Yunus Türkoğlu

Van'a Kar Yağıyor!

Yunus Türkoğlu

Van'a kar yağıyor sessiz sessiz, ağır ağır ve lapa lapa. Kişmirî gül yağar gibi, yüzüme, gözüme ve hatıralarıma hüzün hüzün!

Van'a kar yağarken; Karanlıklar çöksün geceye, sokak lambalarının altında karların nazlı nazlı süzülerek yere inişini seyretsek.

Dağlara kar yağsın hiç dinmemecesine, hiç erimemecesine. Yorgan olsun örtsün Van'ı hiç ama hiç kalkmamacasına.

Tülü açayım, perdeyi açayım, birde pencereyi açayım! Yağın karlar yağın sizi göreyim. Yağın ki gönlüm güzelliğinizle inşirah bulsun. 

Bir akşamüzeri; Ellerim cebimde ve hava soğuk mu soğuk, İskele Caddesi'nden aşağıya doğru yürüsem. Gelene geçene selam versem, ama kar yağsa!

Yumuşasınlar diye; Katı yüreklere, cimriliğe, çekememezliğe, hasede, duygusuzluğa, yalana ve vicdanlara kar yağıyor.

Dışarıda kar yağarken "Doğan Pastanesi'nde" salepler içilsin yudum yudum...

"Karacaoğlan yazsın; "Bir kar yağar tozar elif elif diye"

"Deli gönül sevdalanmış gezer elif elif diye."

Otlu peynirler gömülsün yere, çünkü havalar soğudu kar yağacak. Tayalar dikilsin, şene nerede? Brandalar gerilsin kar yağacak!

Artos neylesin baharı yazı. Kış olsun, kar yağsın, boran olsun ve donduran soğuklar gelsin ki doruklarda rüzgârla fırtına "göz yummaca" oynasın!

Yine bir kış günü, sabah namazından sonra Hacı Hüsnü Cami'den eve dönerken üşüsem, ayaklarım buz kesse ve parmaklarımı hmesem ama mutluyum kar yağıyor. Melekler şahit!

Bir Kartal olsam gökyüzünde uçsam, ama uçarken Erek Dağı'ndaki karlara" Sizden daha beyazını görmedim!" diye nida etsem.

Toprak damlara nazlanarak kar yağsa, sonra rahmet olup erise şoratanlardan akıp akıp gitse. 

 Bize hatıraları fısıldasa, bize eski Van'ı anlatsa dursa, daha yere değmeden içimizde sükûnet gülleri açsa.

Kar yağarken, TEKEL BİNASI'nın önündeki kestaneciye desem ki "- Beş liralık tartar mısın?"

Pencereler biri birine bakışırken karlar yağsın, hiç durmamacasına bir metre belki de bir buçuk metre! Sabah uyandığımızda dışarıdaki taksiler, karın yüksekliğinden yine minibüs gibi olsa! Biz gülsek…

Kar yağdı, hem de çok yağdı, şimdi toprak damlar nasıl süpürülür? Engin bana yardım ederse bende ona! İnişte merdiven gerekmez, parende atarak atlamak canıma minnet ola!

Kar yağarken resmimizi çekin; Resimler siyah beyaz, ama içimizdeki sevinçler son derece renkli olsun. Ne dersiniz?

Şükrü, kızağını çıkar bakiyim!  "-Kar mı geliyor diye sorma sakın bana!"

"Her şeyi Rabbim bilir ama kar yağacak gibi, karla dostluğum neredeyse bir ömür boyu!"

Dışarıda lapa lapa kar yağarken, içeride de sobanın üstünde çay suyu fokurdarken yanında hedik pişmez mi? Pişer! Kavurga ile çedeneyi de unutmayın. Afiyet olsun…

Yine bir kış günüydü, çok kar yağmıştı. Bizim de o gün Melen Stadı'nda amatör küme maçımız vardı. Hakemlerimiz İlker, Ahmet ve Akoş Ağabeyler; "Bu maç oynanmaz " raporu vermişlerdi!

Spor müdürümüz Merhum Saffet Demiroğlu;"Evet, çok kar var bu maç oynanmaz." Demişti!

Demişti demesine ama bizimde umutlarımızı kırmıştı.  Biz bu maçı oynamak istiyorduk!

Tabii bu durumda olan bizim maça olmuştu. Çok da iyi hazırlanmıştık!

Müdürüm, bizim karda çok iyi futbol oynadığımıza, hele hele TRT'nin arkasında diz boyu karda saatlerce antrenman yaptığımıza; Hocamız Remzi Budak'ta şahit, Rahmetli Ahmet Eğilmez ağabeyde!

Birlikte futbol oynadığımız şimdiki Spor Müdürümüz Ebubekir Şahin'de şahit!

İnanmazsanız sorun!

Neyse, bizde bundan sonraki "karlara" bakacağız artık..!

Allah-ü Teala, öyle ayırımsız gönderiyor ki; Herkese eşit, herkese pay edercesine aynı oranda ve kısmeti miktarınca. Yapraklarını dökmüş ağaca, güle, dağa, suya ve denize. Zengininde, fakirinde damına karlar yağıyor.

Ayrıştırmadan her yere, ne güzel…

Ya biz! Sen Arapsın, sen Kürtsün, sen acemsin, sen alevisin, sen sunnisin, sen iyisin, sen kötüsün diye hüküm veriyoruz.

Peygamberimiz (sav) buyurdu ki; "Üstünlük takva iledir!"

Kar gibi olalım veya kar yağsın ruhumuzu, dilimizi ve gönlümüzü temizlesin vesselam!

Kar yağdı bizler damları süpürdük, yine yağdı, biz yine süpürdük! Bu durum yıllarca devam etti. Bu kadar kara ne mecrefe dayandı ne de sekavül!  Bu karlar yüzünden, biz Vanlılar olarak çok mecrefeler eskittik!

Rahmetli Ahmet Arif ise; "Prangalar"

Rahmet-i İlahiyle yağmur yağsın, dolu yağsın ve kar yağsın. Bereket tüm Yurdumuzu sarsın sarmalasın…

Hoşça kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları