Zekai Dağtekin

Kahve ve kulüp kültürü

Zekai Dağtekin

Bu haftaki yazım  ve sunduğum bu resim ile sizleri 1945-1958 yıllarına götürmek, o zaman diliminden hafızamda kalan esnaf ve çay kahvehanelerin deki adabı anlatmak istiyorum.

Bu resim, Van'ın geçmişi ile ilgili tarihi bir belgedir. Resmin çekildiği tarihi tam bilmiyorum. Ama muhtemelen 1945-1950  arası yıllarda çekilmiştir. Yedi arkadaşın bir araya gelip çektirdiği bir hatıra resmi değildir. Önce bu resimdeki Van büyüklerimizi tanıtmak istiyorum.

Önde, sol başta, o yılların ünlü Van Belediye Başkanı Salih Türkoğlu, (eski milletvekilimiz Fuat Türkoğlu'nun babası), yanındaki Bitlisli müteahhit Nizam Barut, önde,sağ baştaki babam Zekeriya Dağtekin, arka sırada sol başta Van- Diyarbakır nakliyat ambarının sahibi ve kurucusu Hayrettin Ünsal, ortada, daha sonraki yıllarda,belediye başkanlığı yapmış Hamdi Özmen, arka sıra sağda, babamın ortağı Fevzi Perihanoğlu ve ortada arka sırada geçen yıl 92 yaşında kaybettiğimiz Fikri Atila Bey'dir. Hepsini rahmetle ve minnetle anıyorum. Nur içinde yatsınlar ve mekanları cennet olsun.

ŞEHİR KULÜPLERİNİN KURULUŞU

Şehir kulüpleri erken Cumhuriyet dönemi olarak kabul edilen 1923-1950 yılları arasında kurulmuşlardır. Amaçları, şehrin kültürel hayatına katkıda bulunmak, ileri gelen insanları bir araya getirerek fikirlerinden istifade etmek ve bunun şehir hayatına uygulanmasını sağlayabilmektir.

Fotoğraf VAN ŞEHİR KULÜBÜ  kurucularının bir araya gelerek çektirdikleri hatıra  resimdir. Ancak, üyelerinin girebileceği bir kulüp kurulduktan ve açılışı yapıldıktan sonra, hatıra olarak bu resim çekilmiştir. Resimdekilerin  kıravatlı şık  görüntüleri dikkat çekicidir.

 Şehir kulübü ile ilgili  benim için  pek hoş  olmayan anımı  paylaşmak istiyorum.

 Şehir kulübüne, üye olmayanlar giremediği gibi hiç kimse de izinsiz giremezdi.

Evimizin herhangi bir ihtiyacı için, veya babamı görmek için çarşıya gittiğimde, kulübe giremezdim. Bazen soğuk havalar da, kulübün kapısında nöbet tutar, bir garsonun dışarı çıkmasını beklerdim. Allah rahmet etsin komşumuz Seyfettin vardı. Arada bir kapıda bekleyen var mı diye kontrol ederdi. Dışarı çıkınca da babama haber iletmesini isterdim. Babam kapıya öyle gelirdi. Bu kulübe giren ve içeride oyun oynayan herkes için geçerliydi.

Çay kahvehanelerine gelince, aklımda kaldığı kadarı ile, 4 kahve de iyi çay yapılırdı. Birisi, Cumhuriyet caddesinde Salman 'ın kahvesi. Kazım Karabekir caddesinde Hacı Baba'nın kahvesi. Karakolun önündeki esnaf kahvesi ve 5 Yol da Adal'in  kahvesi. Bu kahvelere çay içmeye gidenler, oturup beklerler, ancak çay tam kıvamına geldiğinde herkese birden servis yapılırdı. Salman'ın kahvesinde, çay dağıtan komşumuz garson Hayrettin vardı. 5-10 sıcak çay dolu bardağı, tabakları ile birlikte bir elinde taşır, masalara servis ederdi.  Birde, çift çay içenlerin, masalarına bıraktığı yedek çayın da soğumaması için, bir eli çaylarla dolu iken, diğer eliyle, çayın birini tabağı ile masaya bırakır, diğerini, tabaksız masaya bırakırken tabağını çay bardağının üstüne kapatırdı.

Tabii ki bu kahvehaneler sadece çay içilen yerler değil, dost ve arkadaş olanların da, sohbet için gittikleri yerlerdi.

Bu arada, mahalledeki komşu hanımların bahçelerde bir araya gelerek semaver çayı partilerini de unutmadan  yazmak istedim. Çay tekerlemesi ise:  Bir demdir, iki gamdır, üç faydadır, çıktı beşe sür onbeşe, çay nedir say nedir.

Kalın sağlıcakla

Yazarın Diğer Yazıları