
İlk maç, ilk izlenimler
Dr. Erdal Orman
Boluspor – Vanspor
Maç izlemenin neredeyse dürbünle mümkün olduğu, Atatürk Olimpiyat Stadının en kötü görüşe sahip, uzak kale arkası tribünlerinde, üstelik 900 liralık bilet fiyatına rağmen takımını yalnız bırakmayan cefakâr Vanspor taraftarı, bu maçın gerçek kazananı olmuştur. Anne ve babalarının elini tutup, siyah kırmızı formasını giyip maça gelen küçük taraftarlara, ilk 20 dakikadaki skorla kötü bir anı bırakacakken, skorun 2-3 gibi 90+1 de gelen coşkuya dönüşmesine, bir sporsever olarak 3 puandan daha çok sevindim diyebilirim. Maça, Vanspor taraftarının akın edeceğini bilen Boluspor yönetimi, aklınca önlem almış, bilet fiyatlarını tavan yapmış, uzak bir tribünü ayırmıştı. İlk 20 dakikada da 2-0’ı bulup 3 puanı da cebe koydum sanmıştı. Fakat Boluspor yönetiminin bu sahayı ve bu fahiş bilet fiyatını belirleyip, en kötü tribünü bizlere reva görüp ama maç sonunda ‘‘Futbolun adaleti Van maçlarında olur’’ mottosunu öğrenmesi açısından da güzel bir galibiyet oldu.
Gelelim maça. Eminim ki maç sonrası özetleri izlediğinde, ilk 20 dakikada yediğimiz iki golü görüp de utanmayacak futbolcu yoktur diye tahmin ediyorum. Yahu böyle goller ne halı saha maçında ne de mahalle maçında yenmez… İki golde de pozisyonların içinde bulunan tam beş oyuncumuzu ipe dizer gibi göstere göstere, söke söke topu alıp golleri yazdılar. Bireysel hatadan gol yersin anlarız, kaleci elinden kaçırır anlarız ama aynı anda 5 oyuncu birden böyle bir kademe hatasına, böyle bir çaresizliğe düşemez, düşmemelidir. Evet, futbol hatalar oyunudur kabul ediyoruz fakat tecrübeli futbolculardan oluşan bir takımda, böyle savunma olmaz. Nitekim 2-0 öndeyken Bolusporlularda kendi kalelerine gol attılar, 30 metreden gol yediler, hatalarının kurbanı oldular. Hatta maç öncesi Boluspor Teknik Direktörü Mustafa Er, takım olarak henüz uyum sağlamayan, birçok eksikleri olan, yetersiz bir kulüp olduklarını, doğru dürüst hazırlık kampı süreci bile yaşamadıklarından dem vuruyordu. Ancak buna rağmen futbol adına Boluspor bizden daha çok şey ortaya koydu. İlk yarıda Vanspor ne organize bir atak geliştirdi, nede isabetli iki pas yapabildi. Topu alanın gerideki arkadaşına veya kaleciye döndüğü, yeter ki top benden gitsin mantığı, son yıllarda izlediğimiz Vanspor’a yakışmayan ve hiç alışık olmadığımız bir görüntüydü maalesef. Aslında maç öncesi açıklanan ilk on bire bakınca, hepimizi bir düşünce almıştı zaten. Hani sevdiğin bir dizi yeni sezona başlarken heyecanla TV’nin karşısına geçersin ve bir önceki bölümden kalan sahnelerin devamı yerine tekrar bölümü çıkar ya. Onun gibi bir his… Yani herkes ekrana kilitlenmiş yeni oyuncuları veya Cedric’i, Jefferson’u görmeye gelmiş ama ilk onbir hayal kırıklığı. Ve ilk 20 dakikada yenilen o iki basit gol, bize ilk maçta tarihi hezimeti yaşatacak sandık. Neyse ki ikinci yarı oyuna giren oyuncular ve özellikle de Jefferson sayesinde yeni sezonun fragmanını bir parçada olsa izlemiş olduk. Aslında Hakan Hoca’nın taktiği futbol içinde anlaşılır bir şeydi. Yani birbirini tanıyan eski takımdan birkaç futbolcuyla, hazırlık maçlarında öne çıkanlarla ilk yarı Bolu’yu ölçüp tartmak sonrasında vurmak şeklinde. Fakat Hocamızın bilmesi gereken şu ki, Vanspor seyircisi çok sabırsız. Sabırsızlığı da futbolu bilmemesinden değil, yıllar önce yok yere kaybettiği efsane Vanspor’a tekrar kavuşmanın eşiğinde iken en ufak bir hata veya puan kaybında çok endişeleniyor olmasından. Dolayısıyla ilk maçta böyle bir kadro ve böyle bir oyunla karşı karşıya kalınca seyircinin tarihi korkuları tekrardan zuhur ediyor.
Maçın kırılma anlarına gelince. İlkinde eğer Vlachomitros’un röveşata denemesi golle sonuçlansaydı belki de ilk yarının ortalarından itibaren Vanspor maça ortak olacak, daha organize bir futbol oynayabilecekti. Farkın açılmaması için ilk yarı maçın 2-1 bitmesini içimizden dilerken, Oularè sahneye çıkıp bu dileğimizi kendi kalesine attığı golle gerçekleştiriyordu. Ancak 2. yarı yine Vanspor çokta ortalarda gözükmüyordu. Buna mukabil Çağlar’ın iki kurtarışı ve Hassani’nin direkten dönen topu, bize yine çok bilindik bir futbol mottosunu hatırlatıyordu ‘‘atamayana atarlar’’. Nitekim bu pozisyondan dakikalar sonra maçın kader anı gelmişti. 79. Dakikada takımın gol ümidi İvan Cedric, kornerden Ensar’ın kafa vuruşunda gelen topa o karambolde bir metreden dokunamayıp kale içine girmişti. O an Vlachomitros’un vuruşu Cedric’e çarpınca, bir de giren golü çıkardı sandık. Neyse ki yan hakemin orta sahaya koştuğunu görünce derin bir nefes aldık. Orta hakem bu net golü tereddütsüz olarak saydı ve maçın kontrolü o dakikadan sonra hem fiziken hem psikolojikmen bizim elimize geçti. Hatta bir ara Boluspor hocası ve kenar yönetimi panikle oyuncu değiştireyim derken uzun süre organize olamadı ve o esnada kazandığımız köşe atışında oluşan karambolde topu 5 metreden dışarıya vuran Traore sayesinde bir golden de olmuştuk. Ve 90+1 de sahneye Jefferson çıktı. Boluspor’da iken izlediğimiz o alışık olduğumuz tipik uzaktan gollerinden birini bu kez eski takımına atıverdi. Gerçekten mükemmel bir goldü ve transferine en çok sevindiğimiz bu oyuncu, hakkını ilk maçtan vermiş oldu. Kalecimiz Çağlar konusunda biraz kararsız kaldık. Yenilen iki golde de hatası vardı. Fakat 2. yarı net 3 golü önledi diyebiliriz. Takımda stoper mi yok, yoksa libero mu eksik bilmiyorum ama kaleci Çağlar, bunların yerine ikinci yarının büyük bölümünü orta sahaya yakın bir yerde geçirdi. Bu Hakan hocanın bir taktiği olabilir ama ayağına oralarda bir top geçiren rakip takımdan uyanık bir futbolcu, aşırtma bir vuruşla bunun bedelini Çağlar’a ağır bir şekilde ödetebilir…
Bolu maçı gösterdi ki takımımız hala lige hazır değil. Bu yıl 5 takımın düşeceği ligde, ilk maçta skoru 2-0 dan 3-2 ye çevirirken, deplasmanda alınan bu altın değerindeki üç puan, gerçekten de çok kıymetlidir. Bizi tatmin etmeyen bir futbol izletseler de ilk yirmi dakikada 2-0 geriye düşmesine rağmen maçı bir an olsun bırakmayan, mücadele eden tüm futbolcularımız, takdiri hak ediyor. Ayrıca 1. Ligde ilk kez maç yönetmesine rağmen kusursuza yakın bir yönetim gösteren hakem, Egemen Artun’u da kutlamak gerek. Vlachomitros’un golünü tereddütsüz verirken 3. golde de İvan Cedric’e yapılan sert müdahalede oyunu durdurmayıp, avantaj kuralını uygulaması sayesinde Jefferson’un muhteşem golü gelmişti.
Sonuç olarak Hakan hocanın taktiği tutmuştur, galip gelen haklıdır, futbol netice oyunudur. Elimizde iyi kumaştan futbolcularımız var. İdeal kadronun zaman geçtikçe oturacağına ve bizlere yüreğimiz ağzımıza gelmeden müsabakalar izleteceklerine inanıyoruz. Her zaman olduğu gibi hep destek, tam destekle takımımızın arkasındayız, başarılar diliyoruz.