Ceylan Aktaş

Bir festivalin büyüsü

Ceylan Aktaş

Işıldayan umutların göğe yükseldiği,

Minicik kalplerin heyecanla, coşkuyla çarptığı, çarpıştığı,

Kahkahaların sokağa hayat verdiği,

Birbirinden habersiz bir şekilde atılan çığlıkların altındaki sevincin pik yaptığı gündü ‘’Bir

Anadolu Şenliği’’ günü.

Festival alanına gelen çocuklar ailelerinin ellerini sıkıca tutmuştu, sonra yavaş yavaş, güvenle ve heyecanla bıraktılar. Ailelerinin ellerini bıraktıkça kendi dünyalarına kaydılar. O dünyalarında terlemişlerdi, saçları dağılmıştı, yüzlerindeki boyalar silinmeye yüz tutmuştu ama yine de en mutlu oldukları andı.

Çocukların ellerinde, ellerine en çok yakışan oyuncakları vardı.

Yüzlerinde bin bir türlü renkten daha güzel olan mutluluk vardı. O mutlulukta gizliydi yüzlerini kedi, kelebek resimleri ile boyatıp gururla dolaşmanın heyecanı.

Kaydıraktan kaymak için yapılan tırmanışta gizliydi o tatlı mücadeleler.

O koşuşturmacalar da saklıydı umut, o koşuşturmacalar ki toprağa can oldu.

Kenarda izlerken anne babalar mutluluğun zor olmadığını, mutluluğun aslında bir balonda bir yüz boyama da bir el ele tutuşmada olduğunu gördüler.

‘’Anne, baba çok eğleniyorum.’’ dediklerinde anladılar bu anın kıymetini. Çocukların bu eğlenmesi onların yarım kalmış heyecanını, kahkahasını tamamlıyordu.

Çocukların mutluluk çığlıkları onların güçlü görünmek zorunda oluşlarının altındaki haykırıştı.

Mutluluktan yorulmuş, kalabalıktaki göz göze gelişlerinden anlıyorlardı çocukların gözlerindeki

‘’Buradayım, mutluyum, güvendeyim.’’ ışıltısını.

Güneş batıyordu, gün kızıla bürünüyordu ama o neşe, o kahkahalar güneşten bile parlaktı ve parlaklığını her şeye rağmen yayıyordu.

Gün sonunda festival bitiyordu ama festival boyunca ayrım yoktu, her çocuk festivalin başrol oyuncusu, festivalin puzzlenı tamamlayan son parçası idi. 

Yazarın Diğer Yazıları