tekrar Hatayspor maçına dönecek olursak ilk başta tatsız tuzsuz bir tempoyla başlayan oyunda sazı ele alan ve kendi başlattığı pozisyonu yine mükemmel takipçiliği ve hızı sayesinde gol perdesini açan Cedric kopardı diyebiliriz. Parmak ısırtan ve kıskandıran performansıyla, Vanspor’un futbol dünyasında bu kadar konuşulmasını sağlayan Cedric, gönlümüzde çoktan erişilmez bir yere ulaşırken yönetimin usta işi bir başarısı olarak da sevinmemiz gereken artısıdır. Efsane Celal Doğan, İlhan Cavcav gibi kulüp başkanları geçmişte nasıl adı sanı duyulmamış yetenekleri keşfedip vitrine çıkarıp, dev kulüplere akıl almaz paralara sattığını dün gibi hatırlıyoruz. Adeta birer CEO Başkan edasıyla, hem inanılmaz bir maddi gelir kazandırıp hem de kulüplerinin uzun yıllar lige kök salmasını sağlayarak, kurumsal bir işletmeye çevirmişlerdi. İşte biz Vanspor taraftarlarını biraz da umutlandıran tam da bu hedefe yönelik hamlelerdir. Bunun ilk meyvesinin Cedric olmasını umuyor, yönetimden devamını bekliyoruz. Scout ekibinin bu başarısı, bugün açıklanan yeni yabancı transferi Santeri Hostikka’nın da aynı kalitede ve yararlılıkta olması ihtimalini artırırken, doğrusu taraftarı da şimdiden heyecanlandırıyor…

Ümraniye ve İstanbulspor maçlarında Vanspor’un yeni sistemle kazandığı göze çarpan en önemli fark ise takımın ikinci yarıda veya gol yedikten sonra düştüğü mental ve fiziksel acizliğin son bulması olmuştur diyebiliriz. Zira Ümraniyespor maçının ilk yarısında ve son dakikalarda oynanan muhteşem baskılı futbol ile İstanbulspor maçında 2-1 önde olmamıza rağmen takımın 3. golü arama hırsı gerçekten umut verdi… 

Özlediğimiz galibiyet sevincini İstanbul’da eski takımını yenerek bizlere yaşatan Osman Hoca, maç biter bitmez dikkatleri Hatayspor maçına çekmişti. Böylece tedbiri elden bırakmayıp bu maçı da 4-0 gibi net bir skorla aldırarak tecrübesini ortaya koymuştur. Hatayspor gibi lige havlu atmış bir rakibe karşı ligin son maçında futbolcuları motive etmek oldukça zordu. Çünkü rakibi hafife almaktan tutunda maç bitsin bir an önce tatile gidelim şeklinde motivasyon kırıcı bir çok faktör ve üstelik İstanbul zaferinin de rehavetiyle kazaya uğrama olasılığı büyüktü. Nitekim ilk 40 dakika bence sahada tam olarak bunu yaşayan bir Vanspor gördük. Neyse ki Cedric gibi bir yeteneğimiz vardı ve korkulu rüya görmemizi engelledi. İzlemeye doyamadığımız İstanbulspor maçında attığı ilk gol gözlerimizin pasını silmişti. Topu tokatlayıp, ardından mermi gibi fırlayıp, şık çalımlarla golü ince bir noktadan ağlarla buluşturması muhteşemdi. Herkesin hayal ettiği, takımında görmek istediği böyle bir forvetin Vanspor’da olması bizleri ziyadesiyle mesut ediyor. Hattrick yaparak oyununu taçlandıran Cedric, kafayla attığı 2. goldeki ustalığı ve tam beş golünü hunharca iptal eden VAR hakemlerine meydan okuyan 3 golü, hepsine bir cevap niteliğindeydi. Hatay maçını da boş geçmeyen Cedric, onca haksızlığa, sabrını zorlayan onca hakem kararlarına rağmen sinirlerine hâkim olması, fair play ruhu ve takım arkadaşlarına olan candan tavırlarıyla en üst kariyerleri hak eden bir karaktere sahip. Bu birliktelik sonunda dileriz hem Cedric hem Vanspor camiası kazanır ve tarihe geçen bir hikâyeye dönüşür…   

Bu köşeden bireysel olarak futbolcu ismini anmamaya gayret etsem de özellikle Manisa ve İstanbulspor maçındaki milimetrik gol pasları ve son Hatay maçında kendi çabasıyla sol kanattan getirip topu ağlarla buluşturan ve ikinci yarı kendisi vuracakken takım arkadaşlarına asist yapmaya çalışan Emir Bars, her geçen gün performansını katlıyor. Kiralık olduğunu bildiğimiz Emir’in bu takıma bonservisiyle kazandırılması gerekiyor. Çokça eleştirilen Traore’nin son üç maçtır gerek yerinde oynatılması ve gerekse daha istekli görünmesi bizleri sevindiriyor. Alkışı hak eden diğer bir oyuncumuz ise Nabi Oulare. Hem hücum anlamında hem savunmada canla başla oynuyor. Ümraniye maçındaki sağ kanat performansı ve İstanbulspor maçındaki 3. golün hazırlayıcısı Oulare, büyük bir kazanç. Jeferson’un sakat olmasına rağmen büyük fedakârlıklarla oynamaya çalışması, Jan Zevsenak’ın yükselen form grafiği dikkat çekiyor. Takımın bugünlere gelmesinde, ayakta kalmasında kuşkusuz en büyük pay sahibi olan kaleci Çağlar’ı da unutmamalıyız. Bekircan Kara olmadan Vanspor tam anlamıyla kanadı kırık bir kuş. Yokluğunu çok arıyoruz dileriz bir an önce takıma döner. Bugün takımdan ayrıldığını duyduğumuz usta ayak Hasan Bilal ise ayağına top geldiği an hepimizi heyecanlandıran o muhteşem yeteneğiyle, mest eden golleriyle asla unutulmayacak bir yer edinmiştir. Kendisine yeni takımında başarılar diliyoruz. Play-off ta Aksaray’ı yıkan, Erzurum’dan bir puanı getiren golü atan ve İstanbul maçında Cedric’e attırdığı mükemmel golün mimarı Erdem’e değinmeden geçmek olmaz. Yine yüreğiyle oynayan, çıktığı maçlarda elinden gelenin her türlüsünü özveriyle sahaya yansıtan, 65 numarayı gururla izleten kaptan Medeni Bingöl’ü de unutmamak gerek. İddia ediyorum ki o, tecrübesi, alçak gönüllüğü, ağabey tarzındaki yaklaşımı ve nihayet Vanlı oluşu ile takımın adeta çimentosu gibi bir misyon üstlenerek takımda arkadaşlığın artmasına ve yabancı futbolcuların Van’a uyum sağlamasına bence büyük katkılar sunuyordur. Dolayısıyla bazen sosyal medyada bu yürekli futbolcularımıza mesnetsizce, sığ yorumlarla, gereksiz yere yüklenilmesinin en basit tabirle haksızlık olduğunu düşünüyorum… 

Son olarak, yönetimin doğru işler yaptığını gördükçe bizlerin umudunun arttığını ve en önemlisi de Vanspor’un kurumsallaşma yolunda ilerlediği izleniminin, bizleri her şeyden çok daha mutlu ettiğini söylemek istiyorum. Diğer bir konu; 1. Ligin Amedspor ve Çorumspor’dan sonra en kalabalık 3. seyircisine sahip olmamıza rağmen, o eski özlenen taraftar sayısının tribünlerde olamamasının sebeplerinin araştırılması ve çözüm odaklı ilerlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Passolig ve Biletini Al gibi uygulamalardan bilet temin etmenin ne denli zor olduğunu yaşamış tecrübeli biri olarak, taraftara bu işin eğitimi verilmeli veya Vanspor Store gibi bir irtibat ofisinde, taraftara bilet almaya yardımcı olacak bir ekip kurulması gerektiğini düşünüyorum. Yine tribünlerdeki blok ve koltuk numaralandırma işinin yeniden ele alınarak her maç yenilen seyirci cezasını asgariye indirmenin bir yolu bulunmalıdır. Devre arasına kadar yetiştirip en azından bir iki kendini bilmezin sinkaflı küfürleri yüzünden tüm bloktaki iyi niyetli taraftarların ceza almaması için bir formül geliştirilmeli. Örneğin tribünler daha az seyirci içeren küçük bloklara bölünerek böylece ceza verilen bloktan daha az seyircinin etkilenmesi sağlanabilir diye tahmin ediyorum…

Sakat futbolcularımızın dönmesi ve yeni transfer hamleleriyle ligin ikinci yarısına evimizde güzel bir Bolu galibiyeti ile başlayıp 30 puana ulaşmak, bizi ikinci yarının ilk 10 haftalık zorlu periyodunda oldukça rahatlatacaktır. Sağlıcakla kalın…

Yazarın Diğer Yazıları